Ankara’da günde yaklaşık 5 bin ton katı atık üretiliyor ve bu atıklar geri dönüştürüldüğü gibi organik atıklar da bize elektrik, domates, çilek ve orkide olarak geri dönüyor. Bilinçli Ankaralılar olarak geri dönüştürülecek her çöpü imkanlar dahilinde ayrıştırıyoruz. Organik atıklarımız ise oluşturulan tesislerde ayrı bir süreçten geçiriliyor. Ankara için büyük bir gurur olan bu işlemler ancak bizim, atıklarımızı doğru ayrıştırmamız sayesinde gerçekleşebiliyor. Ama son günlerde bizim çöpleri hatalı ayrıştırdığımız ortaya çıktı. Peki bu nasıl oldu?
Ankara’da bulunan belediyeler ambalaj atıkları, pil, atık yağ ve elektronik atıklar için farklı toplama noktaları oluşturuyor çünkü bu atıklar aslında birbirlerinin ezeli düşmanları. Birbirleriyle karışmaması gereken atıkların birlikte çöpe atılması hem inanılmaz bir kirlilik oluşturuyor hem de ayrışma sürecinin verimini düşürüyor. Atıklarla ilgili bilmemiz gereken gerçekler:
- Pillerin içinde bulundurduğu metaller ve kimyasallar nedeniyle doğaya ve insana zararları çok büyük. 1 adet pil 800 bin litre suyu ve 4 metrekare toprağı zehirliyor. Pillerimizi birçok kamu ve okul binasının girişinde gördüğümüz kırmızı kutulara atabiliyoruz.
- Ambalaj atıkları dediğimiz her türlü plastik, karton, cam, metal ürünler ile kağıt belediyelerce belli günlerde toplandığı gibi sokaklarda bulunan toplama noktalarına da götürülebiliyor. Aslında günümüzde en kolay toplanan atık türü ve bu atıkların geri dönüşümü ile doğal kaynak kullanımını minimuma çekiliyor.
- Atık yağlar istatistiklere bakıldığında doğa için oldukça tehlikeli. Bu yağlardan biodizel, gliserin ve hayvan yemi için ham madde oluşturuluyor. Bu nedenlerle aslında karaborsası bulunan bir ürün olan bitkisel yağların 1 litresi 1 milyon litre içme suyunu kirletmekte. Bu atıkların toplanması ancak belli bir miktara geldikten sonra belediyelerce tayin edilen atık yönetimi firmaları tarafından yapılıyor.
- Asıl ayrışmasında sorun yaşanan ve doğadaki kirliliğinin ana nedenlerinden biri elektronik atıklardır. Elektronik atıklar dediğimiz her türlü elektrikli ve elektronik aletler içerisinde; cam, plastik, metal, gümüş, altın, demir gibi maddeler içeriyor. Bu atıkları daha değerli hale getiren ise içerisinde bulunan değerli ve yarı değerli madenler. 1 kilogram demir için 200 kilogram maden işlenmesi gerekirken, aynı 1 kilogramlık demir için sadece 2 kilogramlık elektronik atık işlenmesi yeterli oluyor. Bu nedenlerle en değerli atıklar arasında yer alan elektronik atıklar hem özel olarak bazı mağazalar tarafından hem de belediyeler tarafından toplanmakta. Teknoloji mağazalarının atık toplamaya bu kadar hevesli olmasının en önemli nedeni ise yeni yürürlüğe giren atık yönetimi yasası çerçevesinde her firmanın ürettiği ürünlerin %60’ı kadar atık ürün toplaması gerekliliği.
- Patlayan ampüllerimiz ise başlı başına bir sorun! Geri dönüşüm poşetlerimizin içine attığımız ampüller aslında tehlikeli atık sınıflamasına giriyor. Hem içerdiği maddeler nedeniyle hem de geri dönüşüm sürecinin farklı olması nedeniyle ayrı saklanıp özellikle bu işi yapan firmalara ulaştırılması büyük önem taşıyor.
Evsel, yani organik atıklarımız ise Ankara’nın çöplüğü olarak bilinen Mamak semtinde gerçekleştirilen olağanüstü bir proje sayesinde, bize elektrik, çilek, domates ve orkide olarak geri dönüyor. Büyükşehir Belediyesi Mamak Çöplüğü’nde oluşturduğu Ankara Katı Atık Projesi kapsamında buraya gelen atıkları öncelikle geri dönüşebilen ve evsel atık olarak ikiye ayrıştırıyor, daha sonra evsel atıklardan gübre elde ederek bu gübrelerin tarım alanında kullanılmasını sağlıyor. Atıklardan oluşan metan gazı da elektrik üretimi için kullanılıyor. Ayrıca çöplüğün içinde oluşturulan seralarda topraksız tarım yapılıyor. İsteyenler buradan domates ve çilek alabiliyor.
Geri dönüşümü bu bilinçle ve bu oranla yapmaya devam ederek gelecekte çöpü biten İsveç ile yarışabiliriz!
Yazar: selin