Dışarıdaki hayatlarımız bir virüs tarafından ele geçirildiğinden içerideki hayatlarımızın kontrolünü ele almaya çalıştığımız bir karantina sürecindeyiz. Şanslı olanlarımız önce eviyle, sonra evdeki kendiyle tanışıyor. Tanışma faslı biraz sancılı geçiyor. Hevesle yataktan çıktığımız günler var, verimli geçirilmek üzere diğer odalara dağıttığımız, en büyük payın balkonlara düştüğü. Bazı günler var karamsarlığa kapıldığımız ve karamsarlığı tek bir odaya kapadığımız. Bazı günler ise yok. Geçtiğimiz hafta salıdan perşembeye atladığıma, salının sallanıp çarşambayı kucağından düşürdüğüne, çarşambanın da kaçıp bir kedi gibi çarşaflara dolanıp saklandığına yemin edebilirim. Günleri kovalamıyoruz artık, günler bizi kovalarken bir aylık da tur bindirdi üstelik. Yine de bir kısmımızın “kim kazançlı, bu bir yarış mıdır, sonu nereye varacak” gibi soruları sormayı bıraktığına eminim.
City Lab, soru sormaktan vazgeçme cesaretini göstererek kendini bilinmezliğin kucağına bırakanlardan bulundukları karantina bölgelerini haritalandırmalarını istemiş. Kimisi eliyle çizmiş, kimisi fotoğraf kullanmış. Kimisi dijitale aktarmış, kimisi de boyamış. Kimisi evini, kimisi mahallesini çizmiş. Kimisi ise yeni bir evren yaratmış. Böylece farklı ülkelerden rengarenk birçok karantina haritası toplanmış.
Life During Covid-19 | Edda Ívarsdóttir, İzlanda
İzlanda’dan Edda, gürültünün azaldığını, arabaların daha çok park halinde olduklarını, insanların bisiklet sürmeye veya koşmaya daha çok çıktıklarını anlatıyor. Eski yaşam biçimine mümkünse hiç geri dönmemeyi, en azından bazı şeylerin şimdiki gibi kalmasını umuyor.
“Everyone is outside more” | Eric Hoke, Nashville, Tennessee
Düzenli yürüyüş rotalarının derlendiği bir mahalle haritası. Haritayı çizen Eric Hoke herkesin daha çok dışarıda olduğundan ve bu sayede komşularıyla daha derin ilişkiler kurabildiklerinden bahsediyor.
“So many places close by, yet nowhere to go” | Lauren Nelson, Arlington, Virginia
Lauren Nelson, yaşadığı mahallede gidebileceği birçok mekan olmasına rağmen hiçbirine gidemiyor oluşunu bir paradoks olarak görüyor, bu sebeple de haritasında mekanları işaretlemiş, ne kadar çok olduklarını göstermek için. Potomac Nehri’ni ise Washington D.C ile kendi bölgesini ayıran doğal bir sınır olarak gösteriyor.
“It has disrupted the most essential element of city life” | Nawaf Al Mushayt, Lisbon, Portugal
Korona güneşi batarken, Portekiz’den Nawaf Al Mushayt, salgının kamusal hayatı bitirişine odaklanıyor haritasında. İnsanlığın hayatta kalması için birleşilirken, fiziksel olarak ayrı kalınmasını vurguluyor. Ne ironi!
“The Red and Black God is Netflix” | Stentor Danielson, Bellevue, Pennsylvania
Benim en sevdiğim haritalardan birisi bu oldu: The Realm of Quarantine ve Kırmızı-Beyaz Netflix Tanrısı. Köşebaşındaki kargocunun bile çok uzak bir diyar, buraya gitmenin tehlikeli bir macera olduğu vurgulanıyor haritada. Yeri geliyor Gardens of Uneasy Rest’te debeleniyor, yeri geliyor fırınlar bölgesinde derdimi, hayır ekmeğimi, pişiriyorum. İyi iş Pennsylvania’dan Stentor.
City Lab’in çağrısına cevap olarak paylaşılan haritaların tamamına buradan erişebilirsiniz. Lavarla olarak sizlerin karantina haritalarınızı birkaç cümlelik harita açıklamasıyla ve birkaç cümle de mevcut düşüncelerinizle beraber [email protected] adresine bekliyoruz, bu yazının ikinci kısmı sizlerin haritalarından ibaret olacak. Son tarih yok, tıpkı karantinamızın da olmadığı gibi.