Bir Ankaralı çizer olarak Ankara Keşif Haritası Pusula 2’nin yeni konuğu benim! Dünyadaki varlığımın çok da uzun bir zaman dilimine tekabül etmediğini hesaba katarak, hayatımın epey bir zamanını Ankara’da geçirdiğimi söyleyebilirim. Babamın mesleği sebebiyle bir şehirde kalıcı olmadım ama her seferinde bir şekilde Ankara’ya geri döndüm. Doğduğum şehir olan Trabzon’dan Urfa’ya, oradan çocukluğumu geçirdiğim Ankara’ya, ardından Samsun’a göç edip Samsun’dayken Ankara’nın düşlerini görüyordum. Büyüdükçe her şey tersine döndü. Yeteneğimi keşfetmeye ve büyütmeye başladığım Samsun’dan üniversite için pek de istemeden Ankara’ya tekrar geldim. Bir yere ya da kimseye alışma sürecim oldukça zaman aldığından o konforu terk etmek pek tercih ettiğim bir şey olmadı çoğu zaman, şehirler de bundan nasibini aldı, almaya devam ediyor. Çoğunlukla –en azından benim öyle oldu- istemeden gittiğimiz yerlerin, yaptığımız şeylerin aslında hiç de fena olmadığını fark ettiğimiz o efsunlu tarafı ve tebdil-i mekan misyonu beni Ankara’yla tekrar barıştırdı diyebiliriz. Bu barışma da pekala çocukluğum ve çizimlerim sayesinde oldu.
Ankara’yı, her zaman elimden tutan ve beni pek çok kötü andan kurtaran yeteneğimle buluşturmam ise Başkent Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı bölümünde okurken fakülte hocalarım sayesinde Sivil Mimari Bellek projesiyle tanışmamla, ardından 2015 yılında bir yaz günü geçirdiğim buhranı üzerimden atmak için II. Evkaf Apartmanı’nı rapidoyla çizmemle başladı. Devamı ise hiç hesaba katmadığım üç sergiyle geldi.
Sanırım Ankara’ya dair çizilecek bir şey kalmadı derken, 2020 yılında Kovan Enstitü ve Apartman.press’in bir araya getirdiği sekiz çizerle Ankara’nın 12 apartmanının hikayesini anlatan 2021 takvimini ortaya çıkardık.
2021 yılında sinema ve iç mimarlık disiplinlerinin ortaklaştığı tezimi yazarken Lavarla’nın, Çiğdem Kaya Çayır’ın kaleme aldığı Zamana Yenik Düşen Ankara Sinemaları yazı serisine Ankara sinemalarını anlatan bir çizim yapmamı istemesi, Ankara’yla bir şekilde tekrar kavuşmama neden oldu. Ardından Pusula 2 macerası başladı.
Ankara’ya karşı hassasiyetimizi farklı şekillerde ortaya koymaya başladığımız bir yılmış meğer 2015, Seren’le bir sohbetimizde bunu fark ettik.
Benim gözümde, çizimini yaparken ya da fotoğraflarını çekerken hem tasarımcı hem de çizer olmam özelinde şekillenen bir yanı var Ankara’nın; biraz daha detaylara takılan, bütününden çok parçalarına odaklandığım. Bu diğer şehirlere bakışımı ve yaptığım işleri şekillendiren, süzgecinden geçirdiğim bir akıl, bir tutum halini aldı. Bu yazıyı yazmama vesile olan Pusula 2 çizimleri ve tasarımı da bu doğrultuda şekillendi. Özetle, ikincisinin tasarımını gerçekleştirdiğimiz Pusula, ilkinden kopmayacak ama bir şekilde ayrılacak, ilk pusulamızın çizeri olan Öykü Terzioğlu’nun sesinin biricikliğine saygı duyacak ve bir yandan bana/bize rehber olacak, metinlerde saklı olan detayları sunabilecek ya da metinde olmayanları hatırlatacak; Rüya’nın çizgileriyle yeni bir söz söyleyecek ve ifade bulacak, Ankara simgelerinden oluşacak bir keşif haritası halini aldı.
