Ankara’nın çiçeği burnunda müzesi Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi, geçmişi Cumhuriyet’ten bile öncesine dayanan mirasıyla bizleri bekliyor. Başkentimizin bir başka çok katmanlı mekanı olan bu müzeyi, yöneticisi Can Hergül ile etraflıca konuştuk.
Merhabalar Can Bey, röportajımıza sizi tanıyarak başlamak isterim.
Merhaba. Çocukluğum Keçiören’in İncirli Semti’nde bulunan ve Sümerbank Evleri olarak bilinen evlerden birinde geçti. Ankara Anadolu Lisesi’nde okudum. Üniversite lisans ve yüksek lisansımı da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Tarih Bölümü’nde tamamladım. Yani halis muhlis bir Ankaralıyım.
Lisans mezuniyetinin ardından, 2015 ve 2019 yılları arasında çevirmenlik ve editörlük işleri yaptım. 2020 yılında Ankara Filateli ve Kent Araştırmaları Derneği tarafından yürütülen ve Çankaya Belediyesi, VEKAM, Rahmi M. Koç Ankara Müzesi, Bilkent Üniversitesi Tarih Bölümü ve Bulgar Filatelistler Birliği’nin eş başvuran olarak katıldıkları “Ankara’daki Diplomatik Misyonlar” (Diplomatic Missions in Ankara) projesini yazdım, asistanlığını yürüttüm. Avrupa Birliği tarafından fonlanan bu projede aynı zamanda araştırmacı olarak da çalıştım. 2023 yılına kadar çeşitli STK’ların kültür projelerine danışmanlık yaptım. Son olarak da Çankaya Belediyesi tarafından tarihi Abidin Paşa Köşkü’nün Milli Mücadele Müzesi’ne dönüştürülmesiyle açılan Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi’nde müze yöneticisi olarak görev yapıyorum.
Abidin Paşa Köşkü Milli Mücadele Müzesi gerek mimarisi gerek koleksiyonu gerekse de tarihi açısından başkentimiz ve ülkemiz için oldukça değerli. Ulusal bağımsızlık mücadelemizin en hararetli dönemine de birebir tanıklık etmiş bu çok katmanlı kültürel mirasımızın hikayesini sizden dinleyebilir miyiz?
Abidin Paşa 1886 ve 1893 yılları arasında, 7 yıl 7 ay Ankara’da valilik yapıyor. İçerisinde bulunduğumuz bu köşkü görev süresi içerisinde inşa ettiriyor. 1893 Aralık ayında Abidin Paşa Cezayir-i Bahr-i Sefid (Akdeniz Adaları) Valiliği’ne atanıyor ve takip eden dönemlerde de önemli hizmetlerine devam ediyor. 1906 yılında ise İstanbul’da vefat ediyor.
1912 yılında köşkün “Jandarma Karakol Kumandanları Mektebi” olarak kullanıldığı arşiv kayıtlarında mevcut. Elbette bu kullanıma uygun olarak günümüze ulaşamayan ek yapılar da bu dönemde yapılmış olmalı.
Köşk, esas olarak Milli Mücadele tarihimizde önemli bir konuma sahip. 24 Haziran 1920’de Mustafa Kemal Paşa beraberindeki kurmay ve vekillerle okulları işgal edildikten sonra Ankara’ya genç gelen subay adaylarını görmek için Cebeci Hastanesi’ni ziyaret ediyor. Burada kendilerine küçük bir bölüm tahsis edilmiş olan genç subay adaylarının eğitimlerinin devam etmesi için verdiği emir üzerine Abidin Paşa Köşkü’nde kurulan “Sınıf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgahı” 1 Temmuz 1920’de eğitim-öğretime başlıyor. Dolayısıyla Millî Mücadele’nin en kritik günlerinde subay yetiştiren bir “Harp Okulu”nun içerisindeyiz. Zaten Talimgah, Büyük Zafer’den sonra 1 Nisan 1923’te bu sefer “Harp Okulu” resmi ismiyle açılıyor. 1923 Eylülü’ne kadar, yani Harp Okulu İstanbul Pangaltı’ya taşınana kadar eğitim-öğretim bu köşkte devam ediyor.
