Cumhuriyetin ilk yıllarında yeni başkent Ankara’nın uzun yıllardır süregelen su ihtiyacını karşılama ve çağdaş kamusal bir açık alan yaratma amacıyla inşa edilen Çubuk Barajı, ülkemizin ilk baraj yapısı olması açısından önem taşır. Modern üslupta inşa edilen tesis, içindeki yapılar ve işlevleriyle çağdaş yaşamın gereksinimlerine dair atılan ilk adımlar arasındadır.
Su ve yeşil hasreti
Ankara’nın başkent olmasıyla birlikte hızla artan kent nüfusunun su ihtiyacı da giderek artmıştır. Zaten var olan susuzluk daha büyük bir sorun haline gelmiştir. 19’uncu yüzyılda, Vali Abidin Paşa döneminde (1886-1894) Eymir Gölü, Elmadağ ve çevredeki çaylardan faydalanılması gündeme gelmiş, ancak bu girişimler yetersiz kalmıştır. Özellikle kale civarında yoğunlaşan halkın sakalardan su satın alması ya da kalenin eteklerine inerek zaman zaman suyu akmayan çeşmelerden su temin etmesi gerekmiştir (Aydın vd., 2005: s.252- 253).
Cumhuriyetin ilk yıllarında da benzer sorunların devam ettiği görülür. Su sıkıntısı, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Ankara (1934) romanına yansımıştır. Yazar, yazları kentte aylarca bir damla su bulmanın imkansızlığından, halkın kuşatmaya uğramış bir şehirde gibi yarı ıslak çeşme ve kuyuların başında birbirleriyle kavga ettiğinden ve su tesisatının henüz tamamlanmadığından bahseder (2011: s.137). Roman kahramanlarından Hakkı Bey’in kente su tesisatı yapmak üzere gelmiş Alman grubun temsilcileri ile görüşme yapması da baraj yapımındaki Alman katkısını hatırlatır.
Su sıkıntısının bir başka boyutu ise cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul’dan Ankara’ya gelen Boğaz ve Göksu manzarasına, havasına ve eğlencelerine alışkın kamu görevlilerinin kentte su hasreti çekmesidir. Bu yüzdendir ki dönem yayınlarında Çubuk Barajı, sıklıkla İstanbul Boğazı’na benzetilir.
Barajın açılması gazetelerde “Ankara’yı Bol Suya Kavuşturan Büyük Eser: Çubuk Barajı” ve “Ankara’nın Boğaziçisi” manşetleriyle müjdelenmiştir (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6 ve B.B., 1937: s.2). Böylece “bozkırın iki hasreti” su ve yeşil alan barajın inşasıyla son bulmuştur (Yaşar Nabi, 1937: s.2). Ankaralılar temiz içme suyuna kavuşmuş, tarımda kullanılmak üzere su sağlanmış ve kamusal bir alan inşa edilmiştir. Gençlik Parkı’na barajdan su verilerek yüzme havuzu oluşturulmuş, Gazi Orman Çiftliği’nde çiftlik arazisi barajın suyuyla sulanmıştır (Nafia Vekaleti, 1954).
Baraj, manevi anlamlar da taşır; inkılabın inşa ve yaratma heyecanından bir parçadır. Asi doğaya inkılabın azmi galip gelmiştir (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6). Doğanın teknolojik zaptının bir göstergesi ve cumhuriyetin modernist ütopyasını inşa etmesindeki başarısının simgesidir (Bozdoğan, 2002: s.93).
Baraj tesisi
Ankara’nın kuzeyinde, Çubuk Çayı üzerinde vadinin en dar boğazına inşa edilen baraj, kentin içme suyu ihtiyacını karşılama, tarım arazilerini sulama ve sel baskınlarını önlemenin yanı sıra dinlenmek, eğlenmek ve sosyalleşmek için kamusal alan oluşturma amacıyla hayata geçirilmiştir (Nafia Vekaleti, 1954).