Keşif haritamızın ikincisinin yaratım aşamasına geçersek, ilk olarak sürecin hiç de düşündüğümüz gibi gitmediğini ve bitmediğini söyleyebilirim. Asıl olarak 2-3 haftada bitiririz, şu tarihte de basarız diye çıktığımız bu yolda tasarım ekibimizle ben hayatın bize sunduğu telaşlarla 1 yıl, Lavarla ekibi ise önceden başladığı çalışma süreciyle neredeyse 1 buçuk yıl Pusula’yı hatmettik diyebilirim. Bu dönem bizim için çok öğreticiydi.
Takvimler 2021 Ağustos ayını gösterirken, Pusula 2 tasarımı, esasen farklı çizerlerin aynı kompozisyonu çizmesi ve çizerin bu şekilde seçilmesi kararıyla başladı. Lavarla ekibinin önerisiyle Füreya Koral’ın Anafartalar Çarşısı’ndaki duvar panosunun renklerinden ilhamla haritada daha önce belirlenen bir kadrajı kendi tarzımızla çizdik. Bu eserin renkleriyle bir palet oluşturup, renklere belirli kodlar vererek ve eskizlerimi alarak çalışma planı oluşturdum. Suluboya ve kağıtla başladığım süreç, aslında aklım bu geleneksel tarafta kalsa da, daha hızlı sonuç alabilmek ve çizimim seçilirse baskı sürecinde sorun yaşamamak adına dijital boyuta taşındı. Bu taslak çalışmasıyla benimle aynı yolda yürümeye karar veren Lavarla ile haritaların ilk taslağını da oluşturmuş olduk (Görsel 5).
Pusula 2’ye doğru
İlk hedefim, Pusula’nın tasarımında temelde Ankara’yı anlatırken bunu Koral’ın eserindeki detaylardan ilhamla, eserdeki kompozisyon diliyle ve renk armonisiyle yansıtmaktı. İşin en zor ve eğlenceli kısmı da buydu. Pusula 2’de ilkinden farklı olarak Heykellerin Sürekliliği, benim Ankara’yı tanıma macerama bambaşka bir boyut kazandıran Sivil Mimari Bellek ve Urbanwalks Ankara ortak yapımı Alternatif Ulus rotası yer almaktaydı. İkon çizimlerine ilk taslakta İş Bankası, Ankara Keçisi ve Zafer Anıtı ile başlamıştım esasen. Devamında da Ulus ve Çankaya geldi. Sema’nın imzasını taşıyan Heykellerin Sürekliliği rotası, çizimlerimle son şekillenen rotamız olmakla birlikte, benim favorim. Finali ise ekip portreleri, ön ve arka kapakla yaptık. Bunlara ek olarak kartpostal tasarımıyla projenin devamını getirdik.
Çizimlere dair bir çerçeve çizmem gerekirse, Pusula her anlamıyla birbirine muhtaç disiplinlerin bir araya gelişi esasen. Yalnızca haritadan ibaret olmayan, haritanın bir yere ulaşma misyonunu darmaduman eden bir yolculuk… İmlenen her noktanın ulaşılabilirliği, kullanıcıya hitap eden işlevi yanında her türlü kullanıcıya/gezere/flanöre ulaştığı noktayı tanıma imkanı sunarken; dinlenme durakları, bazen merdivenleri, kimi zaman Ankara’nın tarihinde yer etmiş bir figürü, bazen bir seramik panoyu, güvercinleri, kısaca bir şehri bir bütün yapan parçaları kucaklayan, sizlerin de şehrin bir parçası olarak hissetmenizi hedefleyen, bu hissi de yazarlarımızın cümlelerine ek olarak çizimlerimle aktarmaya çalışan bir “pusula”.
Bu bilgiyi cebimize koyarak, Pusula’nın tasarım serüveninde bir gezintiye çıkalım:
Pusula 2, Adobe Photoshop programı ve onun fırçalarıyla çizildi. Yukarıda bahsettiğim yaratım sürecine dair eklemem gereken en teknik bilgi bu sanırım. Aynı tekniği, renk ve diğer kararları temel tasarım ve estetik kuralları gereği, tüm çalışmada her noktada görmeniz mümkün.