Köşk, 1994’te eski başkanlardan Doğan Taşdelen zamanında Çankaya Belediyesi tarafından Milli Emlak Müdürlüğü’nden satın alınıyor ve ardından korunması gereken kültür varlığı olarak tescil ettiriliyor. 2005’ten 2022 yılına kadar ise kullanım hakkı Ankara Kulübü Derneği’ne devrediliyor.
2022 yılında, önceki dönem başkanımız Alper Taşdelen’in ortaya koyduğu bir diğer değerli vizyon doğrultusunda Çankaya Belediye Meclisi köşkün müze olarak işlevlendirilmesi kararını aldı ve nihayetinde müzemizin açılışı 20 Ocak 2024 tarihinde gerçekleşti. Şu an onayı Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından resmi olarak verilen bir “özel müze” olarak yolumuza devam ediyoruz.
Aslında biraz bahsettiniz. Hem dijital hem orijinal dönem eserlerinden oluşan bu zengin ve sergilenmesinde teknolojiden de sık sık yararlanılan koleksiyonunuzu nasıl, kimlerle ve hangi temalarda bir araya getirdiniz?
Müzemizin dijital bir müze olduğu zaten malum. Elektronik alt yapısının kurulması ve görsel-yazılı içeriklerinin oluşturulmasını TTL, Gap Medya ve Burhan Bilgiç üstlendi. Değerli hocamız Prof. Dr. Temuçin Faik Ertan da bu süreçte projenin tarih danışmanlığını yaptı. Benim katkım ise hem hocamızın süzgecinden geçen içeriklere naçizane eklemeler yapmak, hem de müzemize gerçek dönem eserleri kazandırmak bağlamında oldu. Çünkü bana göre müzeye eser kazandırmak ve bu çalışmaları müze var oldukça sürdürmek müzeciliğin esas işlerinden biri.
Öncelikle köşkü inşa ettiren Abidin Paşa’nın günümüzde yaşayan akrabalarına ulaşmaya çalıştık. Yürüttüğüm araştırma sonunda Abidin Paşa’nın torunu olan Türkiye Sosyalist Sol’unun simge isimlerinden Suphi Nuri İleri ve onun da oğlu olan Rasih Nuri İleri’nin torunu Esin Hanım’a ulaştık. Esin Hanım ve değerli annesi Mahmure Hanım ile iletişime geçer geçmez bizlere içtenlikle katkı sunabileceklerini ilettiler. Abidin Paşa’nın ve torunlarından Abidin Dino’nun, Rasih Nuri İleri’nin ve diğer aile fertlerinin hiçbir yerde bulunmayan fotoğraflarının dijital nüshalarını müzemize bağışladılar. Kendilerine teşekkürü borç biliyoruz.
Geçici olarak sergilemek üzere eser temini için önemli müze ve koleksiyonerlerle de iletişime geçtik. Kurtuluş Savaşı Müzesi (I. TBMM Binası), VEKAM, İzzettin Çalışlar Koleksiyonu, Hatay Dörtyol Belediyesi, Korkut-Nurhan Erkan Koleksiyonu, Polatlı Tarihi Alanlar Tanıtım Merkezi, Mürettep Müfreze ve Harita Genel Müdürlüğü bu süreçte dijital görselleri kalıcı olarak ve gerçek dönem eserlerini geçici olarak müzemize sağladılar. Tüm katkı sağlayan kurum yöneticilerine, çalışanlarına ve koleksiyonerlerimize çok teşekkür ediyoruz.
Dijital altyapımızı ve içeriklerini gerçek dönem eserleri ile zenginleştirirken Milli Mücadelemizi tüm cephe ve seneleri ele alacak şekilde yansıtmayı önemsedik. Ayrıca, dijital içerikleri eserlerle desteklerken ziyaretçi ilk defa öğrendiği bir bilgiyi onu destekleyen bir objeyle de görebilmeliydi. Örneğin düşmana ilk kurşunun atıldığı Hatay Dörtyol’daki direnişin simge ismi Kara Mehmet Çavuş’un İstiklal Madalyası’nı ziyaretçilerimiz müzemizde görebiliyorlar.