Baraj yapımıyla ilgili ilk çalışmalar 1923’te başlamış ve 1936’da tamamlanmıştır (Nafia Vekaleti, 1954). İnşaat masrafları devlet bütçesinden karşılanmış, proje ve inşaat Türk mühendis, müteahhit ve işçilerin emeğiyle gerçekleştirilmiştir (Nafia Vekaleti, t.y., s.16-17). Ancak yerli kaynakların yetersiz kaldığı durumlarda malzeme (tüf taşı, Dursitekt, inşaat demiri, vana, boru) ve inşaat araç gereçleri (yol silindiri) Almanya’dan getirtilmiştir. İnşaatın müteahhitliğini Fomsis Şirketi üstlenmiştir. Sorumlu müşavir Prof. Dr. Walther Kunze’dir. Yapının statik ve mimari tasarımını kimin yaptığı ise bilinmemektedir (Özgen ve Büyüktolu, 2016: s.91- 95).
15 hektarlık alana kurulu tesiste, bendin savaklarından akan sularla dolan yaklaşık 8 km uzunluğunda bir havuz bulunmaktadır. Havuzun bir kıyısında parklar ve gezinti yolları, diğer kıyısında gazino-lokanta binası yer almaktadır. Buradan yapay küçük adaya geçmek mümkündür. Kıyılar arası geçiş, köprülerle sağlanmaktadır.
Çevre düzenlemesini ve barajın güneybatı ucunda yer alan gazino-lokanta binasının (1937-1938) projesini Bayındırlık Bakanlığında uzman olarak çalışan Fransız mimar ve peyzaj mimarı Théodore Leveau gerçekleştirmiştir (Aslanoğlu, 2001: s.329).
Betonarme iskelet sisteminde inşa edilen gazino yapısında Ankara taşı, mermer sıva ve yapay taş (Aslanoğlu, 2001: s.329) gibi dönemin çağdaş yapı malzemelerinin yanında yerel malzemeler de kullanılmıştır. Kübik kütle anlayışının hakim olduğu yapı, düz duvarlar, yatay şerit pencereler, geniş cam yüzeyler, teras kullanımı ve eğrisel-dairesel formda asimetrik ön cephe düzenlemesi ile uluslararası üslupta tasarlanmıştır. Bu formu ile transatlantik estetiğine göndermeler yapmaktadır.
Gemi, fabrika bacası ya da makinelere göndermeler yapan bu formlar, cumhuriyet ideolojisinin ilerleme, modernlik ve sanayi kavramlarıyla örtüşür. Dışkapı’da bulunan yuvarlatılmış köşeli yatay hacimlerle dikey kulelerden oluşan barajdan gelen suyu filtrelemek için inşa edilen su süzgeci yapısında ise fabrika bacası imgesine göndermeler bulunur (Bozdoğan, 2002: s.199-202).
Bodrum kat üzerine giriş kat ve teras olarak inşa edilen gazino-lokanta yapısının giriş katında, sütunlar üzerinde yükselerek su üzerine taşan dairesel biçimli dans salonu ve dikdörtgen biçimli lokanta ile servis birimleri bulunmaktadır. Yapıya giriş lokantadan, dans salonundan ve merdivenler ile havuzdan mümkündür. Pergolalı terasa, yapının içinden ve dışından merdivenlerle ulaşılmaktadır. Giriş kat kotundaki pergolalı yürüyüş yolu ile uyum sağlamaktadır. Terasta dairesel alan bahçe olarak işlevlendirilmiştir. Bodrum kat ise mutfak ve servis alanlarına ayrılmıştır.
Barajın bendiyle iç içe geçen portik mücevheri sütun başlıkları, elmasi kornişi ve turkuaz çini panosuyla I. Ulusal Mimarlık Akımına göndermeler yapmaktadır. Tarihselci göndermeler içeren mimari ögeler kullanılması dikkat çekicidir. Arka tarafı gölet olan bu yapı, kapısıyla da ilginç bir tasarımdır. Duvarlarında Atatürk’e ve İnönü’ye atıflar içeren kitabeler yer almaktadır. Atatürk’ün barajı ziyaret ettiğinde dinlenmesi için bir de köşk inşa edilmiştir (Özgen ve Büyüktolu, 2016: s.99-100).
