Kitapların da kendi yazgıları vardır, her birinin kendi zamanı. Hep buna inanmışımdır. Bu yüzden sevdiğim ama güçlükle ilerlediğim romanları yarıda bırakmaktan korkmam. Demek ki vakti gelmemiş derim, henüz değil. Biraz büyümem gerekiyordur, bazı kederleri tecrübe etmem, bazı sevinçlerin kıymetini bilmem. Büyümek hiç bitmiyor ve okunacak kitaplar asla azalmıyor. Haddim değil ama ben kitapları, yıllara, mevsimlere, aylara bölüyorum. Rus klasiklerini yazın okuyamıyorum mesela, Dostoyevski karakterlerinin iç dünyasını ancak Ankara’da soğuğu iliklerime kadar yediğimde anlayabiliyorum. Havalar ısınır ısınmaz Yunan şairlerinin özlemi doluyor içime, bunaltıcı sıcaklarda Güney Amerika yazarları geliyor aklıma, istemsiz. Bu düşüncelerle temmuz ayında zihnimde sıklıkla dolanan kitapları öneri olarak listeledim, araya başka aylar da karışmış olabilir, bağışlayın: Yazın Okunacak Kitaplar Listesi.
1. Yüzyıllık Yalnızlık
Havalar ısınıp evden çıkmaya üşendiğim zamanlarda aklıma ilk gelen isim Gabriel Garcia Marquez’dir. Üstelik nemli, bunaltıcı bir yerdeysem bu kaçınılmazdır. Buendia ailesinin bir asırlık hikayesi zihnimde canlanır, onlar panayırı andıran tutkulu yaşamlarını sürdürürken ben evlerinin bahçesinde siesta yaptığımı hayal ederim. Tekrardan okumak için en güzel vakitler, değerlendirelim.
Yüzyıllık Yalnızlık‘ı bitirince, Kolera Günlerinde Aşk‘ı da yeniden elinize alacaksınız ister istemez.
2. Güngezgini
Ne yazık ki çizgi romanlardan süper kahraman hikâyelerini ya da eskilerin Teksas, Tommikslerini anlıyoruz. Oysa bu kitap yaşamın sunmuş olduğu ihtimaller arasında etkileyici, sorgulayan/sorgulatan bir gezinti sunuyor. Brezilyalı ikiz kardeşler, Fabio Moon ve Gabriel Bá, aşk, yalnızlık, ölüm gibi konuları büyülü gerçeklikle işliyor. Bana hayatımı tekrar yörüngesine sokabilmek için esrarengiz bir güç vermiştir her zaman, bu yüzden altı ayda bir kapağını aralar, okurken güzelim kokusunu içime çekerim.
3. Bilinmeyen Adanın Öyküsü
Portekiz’den devam ediyorum, Saramago bu kısacık hikâyesinde birey-devlet ilişkisini ve aşkı, en yalın halleriyle anlatmış. Kitap kapağının sarısına ve anlatılan hikâyenin samimiyetine kapılıp kitaba sarılma isteği duyarım her okuduğumda. Üstelik sadece yarım saatte bitirebilirsiniz, sonrası içinizde devam edecektir.
Kitabın farklı dillerdeki tüm baskılarında, illüstrasyonlar Peter Sis’e ait. Sade çizimler, metnin tonunu pek güzel yansıtıyor.
4. Kağıt Ev
“1998 ilkbaharında Bluma Lennon, Soho’daki bir kitapçıdan Emily Dickinson’ın Şiirler’inin eski bir baskısını aldı ve ilk köşe başında, tam da ikinci şiiri okumaya başladığında bir arabanın altında kaldı,” böyle başlıyor. Kitapları biriktirme, onlarla yaşama ve kitaplık kurma biçimleri üstüne bir roman. Kitapların insanların kaderlerini değiştirdiğine inanan herkes okumalı.
Jaguar’ın incelikli seçimleri hep yeni tatlar aralıyor bizler için, butik yayınevleri arasında kişisel favorimdir.
5. Normal Olmak Varken Neden Mutlu Olasın
Incendies’de bir cümle vardır: “Çocukluk, insanın boğazına oturan yumru gibidir. Kolay kolay yutulmaz.” Sevgisiz geçen bir çocukluğun ardından normal olmayı değil, mutlu olmayı seçen bir hikâye. Jeanette Winterson’un ironilerle ördüğü metinlerinin hayranıyım, kendi olabildiği için sevinçliyim. Yarı otobiyografik romanları hep gülümsetiyor, hep aynı yere varıyor: “Sevmeyi er geç öğreneceğiz.”
