Ankara’ya Dönüş Günlüğü 7: Şehirler kedi gibidir; insanlar onları seçtiğini zanneder
Bu hafta son. Zaten daha sündürsem dayak yerim muhtemelen. Çünkü Ankara’da bile değilim. Şu anda Karadeniz Ereğlisi dağlarında bir köşeden yazıyorum bu yazıyı. Atladık karavanımıza
Ankara’ya Dönüş Günlüğü 6: Doğrultmacılar, maNga ve kader meselesi
Coğrafya kaderse kaderi hack etmenin en kral(içe) yolu taşınmaktır. Bu kadar basit. Bu kadar basit değil elbette. Kafeste sıkış tepiş yaşayan, dışarı salındığında sevinç içinde
Ankara’ya Dönüş Günlüğü 5: Dost-İletişim-İmge üçgeni ve 5 saatlik saklambaç
Erhan. Ankara’nın ilk acayip haberini aldım. Bugün Neslihan’ın diş kliniğinde acılar içinde “Erhan’a selam söyle. Tez vakitte yanına uğrayacağım. Daha şehir yüzü göremedim,” dedim. Neslihan,
Ankara’ya Dönüş Günlüğü 4: Mesafeler, Yekta Kopan ve görkemli basketbol kariyerim
“Bu herif peşinden tüm Bodrum’u Ankara’ya taşıyacak; sonra da Ankara bitti yazılarına başlayacak. Sıkıntı bu adamın bastığı yerde ot bitmemesi. Halep’e gitti Halep diye bir
Ankaraya Dönüş Günlüğü 3: Şehrin ileri geri gelenleri ve eğlence işleri
Bodrum’da evler aspirin kadardır. Yalıtımları yoktur. Küçük odalı, bol helalıdır. Küçücük odalarda çok sayıda insan yatar ve habire duş alır. O yüzden yaz kış oturmaya uygun
Ankara’ya Dönüş Günlüğü 2: Çayyolu milliyetçiliği ve şehir hayatı
Bizde tekerlek çok. Bisiklet, motosiklet, araba, çekme karavan, kaykay, paten var. Bunların bir kısmını sokakta bir başına bırakmak gerekiyor. Dolayısıyla tutacağımız evde park yeri önemli.
Ankara’ya Dönüş Günlüğü 1: Memleket ve Çayyolu meselesine giriş
“Memleket neresi?” mükemmel bir soru. Ama bir problemi var. Sadece yeni tanışınca soruluyor. Çünkü sabit bir şey muamelesi görüyor. Halbuki olamaz. Bir kere mesela Ankara’da