Pusu'laMekanTiyatro

Sahne 367, Şehrin Dumanı Üzerinde Sahnesi

Maceraları onlar daha öğrenciyken başlayan Sahne 367, Ankara’ya yepyeni bir soluk kazandırmak için perdelerini açtı. “Tiyatrocu olmamız Ankara’yla olan ilişkimizi değil, Ankaralı olmamız tiyatroyla olan ilişkimizi etkiliyor; çünkü hepimiz yaşadığımız şeylerden besleniyoruz,” diyen  4 arkadaşın hikayesini ve şehirle olan ilişkilerini bir de onlardan dinleyelim.

Sizi takip edenler hikayenizin 367 numaralı sınıfta başladığını biliyor fakat bir de sizden dinleyelim. Nasıl başladı bu macera?
Aslında maceranın daha biz öğrenciyken başladığını söyleyebiliriz. Kafamızda hep mezun olduktan sonra kendi istediğimiz tiyatroyu yapma isteği ve düşüncesi vardı. Okulda temel oyunculuk eğitimimizi aldığımız ve en çok vakit geçirdiğimiz yer olan 367 numaralı sınıf da bu hayallere ev sahipliği yaptı. Biz de bu hayali gerçekleştirdikten sonra bu heyecanı bizimle paylaşan mekânın ismini gittiğimiz her yere taşımak istedik.

367 numaralı sınıf

Tiyatro çocukluk rüyanız mıydı?
Faysal: Ben zaten çok küçük yaşlarda oyuncu olmaya karar vermiştim. Benim için bir rüyadan daha somut bir şeydi. Bir hedefti. İşin rüya kısmına gelecek olursak, bu meslekte çok başarılı olmak, gezici bir kumpanyayla (Sahne 367) ortaya çıkardığımız eserleri önce kendi şehrimizde, sonra Anadolu’da sonra da dünyanın farklı yerlerinde sergilemek diyebilirim.
Alper: Ben tiyatroyla çok geç tanıştım aslında. O yüzden benim için bir çocukluk rüyası değildi ama tanıştıktan sonra benim için vazgeçilmez bir şeye dönüştü. İşimi gerçekten çok seviyorum ve layığıyla yapabilmek için elimden geleni yapıyorum. Umarım biz de bir gün istediğimiz tiyatroyu yapabilmek için her türlü imkana erişebiliriz. Bu da benim rüyam.

Yer çekimini kaybeden günümüz kentleriyle biz insanlar arasındaki ilişkinin gerilimli seyrine kendimizi kaptırdığımız şu günlerde yavaş yavaş üretkenliğimizi kaybediyor; boşluklarda savruluyoruz. Bu süreçte Ankara’yla aranızda nasıl bir ilişki var? Tiyatrocu olmanız Ankara’yla olan ilişkinizi nasıl etkiliyor?
Biz hepimiz Ankaralı olduğumuz için aslında şehirle aramızda çok özel bir bağ var. Burası bizim evimiz. O yüzden tiyatrocu olmamız Ankara’yla olan ilişkimizi değil, Ankaralı olmamız tiyatroyla olan ilişkimizi etkiliyor. Çünkü hepimiz yaşadığımız şeylerden besleniyoruz.

Ankara bürokrasi kokan sokaklarına inat hep sağlam tiyatro severlere sahip bir kent oldu. Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz? Hâlâ öyle mi?
Ankara’da gerçekten sağlam bir tiyatro kültürü olduğunu söyleyebiliriz. Ama seyircinin tercihi genelde Devlet Tiyatrosu’ndan yana oluyor. Ama bunun günümüz dünyasında Devlet Tiyatrosu’nun tekelinde olmaması gerekir. Tabii ki bunun en önemli sebebi de Ankara’daki özel tiyatro sayısının çok az olması. Sanatta çok seslilik adına özel tiyatro kültürünün de Ankara’da yaygınlaşması gerekiyor. Bu kültürü geliştirecek olanlar da bizleriz.

Lavarla’da kent kültürüne, kentli olmaya ve şehrin bilinmeyenlerine dair paylaşımlar yapmaya çalışıyoruz. Görüyoruz ki şehirde vakit geçirmeyi sevdiğimiz manzaralar gitgide sırrını yitirmeye başlıyor. Sizlerin de aynı şekilde düşündüğü manzaralar, mekânlar var mı?
Böyle bir soruda ilk akla gelen Seymenler Parkı oluyor. Tabii ki insanlar şehirde nefes alınacak fazla yer kalmadığı için kalan birkaç yerde vakit geçirmek istiyorlar. Ancak çocukluğumuzda huzur bulduğumuz, sakin ve ferah bir mekân olan Seğmenler Parkı’nın devamlı olarak adım atılamayacak bir kalabalığa ev sahipliği ediyor olması biraz üzücü. Keşke Ankaralıların tek eğlencesi alışveriş merkezleri ve bir avuç park olmasa.

En son sahnelediğiniz Edith Piaf’ın hayatından kesitleri bugüne taşıyarak günümüze dair adeta bir durum sorgulaması yapan Madam’ı Ankara seyircisi nasıl buldu?
Şimdiye kadar oyunla ilgili hep güzel tepkiler aldık. Daha sezonun başındayız ve umuyoruz ki “Madam” mümkün olduğunca fazla seyirciye ulaşır.

Bizleri bu sezon Sahne 367’de neler bekliyor?
Şu an üzerinde çalıştığımız bir proje var. Kasım ayında sahnelemeye başlayacağız. Bunun dışında bu yıl içerisinde mümkün olduğunca fazla projeye imza atmak ya da ev sahipliği yapmak istiyoruz. Bir yandan da yurtdışı ve yurtiçinden farklı eğitmenlerle workshoplar düzenleyeceğiz.

Ankara seyircisine söylemek istediğiniz bir şeyler var mı?
Yeni kurulan bir tiyatro olarak seyircinin desteğine çok ihtiyacımız var. Onları kaliteli işlerle buluşturmak istiyoruz. Bu kumpanyanın sadece bizim değil herkesin tiyatrosu olmasını istiyoruz. Seyircinin burayı sahiplenmesi bizim için en büyük ödül olacaktır.

Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz…
Takip etmek isterseniz:
www.sahne367.com
Instagram
Facebook

Bir Cevap Yazın