Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Ankara’nın Yiğitleri, Seymenler

XPzone Infinia
Okuma Modu

Adı Oğuz, soyu Oğuz, boyu Oğuz, töresi Oğuz, kendi beyini kendi seçer, çağ kapatıp çağ açar, vatan için serden geçer. Doğrularla hemhal olan, yiğitlikte aslana emsal olan, dürüstlükte dünyaya timsal olan onlar, Anadolu’yu yurt yapan Selçuklu’nun temelinde onlar, 3 kıtada at koşturan Osmanlı’nın özünde onlar: Seymenler. 27 Aralık 1919’da Dikmen sırtlarında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e “Paşam seni görmeye geldik, bu vatan uğruna ölmeye geldik,” diyerek Cumhuriyetin temelinde de yer aldılar.

Onlar bir gerçek,

Onlar bir tarih,

Onlarrrrr, ANKARALI SEYMENLER…

Ankara Kulübü Derneği Seymenleri

Seymen, Ankara ve çevresinde yaygın olarak Ankara Efesi, Ankara yiğidi olarak biliniyor. Bu geleneğin kökleri Orta Asya Oğuz Türkleri’ne kadar uzanmakla beraber, 14. yüzyılda Ankara ve civarında devlet kuran Ahiler döneminde yeniden biçimlenmiş ve Seymenler bir bakıma Ahi Teşkilatı’nın askeri kanadını oluşturmuşlar. Seymenler, Ahi Devleti’nde şehrin ve çevrede yer alan kasaba ve köylerin koruyucusu olmuşlar. Gönüllü sivillerden oluşan Seymen (Yiğit) Alayları, zorunlu durumlarda ve çoğu kez savunma amaçlı olarak işlev görmüş. Ruh ve beden terbiyesine önem veren bu kardeşlik örgütlenmesinin vazgeçilmez ilkeleri ise mertlik, cömertlik ve bilgelik.

“Seymen/ Seğmen” kelimesinin etimolojik kökenine bakacak olursak; yaygın olarak Farsça bir kelime olan “segban/sekban” ile ilişkilendirilmekte ve “bayram günlerinde, düğünlerde törene yerli giysilerle, atlı ve silahlı olarak katılan yiğit” olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca “savaş saflarını yaran öncü kuvvet, yiğit” anlamına gelen ve Öz Türkçe bir kelime olan “Sökmen”den de gelebileceği düşünülmektedir. Bu kelime zamanla halk ağzında Seymen’e dönüşmüştür. Bir başka öngörüye göre ise kelimenin anlamı “bekçi-muhafız”dır. Günümüzde Trakya’da Seymen halen, “bekçi, muhafız” anlamlarında kullanılmaktadır. Kale muhafızları; kale bedenlerindeki muhafazalı yollardan sekerek yürüdükleri için “Seğirdim Yerleri-Yolları” tâbiri oluşmuş, kale muhafızlarına verilen isim halk dilinde Seymen’e dönüşmüş ve bugün oyunlardaki “sekme adımları” olarak tanımlanan figürler doğmuş. Seymenlik; Anadolu’daki zeybeklik, yarenlik, yol kardeşliği, musahiplik, efelik gibi kültürel statülerle de ilişkilendirilip ortak öğeleri paylaşıyor olsa da köklü geçmişi, tarihte üstlendiği roller ve organizasyon yapısı ile hepsinden daha kapsamlıdır. Hatta Yeniçeri Ocağındaki Sekban birliklerinin de Seymenlik geleneğinden türetildiği düşünülmektedir.

Seymen Alayı ise; bunalım ya da geçiş dönemi olarak da nitelendirilebilecek “kızılcagünler” de kurulan bir Oğuz töresidir. Karanlık bir dönemi kapatıp, aydınlık bir geleceğe geçişi müjdelediği inancıyla “Kızılca Gün” olarak tanımlanır. Milli felaket günlerinde, bir beyliğin ya da devletin yıkılışında; yeni devleti kurmak ve yeni lideri seçmek için Seymen Alayları tertiplenmiştir. Örneğin: Selçuk Bey ve Osman Bey’in liderliklerinin ilanının taşıdığı benzerlikler yönünden Seymen alaylarının tertibi sonucu Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nin kuruluşlarının şekillendiği düşünülmektedir. Orta Anadolu Türklerinin Seymenlik tarihindeki son büyük Seymen Alayı ise 27 Aralık 1919‘ da, Anadolu’nun işgali sırasında Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya geldiğinde görkemli bir şekilde düzenlenmiştir. 3000 atlı, 700 yaya Seymen ile Ankaralılar ve civardan katılan 100 bine yakın kişiyle yapılan bu tarihi karşılama; halkın liderini seçmiş olmasını ifade eder. Atatürk, Ankaralı Seymenler ve yerel halkın verdiği bu büyük destek sonucu Ankara’yı başkent olarak ilan eder.