Ankara’da bir iç deniz
Kenti baraja, Mecidiye ve Solfasol bağlarının arasından geçen 11.5 km uzunluğunda bir yol bağlar (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6). Belediye, özellikle tatil günleri otobüs seferleri düzenleyerek halkın baraja ulaşımını kolaylaştırmaktadır (Nafia Vekaleti, 1954). Arabası ile gelen konuklar için ise girişte “otomobil durağı” bulunmaktadır.
Bu “göz alabildiğine uzanan iç deniz” fidanlar büyüdüğünde bir “Boğaziçi” olacak, (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6) aynı zamanda “sosyal hayata neşe ve canlılık” katacaktır (Nafia Vekaleti, 1954). Tesis alanı çam, akasya, kavak (Aydın vd., 2005: s.431), gladiçya, akçaağaç ve meyve ağaçları ile ağaçlandırılmıştır (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6). Her mevsim binlerce Ankaralı “güzel çam kokuları ve bahçeler” arasında dolaşarak “deniz hasretini gidermektedir (Nafia Vekaleti, 1954). “Su ve ağaç dekoru içinde yükselen zarif gazino binası” ise bir Avrupa sayfiyesi manzarasına benzetilmiştir (Nabi Nayır, 1938: s.2). Havuzun ortasındaki küçük ada “İsviçre gölü” izlenimi vermektedir (Ankara’yı Bol Suya, 1936: s.6).
Baraj, bunaltıcı sıcaklarda Ankaralılara serinlemek için güzel bir ortam sunar. Savaklardan akan suyun serinliği ve sesi ayrı keyiflidir. Konukların havuzda yelkenli ve kayık ile dolaşmaları, biraz ürkütücü de olsa bendin üzerine çıkarak göleti izlemeleri de mümkündür.
Gazino-lokanta binasında konuklara Ankara Palas’ın “zevkli ve itinalı” yönetimince temiz bir hizmet sunulmaktadır (Nabi Nayır, 1938: s.2). Gelen konuklar lokantada, bahçede ve ada üzerindeki masalarda ağırlanmaktadır. Yapının pencerelerinin kapatılması ile soğuk havalarda da kullanılması sağlanmıştır.
Diğer yandan baraj parkında bir kısım piknik yapanların barajın temizliğine ve yapısına zarar verecek davranışlara sebebiyet vermesinin önüne geçilmesi gerektiği konusu basında gündeme gelmiştir (B. B., 1937: s.2). 1990’lı yıllara kadar baraj tesisi işlevlerini sürdürmüştür. Bu yıllarda özgün modernist estetiğinden uzaklaşmış, rezerv kurumuş ve kendi haline terk edilmiştir (Bozdoğan, 2002: s.324-325). Ekonomik ömrünü dolduran barajların belediyelere devrini öngören yasal düzenlemelerden sonra baraj, Ankara Belediyesine (ASKİ idaresine) rekreasyon alanı olarak devredilmiştir. Su süzgeci binası 2013’te, gazino-lokanta binası 2016’da belediyece yıktırılmıştır (Dinçer, 2017: s. 329). Mansur Yavaş’ın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığında 29 Ekim 2020’de rekreasyon alanı olarak düzenlenerek yeniden hizmete açılan (Başkentliler, 2021) barajda 27 yıl aradan sonra yeniden su tutulmaya başlanmıştır (Atatürk’ün Emaneti, 2022).
Güncel durumu
Yeni düzenlemede konuklar için havuz boyunca uzanan piknik masaları ve mangal alanları bulunuyor. Vadi boyunca ağaçlarla çevrili yükselen patikaları takip ederek farklı kotlardaki teraslarda gölet manzarasına bakarak zaman geçirmek mümkün. Bu patikalar tüm tesisi tepeden görebilme imkanı veren teras kafe ve seyir tepesine çıkıyor. Hava karardığında ise renkli ışık düzenlemesi farklı bir atmosfer sunuyor. Aynı zamanda tesis içinde spor sahası, bisiklet yolu, çocuk oyun alanı, Atatürk sergi evi, konser alanı gibi çeşitli etkinlikler için farklı mekanlar tasarlanmış. Bisiklet kiralamak da mümkün. Ulaşım ise konukların kendi araçları dışında kent merkezinden hareket eden ve tesis içine kadar giden toplu taşıma araçları ile sağlanmakta.
