Burak Kayıhan öyle bir balet ki sahnedeyken aldığı sonsuz keyfi tamamen seyirciye aktarabiliyor. Etkileyici dansı ve hayat verdiği karakterlerin içine rahatlıkla girmesiyle seyirciye dolu dolu anlar yaşatıyor.
Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin baş baletlerinden Burak Kayıhan, emek ve gücün estetik bir zevk yarattığı balede, seyircinin her zaman bulamadığı ama bulunca da vazgeçemediği bir şey taşıyor: Dansçı ruhu. Sahnede, sadece dansıyla değil tüm hücreleriyle var olup izleyeni mest ediyor. Bu yüzdendir ki özellikle son yıllarda hayat verdiği Zorba, Hamlet, Yevgeni Onyegin, Amadeus gibi özel karakterler hiç unutulmayacak, her daim hafızalarda kalacaktır.
Baleye kendi isteğinizle başlamışsınız. Şu an iyi ki baleyi seçmişim diyor musunuz, zorluklarınız oldu mu?
Kesinlikle, iyi ki yapmışım diyorum çünkü gerçekten çok severek yapıyorum. Bir işi severek yapınca da belirli yerlere gelebiliyorsunuz. Ama tabi zorlukları da var. Çok fazla sakatlığım var mesela. İleride ne yapacağım, yürüyebilecek miyim bilmiyorum. Daha yeni 2 ay önce bir ameliyat geçirdim dizimden. Bu senelerin verdiği bir şey tabi yaş da ilerleyince yavaş yavaş böyle şeyler oluyor. Fakat bunlar tamamen işin cilvesi. Ben çok mutluyum. İyi ki baleyi seçmişim diyorum.
Aileniz balet olma isteğinizi nasıl karşıladı?
İlk başladığım andan itibaren ailem çok destek oldu. Kursa götürdüler, çalışmam için ellerinden gelen her şeyi fazlasıyla yaptılar. Çok çok fazla destek oldular. Onlar olmasaydı beceremezdim bu işi.
Sahnede aldığınız keyif tecrübenizle orantılı olarak yıllar içinde değişiklik gösterdi mi?
Belirli bir süreçten sonra insan daha rahat olmaya başlıyor ama bu kişiden kişiye değişen bir durum. Ben dans ederken hep hissederek dans ettim. Hiçbir zaman hareket olarak düşünmedim. İster ilk temsil olsun isterse son temsil olsun. Sahnede her zaman çok rahat hissediyorum kendimi.
Konulu bale eserlerini mi soyut eserleri mi daha çok seviyorsunuz?
Kesinlikle konulu bale. Bir karakter çalışmak, onu canlandırmak benim için en önemli şey, çok keyifli. Ne kadar uç o kadar iyi.
Bu zamana kadar canlandırdığınız karakterler arasında en sevdiğiniz karakter hangisiydi?
Hamlet benim için önemli bir rol oldu. Zorba keza öyle, çok keyifliydi. Aslında Amadeus da çok keyifli, son yaptığım için.
Balenin en zor aşaması nedir desem?
Temsil çıkarma aşaması çok yorucu oluyor. Provalar sabahtan akşama kadar sürüyor. Yeni bir şey çıktığı için koreograf bazen bazı şeyleri beğenmiyor. Bir gün geliyor bir yer çıkartıyor iki saat boyunca çalışıyoruz. Ertesi gün gelip orayı hiç beğenmediğini söylüyor. O zaman baştan başlıyoruz o sahneyi yapmaya. Çıkım aşamaları gerçekten de balenin en zorlu kısmı.
Çalışma programınız nasıl ve ne türlü bir beslenme şekliniz oluyor özellikle eser çıkarırken?
Pazar haricinde her gün çalışıyoruz. Sabahları bir buçuk saat antrenman gibi bir bale dersimiz oluyor mutlaka. Farklı eserler aynı döneme denk geldiğinde ilk olarak eski eserin provalarını yapıyoruz. Sonrasında yeni esere geçiyoruz. Saat kaça kadar sürüyorsa devam ediyoruz. Sadece temsil çıkarken değil normalde de beslenmeye dikkat etmemiz gerekiyor. Sabah kahvaltıları çok önemli. Öğlen zaten pek bir şey yiyemiyorsunuz çalışma aşamasında olduğu için. Ben çok fazla dikkat etmiyorum ama. Genelde kızlar daha fazla dikkat ediyor. Zaten çok aktif biriyim bu yüzden de kilo alma gibi bir durumum olmuyor.