Pusula 2’de ilk olarak Seğmenler Parkı’yla birlikte kapak karşılıyor bizleri. Kapak çerçevesi ise Can Mengilibörü kadrajından. Paletimize ve tasarım kararlarımıza ilham olarak çerçevede bizlere göz kırpıyor. Kapağımızın ve keşif haritamızın kimliğinde önemli bir yeri olan fontumuz ise grafik tasarımımızdan sorumlu Dilan’ın fikri. Biraz detaylı bakarsanız, La Turquie Kemaliste dergisinin fontuna benzetebilirsiniz siz de, bizim gibi. Bize göre kıymetli bir atıf. O zaman devam edelim.
Bu haritada çokça kedi ve güvercin görmeniz mümkün. Bir de Ankara keçisi tabii. Bu sinyalleri kapakta vermeye başladıktan sonra VEKAM yeşiline göz kırpan “Buna Değer Tavsiyeler” ve VEKAM sayfalarıyla göz göze geliyoruz. “Buna Değer Tavsiyeler”de köşede kitap okuyan bir figür karşılıyor sizleri. Ankara bana her zaman bir köşede kitap okumayı hatırlatıyor:
Hangi mevsimde olursak olalım, bazen Dost’ta bir buluşma için beklerken, bazen işten çıkıp kimi zaman yalnız zaman geçirmek, kimi zaman arkadaşlarla buluşmak için bir mekânda beklerken ya da okuldan Tunus durağına dönüp; Kızılay’ın eve dönüş karmaşasına biraz daha geç karışmak için Kuğulu’da Vitamin’den aldığımız tostu yiyip, portakal suyunu yudumlarken, belki soluklanıp dinlenirken, bazen serin bir bahar akşamı Seğmenler’e ya da Botanik Parkı’nın çimenlerine serilirken ya da Yazanlar Sokak merdivenlerinde; okumak. Bu figür, Buna Değer Tavsiyeler’in mevsim yolculuğunu selamlıyor bir nevi.
Ardından VEKAM’ın ve Ankara’nın simge yapıları olan bağ evleri, bu evleri keşif yolculuğunuzda tanımanız için çizdiğim ikonlar olan üzüm ve yaprağı karşılıyor bizi…
Sonra biraz soluklanıp Çankaya haritasında gezintiye çıkıyoruz. Bu bölüm, otuz altı noktadan oluşuyor. Bu noktaların ikonları ise Saraçoğlu Mahallesi’nin bir kapısından kavak ağaçlarına, Şinasi ve Akün sahnelerinde yer alan Hamiye Çolakoğlu ve Atilla Galatalı seramik panolarına ait sembollere dek mimarlık, sanat ve tasarım tarihi özelinde zengin ve renkli bir Çankaya tablosu çiziyor. Buna ek olarak Meclis ve Botanik Parkı ikonlarıyla, Ankara’nın şehir içindeki yeşil alanlarına atıf yapıyor.
Pusula’mızın bu yüzünde yer alan bir diğer kıymetlimiz Heykellerin Sürekliliği rotası ise renkleri ile diğer ikonlardan ayrışıyor. Bu rotada, Çankaya haritasının Atatürk Bulvarı aksını heykellerle deneyimleme şansı doğuyor. Böylece, Pusula’nın bu sayfasına biraz uzaktan baktığımızda, Füreya’nın eserinde baskın olan renkleri, kompozisyondaki renk armonisini görüyoruz.
Otuz dokuz duraklı Ulus haritası ise Olgunlaşma Enstitüsü’nden Gençlik Parkı’nın 1950’li yıllarına, Ankara Gazozu’na, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ne dek uzanan, Ankara’nın köklü tarihini bir çırpıda görebileceğiniz, Pusula 2’de değinildiği gibi adeta bir “açık hava müzesi”. Bu bölümün ikonları, belli başlı simge yapılar dışında kalan pek çok noktada sembollerden/hatırlatmalardan ibaret. Tıpkı Resim ve Heykel Müzesi’nin ikonunda olduğu gibi… Yalnızca I. Ulusal Mimarlık Dönemi ürünü binasıyla değil, içindeki Abdülmecit Efendi’nin Saraydaki Goethe [1] eseriyle hatırlamanızı istediğim, detaylarla dolu bir Ulus keşfi.
