Bir mekana tutunmak, insana tutunmak kadar zordur. Belleğinde iz bırakmış anıların mimarıdır bu mekanlar. Kuşaklara ev sahipliği yapmış mekanlar azalırken var olanların kolundan tutmak gerekir. Daha çocuk yaşta, çevrendeki olup bitenlerden habersizken babanın elinden tutup seni götürdüğü o çay bahçesine yıllar sonra geri gitmek, geçmişine yolculuğun adım adım ispatı olsa gerek. Bu yüzden bazı yerler daha özel, yürekte daha derinlerde saklanır: Papazın Bağı gibi.
Papazın Bağı, Ankara’nın yıllanan mekanları deyince akla ilk gelen yerlerden biri. Çoğu Ankaralının müdavimi olduğu bir yer, bilmeyen varsa da bundan sonra gitmekten vazgeçemeyeceği yerler arasında olacaktır. Yerleşimi, Cumhuriyetin ilanından önceki dönemlerde başlamış, sahipleri el değiştirmiş olsa da doğallığını kaybetmemiş gizli bir bahçedir. Gaziosmanpaşa Mahallesi’nde Kuleli Sokak’ta tabelasıyla karşılar sizleri.
Papazın Bağı’nın ilk kurucusu Hikmet Kuloğlu’yla bu mekanı konuştuk. Öncelikle mekanın adından başladık. İlk duyulduğunda garip gelse de ortada papaz falan yoktur. Ermeni tehciri öncesinde bu yer bir papaza ait olduğu için adı geçerliliğini korumuştur. Hikmet Bey, “Gizli Cennet Bahçesi” ya da “Yeşil Vadi” olarak mekanın adını değiştirmiş olmalarına karşın bu isimler alındığı için tekrar Papazın Bağı’nda karar kıldıklarını belirtti. 1923 yılında Hikmet Bey’in babasının bağı satın almasıyla başlayan serüven 1953 yılında kendisinin bağa sahip çıkmasıyla başlıyor. Askerden gelince İstanbul’a abisinin yanına giderek gördüğü adalardaki Rum bahçelerinden feyz aldığını da belirtiyor, Hikmet Bey. Papazın Bağı, 1977-78 yıllarında 1. dereceden sit alanı oluyor. Böylece ilk kurucusu Hikmet Bey’in doğaya tutkun olmasıyla da mekan günümüzde geçerliliğini korumaktadır.
Papazın Bağı’nın ilk kurulduğu yıllar Ankara’nın bu kesimine otobüs sık olmasa da o zamandan beri müdavimleri hiç eksik olmamıştır. Her kesimden konuk ve müşteri barındırmaktadır. Sanat dünyasından tutun da siyaset adamlarına kadar hem de. Zeki Müren, Adnan Şenses, Abdullah Gül, Deniz Baykal, İbrahim Kalın… Ankara’da çekilen dizi setleri de zaman zaman Papazın Bağı’nda soluğu alıyor, Behzat Ç. ve Deniz Yıldızı ekibinden bahsetmek gerekirse.
Bu mekanı müşteriler için değerli yapan nedir? Birçok neden sıralamak mümkündür bu konuda. Papazın Bağı, çok çeşitli, yıllanmış müşterileri misafir etmiştir. Çocuk yaşta aileyle gelerek vakit geçirilen bir yer haline gelince, yıllar sonra çocukluk anılarını yeniden yaşamak uğruna ziyaretler yapılır. Çocuk sevinçleri tekrar canlanır bu sayede. Biraz buruk, biraz tebessüm yüklü… Kaybedilen anne-babanın kokusu aranır bazen. Oturduğun masaya tekrar oturup yeniden yaşanır o anlar. Geçen zamana rağmen aynı olan bir şeyler vardır. Kapıdan ilk girdiğinde burnuna çalınan tavukların kokusu, kulaklarını dolduran kuş sesleri aynıdır. Bazen de yaz günlerinin serinletici yanıdır Papazın Bağı.
Hikmet Bey’in eşi Gülseren Hanım, konu müşterilerden açılınca unutamadığı anılarını paylaşarak insanların neden müdavim olduğunu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Birçok ailenin temellerinin atıldığı yer aynı zamanda, Papazın Bağı. İlk tanışmaların, buluşmaların… Sevgiliye yapılan evlenme teklifleri… Yıllar sonra çıkıp geliyor çiftler, en mutlu günlerinin anısına. O ilk andaki heyecanı yeniden yaşamak uğruna. İçeri girdikten sonra bir “oh” çektiren ortamı var buranın. Minyatür bir köy havası dahilinde.
Topal Osman’ın vurulduğu ev olan papazın evi yıkılmış, papazdan geriye birkaç ceviz ve karadut ağacı kalmış olsa da ilk günkü huzurundan ödün vermemiş vaziyette duruyor. Hikmet Bey yapabilirlerse eğer bu evi aynı şekliyle inşa edeceklerini dile getirdi. Bu mekana insanı bağlayan samimiyet ve sıcaklıkken bize de destek olmak düşüyor.
Kaynağı nereden gelindiği bilinmeyen gürül gürül akan bir çeşme başında, ağaçların yapraklarının altında huzurla çayı yudumlarken, tavuk ve kuş ötüşlerin yanı sıra küçük de olsa havuzda balık ve ördeklerin varlığıyla dünyalık insanın dertlerden sıyrılması mümkün. Bir aile sıcaklığı ve samimiyeti barındırdığından ayakların kendiliğinden gittiği bir yer.
Bize kapısını açan öncelikle Hikmet Bey ve eşi Gülseren Hanım olmak üzere Kuloğlu ailesine en içten teşekkürlerimizi sunuyoruz. Umuyoruz ki Papazın Bağı devamlılığını koruyup gelecek nesillerin de vazgeçilmezi olacaktır.
Fotoğraflar için Oğuz‘a çok teşekkür ediyorum.
Ulaşım: Papazın Bağı’na GOP otobüsleri ile veya Ulus’tan kalkan Oyak dolmuşları ile ulaşabilirsiniz.