Ülkemizin ilk baraj yapısı olan Çubuk Barajı’nın endüstri mirasımızın ilk örnekleri arasında yer almasının yanında, Ankara’nın sosyo-kültürel yaşamındaki yeri sebebiyle de korunarak geleceğe taşınması önem taşımaktadır.
*Sanatçı Damla Sandal’a ait görseller telif hakkına tabidir.
Kaynakça
- Ankara’yı Bol Suya Kavuşturan Büyük Eser: Çubuk Barajı. (1936, Ağustos 4). Ulus Gazetesi, s.6.
- Ankara Construit. (1938). La Turquie Kemaliste, 25-26.
- Ankara İstanbul. (1943). La Turquie Kemaliste, 47, s.37-49.
- Aslanoğlu, İ. (2001). 1930-50 Yılları Ankara’sının Eğlence Yaşamı İçinde Gazino Binaları. Tarih İçinde Ankara II Aralık 1998 Seminer Bildirileri içinde (s.327-340). Ankara: ODTÜ Mimarlık Fakültesi Yayınları.
- Atatürk’ün Emaneti Çubuk-1 Barajı 27 Yıl Sonra Suya Kavuştu. (2022, 02 Ocak). (Erişim tarihi: 05.08.2022).
- Aydın, S., Emiroğlu, K., Türkoğlu, Ö., Özsoy, E. D. (2005). Küçük Asya’nın Bin Yüzü: Ankara. Ankara: Dost Kitabevi Yayınları.
- Başkentliler Çubuk-1 Barajı Rekreasyon Alanı’na Akın Etti. (2021, 26 Temmuz). (Erişim tarihi 05.08.2022).
- Bozdoğan, S. (2002). Modernizm ve Ulusun İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiyesi’nde Mimari Kültür. İstanbul: Metis Yayınları.
- B(urhan?) B(elge?). (1937, Temmuz 26). Ankara’nın Boğaziçisi. Ulus Gazetesi, s.2.
- Çubuk Barajı. (1944-1947). VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Ankara Fotoğraf, Kartpostal ve Gravür Koleksiyonu. Kayıt no: 1452, Envanter no:1500.
- Çubuk Barajı. (1950). VEKAM Kütüphanesi ve Arşivi, Ankara Fotoğraf, Kartpostal ve Gravür Koleksiyonu. Kayıt no: 1461- Envanter no: 1509.
- Dinçer, G. (2017). Cumhuriyet Döneminde Ankara’da Kurulan Toplumsal Yaşam Alanları. Ankara Araştırmaları Dergisi, 5(2), s.321-345.
- Karaosmanoğlu, Y. K. (2011). Ankara. İstanbul: İletişim Yayınları.
- L’Exposition de la Société d’Histoire Turque 1937. (1937). La Turquie Kemaliste, 21-22, s.77.
- Le barrage de Çubuk et la Station de Filtrage. (1937). La Turquie Kemaliste, 17, s.15-18.
- Nafia Vekaleti. (t.y.). Çubuk Barajı. Ankara: Sular Umum Müdürlüğü.
- Nafia Vekaleti. (t.y.a). Çubuk Barajı Fotoğrafları. Ankara: Nafia Vekaleti Neşriyatı.
- Nafia Vekaleti. (1954). Çubuk Barajı. Ankara: Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü.
- Özgen, Y., Büyüktolu, R. (2016) Cumhuriyetin İlk Barajı: Çubuk Barajı (1929-1936). Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, 59, s 87-110.
- Yaşar Nabi. (1938, Mayıs 31). Yazın Ankara. Ulus Gazetesi, s.2.
Araştırma alanları arasında kent hafızası, insan hakları, geçmişle yüzleşme ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konular yer almaktadır. Kadın ve gençlik hakları alanında uzun yıllardır sivil alanda faaliyet yürütmektedir. 2016’dan bu yana projeler yürüttüğü Karakutu Derneği’nde yönetim kurulu eş başkanı olarak görev almaktadır. Marmara Üniversitesinde hafıza çalışmaları üzerine yüksek lisansını sürdürüyor ve fotoğraf üzerine yaptığı nakış kolajlarıyla çeşitli hafıza projelerinde yer almaya devam ediyor.