Dikmen sırtlarında Atatürk’ü karşılayan Seymenler

Sadece Ankara ve çevresinde korunabilmiş olan Seymenlik geleneği, Cumhuriyet’in ilanının ardından Atatürk’ün direktifleriyle 1932 yılında kurulan Ankara Kulübü Derneği çatısı altında halen hassasiyetle yaşatılmakta ve gelecek kuşaklara aktarılmaktadır. Dernek; 1990 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla kamuya yararlı dernek statüsüne kavuşmuştur. Ankara’nın ilçelerinde şubeleri de olan dernek, kurulduğu günden bu yana Seymenlik geleneği başta olmak üzere Ankara’nın geleneksel ve tarihi değerlerinin yaşatılması amacıyla faaliyetlerini sürdürmektedir. Ayrıca Ahilerin kadın kolu ve dünyanın ilk kadın örgütlenmelerinden olan ve Anadolu kültüründe erkeklerle eşit statüde bulunan “Anadolu Bacıları Teşkilatı” geleneğinin yaşatılması amacıyla da “Bacıerenler Kolu” oluşturulmuştur. Yayın hayatına yeni başlayan ve 3 ayda bir yayınlanacak olan ‘Başkent Ankara‘ dergisi ile de Ankara üzerine çalışan araştırmacı, akademisyen ve diğer Ankara sevdalılarının çalışmaları başkentlilerle buluşturulmaktadır.

Bacıerenler

Ankara’nın özel günleri olan 5 Ekim (Atatürk’ün fahri Ankara hemşehriliğini kabul edişi- “Hemşehrilik ve Seymenler Günü”-1922), 13 Ekim (Ankara’nın Başkent Oluşu-1923) ve 27 Aralık (Atatürk’ün Ankara’ya Gelişi-1919) günleri Seymenler için en önemli günlerdir. Sempozyum, panel, sergi ve benzeri etkinliklerle Seymenlik geleneği, Ankara, Atatürk ve Türkiye’nin tanıtılması için yoğun çaba sarf edilmekte olup tüm milli günlerde görkemli gösterilerle kutlamalar yapılmaktadır.

İçinde derin bir felsefe barındıran Seymenlik; üyelerinin, müzik ve oyun eğitimlerinin yanı sıra sosyal terbiye ve kültürel birikimlerini de arttırmalarını gerektirir. Saygı ve sevginin ön planda olduğu felsefesinde yüksek disiplin bulunur.

Onların, her bir figürü derin anlamlar taşıyan oyunlarını gururla izlerken geçmişten günümüze yaşattıkları samimi kültürü ve kahramanlıklarını takdir etmemek mümkün değildir. Ankara’nın Kurtuluş Savaşımızın merkezi ve başkentimiz oluşunda yiğit Seymenlerin katkısı yadsınamaz bir gerçektir. Ata’yı Dikmen sırtlarında karşılayan Seymenler ve Bacıerenler’i milli günlerimizde Anıtkabir’de askerlerle birlikte nöbet tutarken de görebilirsiniz. Bu, Atatürk’e olan sevgi ve bağlılıklarını devam ettirdikleri gelenekselleşmiş bir ritüeldir.

1919 yılı soğuk bir Aralık günü uzun yollar boyunca tertiplenen Seymen Alayındaki her bir yiğit hem kalbimizde hem de Ankara’nın bol yıldızlı göğünde kendine saygın bir yer bulmuştur.

Minnetle selam olsun…

(Katkılarını esirgemeyen Ankara Kulübü Derneği başkanı Dr.Metin Özaslan’a, bacıerenlerden Gülay Karaca’ya ve  Seymenlerden Erdal Güler’e teşekkürlerimle…)


Kaynaklar:

  1. E.B.Şapolyo, Atatürk ve Seymen Alayı, Ankara Kulübü Yayınları, Ankara, 2002.
  2. Kapak resmi: Ressam Saip Tuna’nın “Atatürk’ün Ankara’ya gelişinde karşılanışı” adlı eseri
  3. Fotoğraflar: Ankaramız sitesinden (1930’lu yıllarda Beypazarı Seymenleri ve bacıerenler fotoğrafı), diğer fotoğraflar Ankara Kulübü Derneği arşivinden alınmıştır.

Paylaş:

İlginizi Çekebilir