Baleyi bırakmanın belirli bir yaşı var mı?
Tam bir şey söyleyemiyorum bu kendine bakmayla alakalı. İnsanın kendi fiziğiyle ve kendisine gösterdiği özenle ilgili. Allah korusun ciddi bir sakatlık olduktan sonra 20 yaşında da bırakabilirsin ama 40 yaşına ya da 50 yaşına kadar da dans edebilirsin.
Sahneye çıkmak zorunda olduğunuz ama keyfinizin yerinde olmadığı zamanlarda nasıl motive oluyorsunuz?
O işin cilvesi biraz. Sahneye çıktığınız zaman her şey bitiyor. Geçen sene dedemi kaybettim. Onu toprağa verip akşam da Coppelia eserine çıktım. Mecbursunuz yapacak hiçbir şey yok. Hasta oluyorsunuz, arkadaşınızla kavga ediyorsunuz, ailenizle ilgili bir sıkıntı oluyor ama bunu seyirciye yansıtamazsınız.
Doğma büyüme Ankaralı’sınız. Ankara’da en çok sevdiğiniz yer neresi? Boş zamanınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tunalı’yı çok seviyorum benim için kesinlikle vazgeçilmez. Geziyorum, dolaşıyorum, arkadaşlarımla vakit geçiriyorum.
Şu an dans ettiğiniz birçok balet ve balerinle yıllardır tanışıyorsunuz. Öğrencilikten sonra meslektaş olmak ve bunun getirdiği rekabet ortamının dostluklarınıza olumsuz bir etkisi oluyor mu?
Bu birazcık karakterle ve kişilikle alakalı bir şey. Ben hiçbir zaman bir arkadaşımla kötü düşmedim. Çok hırslı biriyimdir ama bu hırsım sadece kendimle. Niye yapamadım diye kendimle çatışırım. Hiç kimseye o hırsımı yansıtmam. Kötü hırs yoktur bende.
Kariyerinize yurt dışında devam etmeyi düşünüyor musunuz?
Eskiden çok gittim. Yurt dışında dans ettim, temsiller de yaptım. Teklifler de geldi ama burayı bırakamadım ne yazık ki. Bir tercih meselesiydi.
Farklı kuşak balet ve balerinlerle çalıştınız, şimdi farklı bir kuşakla çalışıyorsunuz. Daha farklı bir kuşak da geliyor. Farklı duygular hissediyorsunuzdur. Özlediğiniz bir dönem var mı?
Ben özellikle son iki senedir çok yalnız kaldığımı hissediyorum. Arzu Dirin Kıran, Serhat Güdül, Volkan Ersoy daha birçok balet ve balerinle beraber dans ettik, beraber büyüdük. Onlar yavaş yavaş baleyi bıraktılar. Operada yoklar ve ben onları özlüyorum. Belirli bir yerden sonra yeni gelen gençlerle frekans da uyuşmuyor. O yüzden biraz yalnız kaldığımı hissediyorum.
Takip ettiğiniz bir koreograf ya da yer almak istediğiniz bir eser var mı?
Tabi, mesela Çek koreograf Jiří Kylián. Onun eserleri tekniğe dayalı konulu değil ama gerçekten çok isterdim eserlerinde yer almayı. Fakat maddi açıdan çok zor. Ülkemizde baleye pek fazla destek olmadığı, sponsor da bulamadığımız için hayal olarak kalacak.
Siz koreografi yapıyor musunuz?
Kendi kendime ufak çalışmalarım var ama benim için daha erken şu an. Aktif olarak dans ederken ikisini bir arada yürütmek çok zor çünkü. Tamamen oraya kanalize olmak lazım ama belli başlı bazı fikirler var kafamda. İleride neden olmasın.
Opera Binası: Ev
Tunalı: Ankara
Anıtkabir: Huzur
Ankara Ayazı: Sessiz
Hacettepe Üniversitesi: Konservatuar
Kıtır: Çocukluğum
Seğmenler: Tüketildi
Ankara Kalesi: Yapalak Ayşe
Eymir: Deniz
Dost Kitapevi: Demirbaş
Zorba Geri Döndü!
Başta Zorba olmak üzere, Amadeus, Bach Alaturka&Danzon ve yeni eserlerde Burak Kayıhan’ı zevkle seyredebilirsiniz.
Güzel sohbeti için Burak Kayıhan’a teşekkür ediyoruz. Yazıda kullanılan görseller Tarkan Serengül’e aittir.