Eylül ayının gelmesiyle nihayet sonbahara giriş yapmış bulunuyoruz, bana kalırsa Ankara’nın en güzel zamanları başladı. Gündüzleri içimizi baymayan ılık bir hava, akşamları ise hafif bir esintiyle Ankara’nın tadını çıkarmak mümkün. Ankara tam da bu güzel zamanlarda üniversiteye yeni başlayacak öğrencilere kucak açar. Birçok öğrenci için üniversiteye yerleşme süreci sona erdi, kayıtlar yapıldı ve geriye okulların açılmasını beklemek kaldı. Üniversiteye adapte olmak zordur, başka bir şehirden gelip her şeye sıfırdan başlamak daha zordur fakat bir yandan da oldukça keyiflidir. Yepyeni bir çevre, yepyeni mekanlar, sokaklar… Keşfedilmeyi bekleyen bir sürü yer önünüzde uzanır. Bu adaptasyon sürecini kolaylaştırmanın çeşitli yolları da var tabi ki. Okuyacağınız tavsiyeler Ankara için bir nevi “lifehacks” tadında olacak.
#1 Ankara’ya Karşı Ön Yargılarınızdan Kurtulun!
Tavsiyelere öncelikle bu maddeyle başlamak istiyorum, Ankara’nın sıkıcı olduğuyla ilgili dolaşan asılsız dedikodulara kulak asmayın! Ön yargılarınızdan kurtulup alıcı gözüyle bakarsanız Ankara’da yapacak bir sürü şey bulabilirsiniz. Hayatın biraz daha durağan olduğunu kabul edelim ama bu durağanlığı “huzur” olarak tanımlıyoruz. Eğer isterseniz kolaylıkla kendinize göre çeşitli aktiviteler bulabilirsiniz, sadece biraz pozitif düşünüp Ankara’ya bakış açınızı değiştirin.
#2 Ev Sahibi veya Yurt Görevlisi Sorunsalı
Üniversiteye kapağı attınız, artık ailenizden ayrı bir eve çıktınız veya yurtta kalıyorsunuz. Ne yazık ki sizi bazı sorunlar bekliyor! Köklü geleneklerimiz gereği öğrenciye ev verilmez, olur da verilirse itinayla o öğrencinin burnundan getirilir. Ama unutmayın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Biraz güler yüz ve cici bir ilk izlenimle ev sahibinizi tavlayabileceğinizi düşünüyoruz. Aynı şey yurt görevlileri için de geçerli. Yüzlerce öğrencinin sorumluluğunu her daim taşımanın verdiği gerginlikle bazen size çeşitli sorunlar çıkartabilirler. Her zaman kibar ve güler yüzlü olun; bir “günaydın”, “kolay gelsin” demeyi ihmal etmeyin, emin olun çok şey değiştirecek. Hatta gece nöbetine kalmış bir yurt görevlisini bir paket çikolata ve hoş sohbetinizle kolayca tavlayıp dostluğunu kazanabilirsiniz. Denedik %100 çalışıyor!
#3 Bardağa Dolu Tarafından Bakın: Memur Değil Öğrenci Kenti
Ankara her ne kadar “memur kenti” olarak bilinse de nüfusun önemli bir kısmını öğrenciler oluşturmaktadır. Bu yüzden öğrenci dostu ve ucuz bir dolu mekan vardır, üniversitelerin çevresinde takılırsanız bu müdavimi olacağınız yerleri keşfedebilirsiniz. Ayrıca bir öğrenci şehrinin olmazsa olmazı tabi ki küçük ve yerel müzik gruplarıdır! Bu gruplar çok meşhur olup köşeyi dönemese de Ankara içinde neredeyse herkes tarafından bilinirler. Hoşunuza giden bir grubu keşfedip verdiği samimi konserlerle kafanızı dağıtıp eğlenebilirsiniz. Buradan yola çıkarak Ankara’da gece hayatının da oldukça canlı olduğunu söylemeden geçmeyelim. Tunalı-Bestekar, Bahçeli-7. Cadde, Kızılay-Sakarya gece hayatı konusunda öğrenciler için biçilmiş kaftandır.
