Sorgun Yaylası, Ankara’nın Güdül ilçesinde. Şehir merkezine uzaklığı 105 km, bir buçuk saatte ulaşılabiliyor. Ankara’mızın bu yemyeşil ilçesi Güdül yalnızca Sorgun Yaylası’ndan ibaret değil, bu sebeple öncelikle turistik bölgelerinden bahsetmek istiyorum.
Güdül’de yapılan arkeolojik araştırmalar bölgeye, MÖ 2000’de Etiler’in, daha sonra Frigler’in hâkim olduğunu gösteriyor. Malazgirt Savaşıyla Anadolu Selçuklular ile Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden 24 oğuz boyundan birçoğu yerleşmiş. Kınık, Kayı ve Avşar boyları bunlardan birkaçı. Hatta bu isimlerde mahalleleri var Güdül’ün. Anadolu uygarlıkları giderken elbet kendilerinden izler bırakmış.
Görmek isteyenler için bunlardan birkaçını şöyle sıralayabilirim:
- Çağ Kasabasında bulunan Roma Tümülüsü,
- Kavaközü Köyü’nde bulunan Samutbeli Türbesi,
- Kirmir Çayı vadisindeki, Bizanslılardan kaldığı tahmin edilen kayalara oyularak yapılmış İn-önü Mağaraları.
Sorgun Yaylası
Sorgun kelimesinin anlamı; dalları sepet örmeye elverişli uzun yapraklı “sepetçi söğüdü”. Geçtiğimiz hafta sonu bu “sepetçi söğüdüne” kamp yapmak için gittik.(Size bunları taze bir kamp sever olarak yazıyorum. Eksiklerim, yanlışlarım olursa affedin.)
Yeşilöz Köyü mevkisinden Sorgun Yaylası’na ulaşılabiliyor. Yolu fazlaca keyifli, sağınız solunuz orman ve yayla evleri olunca yol çabucak bitiyor. Giderken Yeşilöz Köyü girişinde Çınaraltı Çay Evi’nde çay içip Akif Abi ile tanışın. Siz istemeden gölgesinde oturduğunuz 60 yıllık çınar ağacıyla fotoğrafınızı çekiyor. Annesinin yaptığı yaprak sarmalardan ikram ediyor. Akif Abi çok yardımsever, biz çok sevdik.
Sorgun Tabiat Parkı kamp alanına vardığımızda, deneyimli arkadaşlardan ayı görürsek tişörtümüzü kollarımıza kaldırıp bağırmamız gerektiğini öğrenirken, alanın tel örgüyle çevrili ve koruma altında olduğunu gördük. O an, hepimiz derin bir nefes aldık. Tel örgülerin içinde köpekler olmadığı için ayakkabılarınızı bıraktığınız yerde bulabiliyorsunuz. Dolayısıyla tedirgin edici herhangi bir sürprizle karşılaşmadık. Öyle ki, göl çevresinde sivrisinek dahi görmedik.
Kamp alanına en yakın market Sorgun Köyü içinde olduğundan alacaklarınızı önceden tedarik ederseniz avantajınıza olacaktır.
Doğa varsa yürüyüş vardır, fotoğraf vardır, huzur vardır.
Yürüyüş severler için göl çevresi 7 km, trekking severler için orman içinde 17 km’lik yürüyüş alanı birebir. Uzun yürüyüşü tavsiye ederim. Çünkü zaman zaman sizi Karadeniz’de hissettiren manzaralarla karşılaşacaksınız. Doğa fotoğrafçılarının da Sorgun Yaylasını; ormanını, göletini, yayla evlerini, gözlemeci teyzelerini seveceğine eminim. Yoga severleri de es geçmeyeceğim, matlarınızı serip kendinizi sessizliğe ve kuş cıvıltılarına bırakabileceğiniz yemyeşil düzlükler var. Gece, göl kenarındaki ahşap banklardan ayı, yıldızları ve ayın aydınlattığı gölü izlemek de çok keyifli.
Alternatif olarak ATV veya bisiklet kiralayıp göl çevresini ve ormanı gezebilirsiniz. Daha güzeli bu turu at ile de yapabilirsiniz. Hem de Ankara’daki at çiftliklerine oranla oldukça cüzi miktarlara. Gölde balık tutmak ise yasaklanmış.
Bölge özel güvenlikler tarafından korunuyor. Bu güvenlikler gece boyunca turluyor. Çok iç açıcı olmasa da ihtiyaçlarınızı karşılayabilecek kadar tuvaleti ve çeşmesi var. Kamp deneyimi edinmek isteyenler için hakikaten muhteşem bir başlangıç.
Bir tavsiye, bir rica;
Bir tavsiye: Giderken yanınıza kalın bir şeyler almayı unutmayın, malum rakım 1440 m.
Bir rica: Dönerken cam şişe, çöp ve toplanmış yakacaklarınızı (odun, kömür, kozalak vs.) lütfen bırakmayın.
Kapak görseli için Görkem Yeni‘ye çok teşekkürler.