Getting your Trinity Audio player ready...
|
Ankara’nın Alman mimarları
2018 yılında doktora çalışmalarımı yapmak üzere geldiğim Almanya’da, ilk hafta ikametgah işlerini halletmek için girdiğim devlet dairesi o kadar tanıdık geldi ki -çocukluğu Başkent’te geçmiş bir memur çocuğu olarak- fotoğrafını çekmeden ayrılamadım binadan. Daha sonra Darmstadt’taki başka bir bina ile mezunu olduğum Ankara Atatürk Lisesi’nin ne kadar benzer olduğunu fark ettim. Bundan mimar bir arkadaşıma bahsettiğimde “Tanıdık hissetmelerinin aslında bir alt yapısı var,” dedi. Böylece o bakış, spontane dikkat; biraz merakla, köklü bir platformda, konularında yetkin uzmanlarla buluştu ve bir projeye dönüştü:
‘Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da Alman Mimarlar (1920’ler-1940’lar)’
Prof. Dr. Sinan Canan (biyolog ve sinir bilim uzmanı) konuk olduğu bir programda şöyle demişti: “Kültürle aldığımız doneler bizi insana dönüştürecek bilgiler içeriyor, doğduğumuzda hayvan yavrusuyuz. İnsan, doğduğundaki içgüdüleriyle değil, etraftan öğrendikleriyle büyür. Kültür, olduğu yerde durmuyor, bir sonraki nesil daha az kültür, daha çok hayvani güdü alıyor. Hafıza bir yetenek, kullan ya da kaybet. Toplumsal hafıza da böyle!”
Cumhuriyetin ve “İstanbul’u kurtaran komutanın karargahı” olarak tarih sahnesine çıkan Ankara’nın başkent oluşunun 100. yıl dönümünü kutlamanın en güzel yolu; Cumhuriyetin kentleşme bilincini de içeren temel değerlerini hatırlatarak toplumsal hafızayı tazelemek olacaktı:
Almanya ve Türkiye arasında geçmişten günümüze gelen bağları vurgulamak, Cumhuriyetin 100. yılında kuruluş ve inşa dönemini irdelemek, Erken Cumhuriyet dönemi Ankara’sında Alman mimarların planları ve yapılarının kültürel miras öğeleri olarak günümüzde korunması ve geleceğe aktarılması ile ilgili bilinç oluşturmak ve Cumhuriyetin kentleşme bilincini de içeren temel değerlerini -alan farkı gözetmeksizin (benim mesleğini yapan bir Jeoloji Mühendisi iken bu projede yer almam gibi)- daha fazla sayıda insana ulaştırarak toplumsal belleği güçlendirmek ve kültürel sürekliliğe katkı sağlamak için yola çıktık.
Proje ekibi
2 Temmuz 2022 tarihinde fikrimi, Almanya’daki Türklerin ilk ve tek meslek birliği olarak 1991 yılında kurulmuş Türk Mühendis ve Mimarlar Birliği- Almanya ile paylaştım. TMMB Almanya’nın, hem mühendis ve mimarları bünyesinde barındırdığı hem de onursal üyelerinin çoğu mimar olduğu için bu proje için doğru adres olabileceğini düşündüm.
TMMB Almanya, henüz üyeleri değilken fikrimi dinleyip bu fikri Cumhuriyetin ve Ankara’nın Başkent oluşunun 100. yılında bir proje olarak hayata geçirmeyi kabul etti. Kuşkusuz benim onlara yönelmemde onların da bu projeyi 2023 yılında gerçekleştirmeye değer görmesinde, internet sitelerinde yer verdikleri bu ifadelerin de payı vardır:
“Varoluş nedeni, aldıkları eğitim gereği, bildiklerini başkalarına aktarmaktır ve bilim, teknik ve teknolojiyi üst seviyede öğrenmek ve bunlardan topluma yararlı sonuçlar çıkarmak; kendi aralarında ve diğer kuruluşlarla asrın gidişine yön verme iddiasına sahip çıkmaktır.”
