Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Tiyatro Güncesinde Şubat Ayı

Filmekimi
Okuma Modu

Şubat ayını Ankara Devlet Tiyatrosu‘nun biletleri çabucak tükenen oyunlarını seyrederek geçirdim. Hepsi de merak duyduğum oyunlardı. Şimdi gelelim yorumlara!

Yeraltından Notlar

Dostoyevski’nin kısa romanı Yeraltından Notlar, oyuncu ve yönetmen Erdinç Doğan tarafından oyunlaştırılıp aynı adla sahneye konmuş. Kapalı gişe oynayan Yeraltından Notlar aynı zamanda 20. Dostoyevski Tiyatro Festivali‘nden de ödülle dönen bir oyun. 2 perde 2 saat olan oyun çoğunlukla Ziraat Sahnesi’nde seyirciyle buluşuyor.

Bir adamın yaşadığı alçaltıcı bir olay sonrasında dış dünyadan kendisini soyutlayıp kendi kurduğu yeraltında yaşamaya başlamasını psikolojik yanlarıyla anlatıyor Yeraltından Notlar. Derinliği oldukça fazla, bir anlamda yorucu bir metin. Üzerini çizmekle bitiremeyeceğiniz sayfaları mevcut. Oyunu seyretmeden önce metni okumuş olsaydım dedim çünkü metni kafada oturtmak ve oyun boyunca Bay X ile kol kola ilerlemek için bu gerekli bir adım.

Fakat metni bilmeseniz de sahnede olana kapılıyorsunuz. Oyunculuklar, sahneye koyma şekli, seçilen isabetli repliklerle metin tiyatro sahnesinde güzel duruyor. Dekor ve kostüm ikna edici, özellikle de anlatım tekniğinde yaratıcı detaylar dikkat çekiyor. Murat Çidamlı’nın iki saat boyunca emekle omuzladığı rolüne yardımcı oyunculardan güzel bir destek var. Özellikle Suat Karausta oyun boyunca pırıl pırıldı.

Fotoğraf: Kerem Kantarcı

Üzerinden yıllar geçse de hiç eskimeyecek dertleri taşıyor Bay X. Hepimize bir parçası tanıdık. İyi bir uyarlama olmasına rağmen muhtemelen eserin derinliğinden dolayı Yeraltından Notlar’da bir şeyler eksik kalıyor. Yine de kitap uyarlaması adına iyi bir örnek.

Moby Dick Beyaz Balina

Amerikalı yazar Herman Melville’nin, 1851’de basılan ve balina avcılığını konu alan romanı Moby Dick Beyaz Balina da sahnede. Balina avcılığına yıllarını vermiş Kaptan Ahab’ın bacağını koparan balinadan öç alma serüvenini psikolojik ve dramatik detaylarla anlatan Moby Dick neredeyse tamamı denizde geçen, karakterleri bol bir savaş hikâyesi.  

Romanın uzun sayfalarına ve yoğunluğuna rağmen yaratıcı ellerde güzel sonuçlarla sahneye aktarılabileceğini düşünüyordum ta ki Amerikalı oyuncu ve yönetmen Stanton Jay Davis tarafından oyunlaştırılıp sahneye konan Moby Dick-Beyaz Balina’yı seyredene kadar.

2 perde 2 saat 20 dakika süren oyun değil kitabı yansıtabilmek bir tiyatro eserinin olmazsa olmazlarını bile içermiyor. Yönetmen ne anlatacağına ve nereyi ön plana çıkaracağına sanırım karar verememiş. Bu yüzden de sahnede dağınık ve gelişigüzel bir oyun oynanıyor.

Fotoğraf: Kerem Kantarcı

Kitapta anlatıcı olarak kabul ettiğimiz Ishmael’i tiyatro sahnesinde anlatıcı olarak görmek, olayları anlatmasını dinlemek çok sıkıcıydı. Bunun yanı sıra karakterler tipleştirilmiş ve oyuncular rollerine mesafeli kalmışlar. Göz dolduran gemi dekoruna o ortamı yaratacak atmosfer maalesef yaratılamamış. Oyun Akün Sahnesi’nde oynadığından, sahne tabak gibi seyircinin önündeyken keşke dekor değiştiren görevliler de kostümle oyuna dahil edilselermiş. Çok dikkat dağıtıcıydı dekor değişimleri. Balinaya dair aksesuarların sahnede yer almayışı ve Kaptan Ahab’ın takma ayağının alelade bir botla yansıtılması gibi olmamış kostüm detayları içeriyordu oyun. Dahası saçlarını şapkalarının içine saklayarak erkek karakterlerin rollerini üstlendik diye haykıran kadın oyuncuları, kitaptan bölüm x diye haykıran sesleriyle yarım yamalak bir uyarlama sahnedeki Moby Dick Beyaz Balina.

Oyunun tek ilgi çekici yanı müzikal detaylar içermesiydi. Fakat onlar da çok neşeli geldi bana hikayenin karanlık atmosferini düşününce. Kitabı ne kadar tavsiye etsem de önermiyorum DT’nin Moby Dick’ini. 2017-2018 Sezonunda programda yer almıyor Moby Dick.

Neşe’Dert‘Aşk

Geçtiğimiz sezondan beri kapalı gişe oynayan bir oyun Neşe’Dert’Aşk. Şirin Aktemur Toprak’ın kaleme aldığı Umut Toprak’ın sahneye koyduğu oyun 2012 yılında kaybettiğimiz Kırşehirli halk ozanımız Neşet Ertaş’a dair bir güzelleme. Oyun 1 perde 1 saat 30 dakika.

Metin, Neşet Ertaş’ın ağzından geçmiş zamanı, yaşadıklarını ve düşündüklerini aşkı arayan gönlünü merkeze alarak anlatıyor. Hayatının gerçeklerine sazı ve sesi eşlik ediyor usta ozanın. Şivesiyle ozanı sahnede yaşatan Alpay Ulusoy ve sazıyla, sesiyle yürekleri düğüm düğüm eden Mert Kılıç gayet başarılıydılar. Fakat oyunun metni çok düz, sadece anlatılardan ve şarkılardan ibaret. Onu dinleyerek büyüyenlere ve büyüyeceklere sunulan bir tanıtma ya da hatırlatma gibi duruyor yalnızca. Neşet Ertaş’ın yüce gönlüyle yaşadıkları boğazınıza düğümleniyor, hüzünleniyorsunuz, seyrettiğinizi de seviyorsunuz fakat tiyatronun üzerinizde bıraktığı güçlü etkiyi hissedemiyorsunuz. Bu da oyunun eksik kalan yanı oluyor.

Dekorlar kullanışlı bir şekilde göz yormayan ekranlara dönüşüyor. Görüntülerdeki çocuk oyuncuları yapay bulmak haricinde sahneyi dolduran dekoru ve ışık kullanımını oldukça beğendim. Oyunun en güzel yanı biraz olsun hasret giderebilmenizi sağlaması usta ozanla.

Önümüzdeki ay yeni oyunlarla görüşmek üzere. Ankara Devlet Tiyatrosu programı nı buradan takip edebilirsiniz.

Tiyatronuz daim olsun!

Artnova

Paylaş:

İlginizi Çekebilir