6. Zorba
Yazın okunacak kitaplar deyince birçoklarının aklına Kazancakis geliyordur. Bu kitabı her ele alışımda yaşamayı bilmediğimi hatırlıyorum, Zorba’nın öğütleri kulağımda çınlıyor. Kitaplarla kurduğum ilişkiyi yadırgıyor, gerçeği aramaya koyuluyorum. Bu kitap Akdeniz sahillerinin yegane bitki örtüsü olmalı, aşkı, müziği, dansı doyasıya yaşamalı insan.
Romanı okurken fonda bu şarkı çalıyor, kalkıp Anthony Quinn’e eşlik edebilirsiniz.
7. Her Gece Bodrum
Yaz mevsiminin insanı kendiyle daha fazla baş başa bırakan bir yanı var. Boş vakit, iç dünyayla muhasebeye ve derin düşüncelere sevk ediyor insanı. Kişi benliğini, kurduğu ilişkileri sorguluyor, etrafındakilere yabancılaşıyor. Tarık, Murat, Cem. Bu üç arkadaşın birlikte yapmış olduğu tatil, dostlarım ve sevdiklerimle yaşadığım sorunlara dair zihnimi açmış, beni aydınlatmıştır. Küçük bir uyarı: Alışık olmayanlar için Selim İleri’nin dili zorlayacaktır, biraz çabalamak gerek.
8. Barbarın Kahkahası
Sema Kaygusuz’la ilk tanışmam. Çoluklu çocuksuz ailelerin, bekarların, yaşlıların hep beraber yaz tatillerini geçirdikleri motelde, bir barbarın peşine düşüyoruz. Onu ararken herkesin hikâyesine konuk oluyor, bilmeyi istemediğimiz bazı sırlara vakıf oluyoruz. Bireylerden yola çıkıp ülkenin fotoğrafını çekiyoruz. Karedeki hiç kimse güzel çıkmıyor ama oradaki biziz işte, anlatılan bizim hikâyemiz. Okurken acıyla gülümsüyoruz.
9. Kabuk Adam
Tropiklere uzanalım. Tatili orada geçirmek isteyip de geçiremeyenler için iyi bir yolculuk. Okurken ister istemez Aslı Erdoğan’ın CERN geçmişini, kitaptaki fizikçi kadınla birleştiriyor okur. Baş karakterimiz edebiyata meraklı, başarılı bir bilim insanı. Ancak çalıştığı araştırma merkezi, iş arkadaşları ve bulunduğu ortam onu boğuyor. Karayipler’deki bir adaya seminer için gelmek de bu durumu değiştirmiyor. Tüm bunlardan kaçmaya çalışırken gizemli biriyle tanışıyor. Kabuk Adam adını verdiği ada sakini Tony ile iletişim kurarken, aslında kendi kabuklarını aralıyor, benliğinin parçalarını seriyor gün yüzüne.
10. Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı
İsminden mütevellit, bu kitabı ağustosun sonları, eylül başı gibi okumak gerekiyor sanıyorum. Ferit Edgü yavaş yavaş konuşan bir ses gibi yazıyor, öyle de okunuyor. Berrak ve sakin. Bir roman fakat her bölümde bir fotoğraf tasvir ediliyor. Sadelik içinde birkaç sözcükle yapılan betimlemelere hayran kalmamak elde değil. Her şey gözünüzün önünde ete kemiğe bürünüyor ansızın.
11. Üç Kırmızı Güvercin
Seferis’le Cevat Çapan’ın derlemesiyle tanıştım. Bu topraklarda doğanlar arasında Nobel Edebiyat ödülünü alan ilk isim, büyük şair. Sayfaları her karıştırdığımda farklı bir dizede aşinalık buluyorum: “…Nedir aradığı ruhlarımızın, yolculuklara çıkıp/ çürüyen teknelerde/ bir limandan öbürüne…”
Liste uzayıp gitmeden burada noktalıyorum. Kendi “yazın okunacak kitaplar” önerilerinizi bizimle paylaşmayı, çocuklar için Damla’nın hazırladığı listeye göz atmayı unutmayın. Çocuk edebiyatı yalnız çocukların değil, hepimizin.