Aynı sayfada yer alan ve harita üzerinde gri noktaların işaret ettiği Alternatif Ulus rotası, Ankara deyince akla gelen, benimsediğimiz figürlerle karşılıyor bizleri. Umut Şumnu ve Cem ile Cemre’nin katkılarıyla, Ankara’nın sivil yapı stoğu zenginliği de bir kez daha belleklerimizde yer ediyor. Bu rotada renk dinamiği Füreya’nın eserinde daha sessiz fakat köklü bir geçmişi hissettiren renkleri ile Ulus’un mimarisine ve geçmişine atıfta bulunuyor.
Harita lejantlarımız da mevcut olmakla birlikte, bildiğimiz lejantlardan ayrışıyor elbette. Lavarla’nın ilmek ilmek işlediği rota imleri, bir gereklilik olarak kullanıcıyı da hedefliyor. “Kullanıcı, gezgin, turist, Ankaralı, flanör” artık her ne olarak tanımlıyorsanız kendinizi, size ulaşılabilirlik özelinde alternatifler sunarken, birdenbire “bu yapı da Ankara taşıyla inşa edildi” ya da “şu an yanında durduğunuz bu yapı bir bağ evi” diyebiliyor. Bu durumda da bana o lejant ikonlarını çizmek düşüyor.
Burada bir diğer ikon Ankara keçisi ise dakika göstergesi olarak sizlerle. Bizim, tasarım grubu olarak favorimiz. Dakika göstergesi olması neticesinde, kendisini biraz sündürmeyi tercih ettim.
Projenin zaman çizelgesinde beni konfor alanıma çeken nokta ise kuşkusuz ki portreler. Pusula 2 emekçileri olarak, hepimizin sureti haritada sizlerle göz göze geliyor –çoğu kez-.
Pusula 2’nin tasarım süreci genel çerçevede bu şekilde. Yaklaşık 150 çizim dosyasının bir araya geldiği, sayısız revizenin olduğu, titizlikten kendi kendime dahi revize verebildiğim bir keşif haritası. Süreçte, özellikle daima iletişimde olduğumuz, “Ben hiç anlamam kuzular” diyerek verdiği fikirlerle ufkumuzu açan Seren; titizliğiyle nam salmış, “onu hiç görmemişim”, “hiç düşünmedim gözüne sağlık” dediğimiz tasarım koordinatörümüz Sema ve Pusula’mızı tek tek işleyen grafik tasarımcımız, kurtarıcımız Dilan’a ayrıca teşekkür etmekle birlikte, Ankara’yı çizgilerime emanet ettikleri için Lavarla ve AnkarAks ekibine, VEKAM’a, Pingoin ve Hop’a bu yolculukta yanımızda oldukları için çok teşekkür ederim.
Ve son söz olarak…
Biz bu haritayı bitirdiğimizde, basıldığında büyük bir heyecanla kucakladık. Emeğimizi sizlerin ellerinde görmek, belleğinize bir yaşanmışlık daha eklemiş olmak, bunu çizer ve tasarımcı kimliğimin harmanı olarak sizlere aktarmış olmak beni çok mutlu ediyor. Belki, bir süre sonra hem sizin görüşlerinizle hem de ekip olarak biz, çok iyi düşünmüşüz, çizmişiz, yazmışız deyip yine de bu Pusula’yı da her anlamda bir üst seviyeye taşıma ihtiyacı hissedeceğizdir. En azından benim gözümden bakarsak, tasarım ve şehir denen şey de böyle değişken ve kendi zamanına, yeniye göre biçim bulma, yeniden yaratma ihtiyacı hisseden bir yapıya sahip. Zamanı için çok içime sinen, ileride yeni seslerle, yüzlerle ve çizgilerle yeni bir anlam ve dil bulabilecek, son olmadığını düşündüğüm bir fikir keşif haritası. Dilerim nicelerini görme şansını yakalarız.
Ankaralılara, Ankaraseverlere, belki de Ankara’yı bu harita ile seveceklere…
Sevgilerle.
[1] https://arhm.ktb.gov.tr/artworks/detail/80/haremde-goethe