Peki bir de müzeniz bünyesinde halihazırda ne gibi proje ve etkinlikler gerçekleştirdiğinizi merak ediyorum.
Müzemiz şu an oldukça yoğun bir okul ziyaretleri takvimine sahip. Önümüzdeki haziran ayında okulların kapalı olduğu günlerde dahi okul grupları gelmek istiyorlar. Tabii bu röportaj üzerinden de hatırlatmış olalım, grup ziyaretleri için randevu alınıyor. Şu an gerçekleştirdiğimiz etkinlikler daha çok çocuk ziyaretçilerimize yönelik. Müzemizde bir interaktif çocuk oyun alanı mevcut. Burada çocuk ziyaretçilerimiz değerli uzman arkadaşımız Büşra Akbaş eşliğinde oyunlar oynuyor, boyamalar yapıyor. Daha sonra boyadıkları taslakları taratarak tıpkılarını dijital haritada görüyorlar. Bu eğlenceli etkinlikler sırasında aynı zamanda interaktif duvarımıza dokunarak Milli Mücadele ve Cumhuriyet tarihimizin köşe taşı olarak nitelendirilebilecek olayları hakkında bilgi alıyorlar. Bu yöntemle hem çocuklardan hem de ebeveynlerinden daha akılda kalıcı bilgi aktardığımız geri dönüşünü aldık.
Asıl olarak önümüzdeki yaz aylarında açık hava etkinlikleri tasarlıyoruz. Gördüğünüz gibi müzemizin geniş bir çim alanı ve sahne kurulabilecek genişlikte bir otopark alanı mevcut. Bu noktada Milli Mücadele, Cumhuriyet, kent tarihi ve askeri tarih üzerine çalışan araştırmacılar ve tüm kurumlarla ortak akılla etkinlik planlayarak bu etkinliklere ev sahipliği yapmak istiyoruz. Bu süreç için müze uzmanlarımızdan değerli çalışma arkadaşım ve meslektaşım Çağdaş Karaahmet ile gerekli planlamaları halihazırda yapıyoruz.
Oldukça yeni bir müze olmanızdan kaynaklı gün geçtikte çeşitlenip sayıca da değişecektir tabii ama ziyaretçilerinizden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Özellikle çocuklu aileler, unutturulmaya çalışılan Milli Mücadelemizi anlatan en önemli müzelerden biri olduğumuzu sürekli olarak bizlere söylüyorlar. Kısa bir sürede bu izlenimi vermiş olmak bizim için oldukça sevindirici. Birçok ziyaretçimiz “Biz buradan hep gelir geçerdik, buranın bu kadar önemli bir yer olduğunu bilmiyorduk,” diyorlar. Eleştirilerin bugüne kadar neredeyse tamamı olumluydu diyebiliriz.
Son olarak, müzeyle ilgili gelecek planlarınızdan bahsedebilir misiniz?
Birincil gelecek planımız elbette müzemizi yaşayan bir kültür durağı haline getirmek. Bunun için, Anıtkabir’i ziyaret eden her yerli-yabancı turistin bir sonraki durağının müzemiz olmasını sağlayacak girişimlerde bulunacağız. Bu bağlamda turist rehberleri oda ve birliklerinin desteklerini oldukça önemsiyoruz. Bize göre müzemiz sahip olduğu fiziksel ve kaliteli personel kapasitesiyle Ankara’da ve hatta ülke çapında seminerler, paneller, oyunlar, mini konserler gibi birçok önemli etkinliklere ev sahipliği yapabilir.
Özellikle şunu belirtmek isteriz ki, Sakarya Meydan Muharebesi ve Büyük Taarruz anma günlerinde yapılan özel yayınlardan birinin müzemizin önünde gerçekleşmesi de hedeflerimizden biri. Aynı zamanda bir talep olarak ilan etmiş olalım. Çünkü müzemizin bulunduğu bu köşkte kurulan Zabit Namzetleri Talimgahı’nda kahraman subaylarımız yetiştirilerek en çetin zamanlarda cepheye gönderildi. Köşkün, Milli Mücadelemizin en önemli yapılarından biri olduğunu daha çok vatandaşımızın bilmesi gerekiyor.