Bir vapur varmış!
Vapura hiç binmeyen de
Başka bir vapur adı bilmeyen de
Bu vapurun adını bilirmiş!
1919, Samsun
Bir vapur, Bandırma Vapuru.
Bir destana yazılı.
Gündüz…
Mustafa Kemal ve arkadaşları havanın ve denizin izin vermesiyle Samsun Limanı’na yanaşırlar. Yanaşırlar ama kıyıya çıkmak için bir kayık gerek.
Samsun, tüm Anadolu gibi işgal askerlerinin kontrolünde. Tüm kayıkçılar canından korkuyor.
Bir kayıkçı.
Karakaşlı, burma bıyıklı;
“Ben alırım” der, atlar kayığına.
Liman
Bir grup asker, kayıktan iner. Mıntıka Palas’a yerleşir. Samsunlu başlarındaki paşaya bakar
“Fes kapmaya gelmiştir!” der. Bu söz o zamanlar padişaha yaranmak için bir şeyler yapıyormuş gibi görünenler için kullanılırmış.
Gece…
Gündüz sakinleşen hava gece kabarır, coşar.
Yağmur, fırtına, şimşek.
Fesli sözü söyleyenlerden Ahmet Remzi Bey’e gelir, bizim fes meraklısı!
“Acil telgraf çekmem gerek!” demektedir.
Ahmet Remzi Bey,
“Olmaz, bu havada çok tehlikeli!” der ama nafile.
Adam fesi kapacak anlaşılan!
O sıra şimşek çakar.
“Al işte, yazarken bu olursa ölürüm” dercesine Paşa’ya bakar.
Paşa kararlıdır.
İpek mendilini çıkarır.
Elini Ahmet Remzi’nin üzerine koyar ve “Yazmaya başla. Bu vatan meselesi. Öleceksek birlikte öleceğiz!” der.
Vay canına!
Ahmet Remzi sanırım fesi düşünür ama şahit olduğu gözü peklik karşısında kafası da karışmıştır.
Üst üste memleketin dört bir yanına telgraflar çeker.
İş bittiğinde Paşa elini elinden çeker, minnettarlık duygularını ifade eder.
İşte böyle yağmurlu bir gecede başlar, Ahmet Remzi Bey’in Atatürk hayranlığı.
Çocuklarına anlatmış, birçok kaynakta buldum. İlk rastladığım kaynak yazının sonunda.
1934
Cumhurbaşkanı Atatürk, aynı yolla Samsun’a gelir.
Karaya ayak basması için yine kayığa ihtiyaç var. Bu kez geminin çevresi kayık dolu.
Atatürk, boşuna dahi denmiyor, pırıl pırıl hafıza, kocaman yürek, seslenir;
“Bahriyeli Mustafa Karakaş Kaptan nerede?”
Denizden, kayıkların arasından bir ses gelir;
“Buradayım Paşam!”
Yıllar sonra, yine onun kayığıyla Samsun’da karaya çıkar.
İner inmez, Karakaş Kaptan’ın ailesinin onurla ve gururla saklayacağı, kayığa takılı Cumhurbaşkanlığı forsu işli Türk bayrağını Kaptan’a hediye eder.
İşte!
Bugün torunların özenle sakladığı o bayrak.
Yıllar sonra
Samsunlular 19 Mayıs’ı anmak için bir Atatürk büstünü gemiden kayığa, kayıktan karaya çıkarırlar.
Büstü, sağken Karakaş Kaptan taşır.
Fotoğraflar ve Tablo
Fotoğrafları veren, Sevgili Çiğdem Çallı.
O, Karakaş Kaptan’ın torunu…
Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını kayıkla karaya taşıyan Karakaş Kaptan’lı, Bandırma Vapur’lu tabloyu yaparak, o anın fotoğrafı olsaydı keşke diye dizlerimizi dövmemizi engelleyen tabloyu yapan Sevgili Yaşar Çallı, Çiğdem Çallı’nın eşi.
O da Türk resmine damga vuran İbrahim Çallı’nın torunu…
Bayramımız kutlu olsun!
Kaynaklar
Telgraf Memuru Ahmet Remzi’yi Dinleyelim
Büstün taşınmasıyla başlayan bir belgeseli de corona günlerine ilaç niyetiyle yazıyorum: Atatürk: Türklerin Babası