Son iki seyahatimi gerçekleştirdiğim iki Avrupa başkenti Ljubljana ve Kopenhag’da şehirler içinde yer alan özerk bölgelerle tanışmış oldum. Ljubljana’da bulunan Metelkova, özerk bir sosyo-kültürel merkez iken, Kopenhag’daki Christiania tam anlamıyla bağımsız bir kasaba. İkisi de bir zamanlar ordulara ev sahipliği yapmış. Graffitiler ve murallar ile donatılmış, her köşesinde bohemliğin hüküm sürdüğü bu küçük bölgeleri gezerken, Ankara ve İstanbul’da bir semt özerklik ilan etse neresi olurdu diye düşünmekten kendimi almadım. Bu soruya cevap ararken, gelin Christiania ve Metelkova ile tanışalım.
Christiania, Kopenhag
Christiania’da komün oluşmasının geçmişi 1971’e dayanıyor. Ordu bölgeden çekildikten sonra sadece evsiz insanların boş binalarda yaşadığı bir yer iken, çevre mahallelerin sakinlerinin çitleri aşıp çocukları için burayı oyun alanı olarak kullanmaya başlamasıyla işler değişmeye başlıyor. O yılın sonlarına doğru, yükselen hippi hareketiyle beraber terk edilmiş kışlalara düzene tepki olarak yerleşenler özgür kasabanın tohumlarını atıyorlar.
Özgür Christiania bugün birbirinden yaratıcı graffitilere ev sahipliği yapıyor. Tek tük mağazalarda tasarım ürünler satılıyor, dünyanın dört bir yanından yemeklerin sunulduğu birkaç restoran bulunuyor. Kasabanın bir sokağında esrar satışı var ve bu yasak değil, zira Danimarka yasalarına bağlı değiller. Açık hava stantlarından içkilerini alanların toplandığı bölgeler ise arkada çalan müzikler ve sakinlerinin giyim tarzı ile her zaman bir festival havasında. Birçok köşede Christiania yasalarının bulunduğu tablolar asılı. Hususi otomobillerin girişinin yasak olması, havai fişek satılmaması ve silah kullanılmaması yasalardan bazıları.
Christiania sınırlarından ayrılırken görülen “You are now entering the EU / Şimdi Avrupa Birliği’ne giriyorsunuz” yazısı ise durumu özetler nitelikte.
Metelkova, Ljubljana
Metelkova’nın geçmişi daha yakın tarihe dayanıyor. 1991 yılında Slovenya Yugoslavya’dan ayrıldıktan sonra, daha önce Yugoslavya ordusunun kışlası olan Metelkova boş kalıyor. “Network of Metelkova” denen topluluk ise belediyenin onayıyla bu bölgeyi kullanmaya başlıyor. Sonrasında Ljubljana Belediyesi ile işler yolunda gitmeyince, azınlık kesimin direniş sembolü oluyor.
Metelkova, gece ve gündüz iki farklı kimlikte. Gündüzleri sanat galerileri, müzesi ve graffitileri ile çizdiği renkli ve entelektüel çizgisini, hava karardıktan sonra gece kulüplerinden yükselen müzik ve partiler ile başka bir boyuta taşıyor. Ljubljana’ya gelen turistlerin mutlaka deneyimlediği bir yer olan Metelkova’nın, küçük ülkenin turizm yükünü sırtlayan faktörlerden olduğu aşikar.
Christiania ve Metelkova geçmişi ve bugünlere gelişleri ile burada yazdığım üç dört cümleden çok daha fazlası. Günümüzde idari yapıları birbirlerinden farklı olsa da içinde bulundukları şehirlere kattıkları kültürel değer açısından oldukça önemli ve merak edilen merkezler. Sanatın değer gördüğü ve insanların kendilerini özgürce ifade ettiği her yeri çok seviyor, bu iki özgür ruhlu bölgeyi hasretle anıyorum.
Ufukta şehirden kaçış varsa eğer, Christiania ve Metelkova’ya ek olarak yapılacaklar için Kopenhag ve Ljubljana gezi rehberlerine bakmakta fayda var.