KentHafıza

Belki Şehre Bir Fil Gelir: Mohini

“köpekler yeterli değil artık; bakın insanlar nasıl da yalnızlık duyuyorlar; dostluğa gereksinimleri var, dayanacak daha büyük, daha güçlü bir şeye gereksinimleri var. köpekler yeterli değil: bize filler gerek.”
Romain Gary

1951 yılında ikinci sınıfa geçmiş Ankaralı ve İstanbullu çocuklar, ders kitaplarında gördükleri bir mamut yüzünden adeta bir akıl tutulması yaşarlar. Çünkü o sıralarda Türkiye’ye gelen bir fil, aynı ders kitaplarında gördükleri ve nesillerinin tükendiğini öğrendikleri mamutlara benzemektedir. Ancak ismi mamut değil fildir. Hatta ismi Mohini’dir.

MohiniAnkara

Hindistan’ın ilk başbakanı da olan Pandit Nehru, 2. Dünya Savaşı sırasında hayvanat bahçesi bombalanır da vahşi hayvanlar sokaklara dağılır düşüncesiyle boğulup, zehirlenip veya aç bırakılıp öldürülen hayvanların arasında fillerini de kaybeden Japon çocuklarına, kızının ismini taşıyan bir fil hediye eder. Bir sene sonra aynı adresten Türkiye’ye gönderilecek Mohini gibi gittiği şehrin meydanındaki anıta büyük bir kalabalıkla beraber çelenk bırakıp, o ülkenin milli marşı sırasında hazır ol’da duruyor(!) muymuş bilinmez ama, Indira da Japonya’da hatrı sayılır bir kalabalıkla karşılanmıştır.

1950 senesinde Doğan Kardeş dergisinde Nehru’nun dünya çocuklarına yazdığı bir mektubu yayınlanır. Bir hafta sonraki sayıdaysa Türk çocuklarının, sonunda “…senden bir  fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz?” diyecekleri mektubu yayınlanır. Bu sırada tüm ülkede olmasa da Doğan Kardeş dergisinin ulaştığı her yerde bir heyecan başlamıştır; ya fil gelirse!? Doğan Kardeş dergisi fırsatı ganimet bilerek fil gelse de gelmese de fille ilgili bir karikatür furyası başlatır. En güzel karikatürler hem Doğan Kardeş’te yayımlanır hem de karikatür sahipleri kitap, altın uçlu dolma kalem gibi çeşitli hediyeler kazanır. (Bu talihlilerden biri de yıllar sonra şerbetli bir karikatürcü olacak olan Sezgin Burak’tır.)

Kore Savaşı haberleri arasında, tedirgin olan ülkeyi sevindiren bir haber görülür gazetelerde. Bu haber Yeni Delhi kaynaklı olup beklenen müjdeli haberdir. Nehru “Bu benim hediyem değil Hint çocuklarının sizlere hatırasıdır” diyeceği mektubuyla 5 yaşında, ismi Türkçe “şirin” manasına gelen Mohini adında bir yavru filin Türkiye’ye doğru yola çıktığını müjdeler. Genç Cumhuriyet, ilk kez bir fille karşılaşacaktır ve soyadıyla tanışalı daha 15 sene olmuş ülkede, file de bir soyadı bulmalı düşüncesiyle, hediyesi Yapı Kredi Bankası tarafından verilecek (ev şeklinde bir radyo) bir yarışma daha açar Doğan Kardeş.

Seker_Fil_Mohini_lavarla

25 Aralık 1950 tarihinde Mohini Dolmabahçe rıhtımına ayak basar. Birçok filme sahne, birçok maça ev sahipliği, birçok konsere mekan olan Dolmabahçe Stadı (Bugünkü adıyla Vodafone Arena) Mohini’ye de ilk gecesinde ev sahipliği yapar. Ertesi gün alnına ay-yıldız, başının diğer muhtelif yerlerineyse Hint motifleri çizilen Mohini Taksim Meydanı’na götürülür. Taksim Meydanı meraklı kalabalıkla hınca hınç doludur. Mohini, hortumuyla anıta çelenk bırakır ve tüm kalabalıkla birlikte İstiklal Marşı söyler!

O tarihlerde Türkiye sınırları içerisinde sadece Ankara’da hayvanat bahçesi olduğu için Mohini trenle Ankara’ya sevk edilir. Bu sırada artık bir soyadı da olmuştur: “Birtanem”.  Ankara, 549 yıl sonra tekrar fille tanışır. Bu seferki fil 549 yıl önceki filler kadar şanslı değildir. Hayatının son 43 senesini, birçok çocuğa, birçok merakı halen sabit ebeveyne mutluluk vererek geçirecektir ama cüssesine göre hapishane diyebileceğimiz bir alanda tüketecektir.

mohini lavarla 1

Kendisini görmeye gelenlerden kazanılan paradan, uzun seneler şişman insanlara kendi ismiyle takılmalardan ve gene kendi isminin uyuşuk uyuşuk davrananlara söylenmesinden bihaber bisikleti olmayan hatta torneti bile olmayan çocukları sırtında gezdirir. Kediyi, köpeği, kuşu evine hapsederken aslında kendi doğasının da o dört duvar olmadığını düşünemeyen insanoğlundan Mohini de nasibini alır. Sırtının, kafasının tavana değdiği hücresinde 43 Ankara kışı geçirir. Ayakları hastalanır, bakıcısı Hakkı Taşçıoğlu ilaçlı suyla yıkar ayaklarını. Hayvanat bahçesi yönetiminin emir kuludur Hakkı Taşçıoğlu ve mecburdur taş gibi olmuş bayat simitleri Mohini’ye yem olarak vermeye. Sonradan yanına gelecek olan ve ondan önce ölecek Azadi ile 94 senesinde yalnız kalacak Şirin ismindeki filler yaren olmuş mudur bilinmez ama arka ayağında zinciriyle hatırlanır Mohini.

Öldüğünde üçe bölünerek gömülür. 2002 yılında bilimsel araştırma için fil iskeletine gerek duyulduğunda kemikleri çıkartılan Mohini’nin değerli dişlerinin çoktan alınmış olduğu görülür. Kemikleri ise 2009 yılında Erzincan Kemaliye’deki Doğa Tarihi Müzesine yerleştirilmek üzere yola çıkar.

Birkaç gün İstanbullu çocukların, 43 sene Ankara çocuklarının sevinci olan Mohini 2009’dan beridir de Erzincanlı çocukların meraklarını giderir, kemikleriyle.

Resize of DSCF0260

Mohini hakkında daha fazlası için: http://www.ergir.com/Seker_Fil_Mohini.html

 

2 Comments

  1. Pek güzel! Ankara hikâyelerinde filleri unutmayarak bu şehirde hayat olduğunu bir de Mohini vesilesiyle göstermiş oldunuz. Tebrik ve teşekkürle,

  2. İstanbul’un, Topkapı Sarayı’nın Fil Bahçesi’nden de mi (Gülhane Parkı) söz etseydiniz?

Bir Cevap Yazın