#4 Temiz Hava, Doğa ve Tarihi İçinize Çekin
Özellikle kıyı şehirlerinden gelenler Ankara’da sürekli deniz özleminden dem vururlar. “Kalbim Ege’de Kaldı”, “Ah İstanbul” gibi şarkılarla avunmaya çalışırlar. Gencecik çocuklarsınız yazık etmeyin kendinize, Ankara’nın doğal ve tarihi güzelliklerini keşfedin. Eymir Gölü’ne gidip bisiklet sürün, Ankara Kalesi’ne gidip tarihe tanıklık edin, Ulus’ta tarih yolculuğuna çıkın (hatta rehberiniz de burada), Seğmenler’de huzurlu bir hafta sonu geçirin ve tabi ki Ankara’nın simgelerinden biri olan Kuğulu Park’a mutlaka gidin.
#5 Sokak Lezzetleri: Kokoreç,Köfte Ekmek ve daha fazlası…
Biraz da yemek konusunda tavsiyeler verelim. Kızılay’da sıra sıra bulunan devasa yemek arabaları bir Ankara klasiğidir. Mütevazilikten oldukça uzak olan bu stantlar sizi adeta kucaklar, başka diyarlara götürür. Kendinizi kokoreç, sucuk ekmek ve köfte ekmek aşk üçgeninde buluverirsiniz. Bunlar damak tadınıza hitap etmiyorsa biraz ilerde bir midyeci, midyeciyi de geçince nohut pilav arabası bulabilirsiniz. Hatta köşede gözleme açan tonton bir teyze görmeniz bile mümkün. Bu satıcılar aynı zamanda yemeğinizi yerken size eğlenceli sohbetleriyle arkadaşlık ederler, size okulunuzu sorup bir iki nasihat etmeden geçmezler.
#6 Neden “Hocam” ?
Ankara’da “hocam” kelimesi bir unvanı belirtmez, hocam bir hitap şeklidir. Daha çok ODTÜ’de yaygın olduğu söylense de bütün Ankara’da herkesin birbirine “hocam” dediğini göreceksiniz. Bu hitap şeklinin nereden çıktığına dair ise çeşitli rivayetler var. Kimisine göre toplumsal eşitliği simgeliyor, kimisi de herkesin birbirinden öğreneceği bir şeyler olduğu için söylendiğini düşünüyor. Bununla ilgili daha pek çok spekülasyon bulunmakta, hangisi doğrudur bilemiyoruz ama kantinci kendisine “hocam” diye hitap ettiği için gerçekten üniversitede hoca zannedilen de var. Yediden yetmişe kullanıldığını bilin, zamanla sizin de dilinize dolanacaktır zaten.
#7 Aman Üşütmeyin!
Ankara’ya kıyı kentlerinden ilk defa gelmiş olabilirsiniz, veya henüz meşhur soğuğunun tadına bakmamış olabilirsiniz. Bu içimizi açan güneşli havalara, tatlı akşam serinliğine kanmayın. Kasım gibi havalar soğumaya başlar ve kendinizi soğuktan titrerken bulabilirsiniz. Kışın yaklaşmasıyla gündüz güneşine aldanıp incecik hırkayla çıkmayın, elinizde ağırlık olacağını düşünseniz bile kabanınızı alın. Emin olun akşam olduğunda bu zekice hareketiniz için kendinizi tebrik edeceksiniz. Ankara’nın soğuğu acıtsa da öldürmez merak etmeyin. Soğuktan kulağım düştü, baldırım morardı(!) gibi abartı şeylere kulak asmayın, yeterince kalın giyinirseniz hayatta kalabilirsiniz! O beğendiğiniz trikoyu bırakın ve kalın kazaklara bakınmaya başlayın.
Temel tavsiyeler burada bitiyor, yapılabilecekler ve etkinlikler için ise Lavarla’yı takipte kalın!
<Yazının tüm hakları lavarla.com’a aittir>