Erin, Cem ve Gökhan bir anda ortaya çıkan bir fikir üzerine boyaları ve malzemeleri kapmış, duvarlara resim çizmeye girişmiş üç genç sanatçı. Amaçları Ankara sokaklarındaki ruha sanat aşılamak, ancak “sanat yapıyoruz” gibi bir iddiaları yok. Bir kolektif değiller, bireysel çizimler yapıyorlar.
Dertleri şehirde sanata dair pek fazla şeyin olmaması. Birkaç samimi galeri dışında ciddi yatırımın, desteğin olmadığından şikayetçiler. Gerçek sanatın az sayıda ve içe kapalı galerilerce heba edildiğini, halktan koparılarak üç beş kişi arasında döndürüldüğünü, sanat öğrencilerinin yarı yoldayken bu durumdan soğuyarak öğretmenlik veya sanatla alakasız başka işlere yöneldiklerini ve köreldiklerini ifade ediyorlar.
Kafalarında net bir tema yok, içlerinden geldiği gibi o anda çiziyorlar. Hemfikir oldukları bir nokta var, o da bu projenin kendi evrimleşen bilişsel süreçlerinin bir sonucu/yansıması olduğu. İlla bir isim vermek gerekirse eğer neo-ekspresyonizm akımına dahil olduklarını ifade ediyorlar. Akımdan ziyade bir yaşam biçimi olarak nitelendirdikleri bu durum, resim çizdiklerinde sanatlarına yansıyan hali ile bir akıma dönüşüyor denilebilir.
İlhamlarını yaşanmışlıklarından alıyorlar. Bu şehirde doğup büyüdüklerini ve yaşayan çoğu kimse gibi bazen yaşadıklarını bile hissetmediklerini katı bir gerçek olarak yüzümüze vuruyorlar. Onlar için doğduklarından beri yaşadıkları bu şehirde ilham alacakları bir köşe bulmak çok zor değil.
Sokağın ruhuna sanat aşılamaktan başka bir diğer amaçları ise kendileri gibi kişilere biraz olsun cesaret vermek. Ne kadar olduğu, kaliteli olup olmaması önemli değil, isteyen çıksın ve sanatını yapsın arzusundalar. Kaldı ki, henüz kaliteyi tartışacak aşamada olmadığımızın da altını çiziyorlar.
Haklarında yasal işlem başlamasını engellemek için ise belirli yerlere, genellikle inşaat suntalarına çizim yapıyorlar.
Son olarak ise kendi ağızlarından birkaç cümle iletelim: “Bizler bu sokaklarda büyüdük ve bu şehre katacak birçok üretimimizin olduğuna inanıyoruz. Aslında her şey yeni başlıyor ve bu sokaklarda sanatla daha çok sık karşılaşacağız.”