“Unutmamak gerekir ki en önemlisi TMMB gibi mesleki ve akademik birliklerin varlığı, buradaki Türk Lobisinin güçlenmesi ve Türklerin Almanya’da beyin güçleri ile de varoluşunun bir kanıtıdır.”
Paydaşlar
“Benim bir fikrim var” deyip kapıları çalmak zor bir süreç. Özellikle bu, kendi alanınız dışında bir proje olacaksa. Sahnenin diğer tarafına geçmek gibi. Benzer bir zorluğu yüksek öğrenim veya iş amaçlı kariyerlerine yurtdışında devam edenler bilirler. Yardım edenken yardım edilen, sorulara cevap verenken soru soran tarafa geçersiniz. Sıfırdan bir düzen kuruyorsunuz gibi düşünün. Üstelik projeyi gerçekleştirmek istediğiniz fiziksel mekan da yaşadığınız ülke değil.
Başlarken “Bizim Türkiye ile hiç bağımız yok yalnız, ekibi siz kuracaksanız olur,” denmişti. O yüzden ilk “evet” benim için çok önemliydi. İlk destek, Koruma ve Restorasyon Uzmanları Derneği (KORDER) yönetim kurulu başkanı ve ODTÜ Mimarlık Bölümü Kültürel Mirası Koruma hocalarından Doç. Dr. Özgün Özçakır’dan geldi. Kendisi, henüz bir fikirken bu konudaki potansiyeli görüp destekledi. Konusundaki yetkinliğiyle bu projeyi “UNESCO koruma listesine başvurulabilir mi?” noktasına getirdi.
ODTÜ Mimarlık Bölümü Mimarlık tarihi hocalarından Prof. Dr. T. Elvan Altan ‘ın (kendisi aynı zamanda docomomo_Türkiye Ankara temsilcisi) katılımıyla ise proje benim hayal edebileceğimin üzerinde bir teknik zemine oturdu ve tabiri caizse tüm kapılar açıldı. Sadece mimariye dair değil, hayata dair de konuştuğumuz çok besleyici bir süreçti.
Adımlarla bir Ankara ansiklopedisi yazan Urbanwalks Ankara’nın kurucuları Cem Dedekargınoğlu ve Cemre Gökpınar bu proje kapsamında oluşturdukları, erken dönem Cumhuriyet mimarisine imza atmış Alman mimarların Ankara’daki eserlerinin incelendiği “Almanya’dan Sevgiler” rotası ile bugün 50’ye yakın kişiye ulaşarak güçlü iletişimleri, iş disiplinleri, anlatıdaki ustalıklarıyla projenin vazgeçilmez bir parçası oldular.
İlerleyen süreçte ODTÜ Mimarlık Tarihi Doktora programı öğrencileri Ayşegül Kardaş ve Selcan Dökmen Aykaş da aramıza katıldılar. TED Üniversitesi Mimarlık Bölümü hocalarından Duygu Tüntaş ve Gazi Üniversitesi Mimarlık bölümü hocalarından Dr. Beril Kapusuz Balcı’nın projenin Grafik Tasarım-Uygulama ve Güncel Fotoğraflar kısmını üstlenmesiyle proje ekibimiz tamamlanmış oldu.
Arkadaşlarımızın TOBB ve Bilkent üniversitelerinde yarı zamanlı ders verdiklerini de gözeterek, Ankara’da mimarlık eğitimi veren üniversitelerin neredeyse tamamının bir araya gelerek bu proje ekseninde beraber çalışmış olmasından da ayrıca mutluluk duyuyorum.
Destekçiler
TMMB e. V çatısı altında, DOCOMOMO_TÜRKİYE, KORDER ve URBANWALKS.ANKARA paydaşlığı ile başlayan projemiz, Ankara Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi, Çankaya Belediyesi Dış İlişkiler Müdürlüğü, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Dekanlığının destekleriyle hayata geçti. Cumhuriyetin 100. yılında, başta Frankfurt ve Ankara şehirlerinden olmak üzere yüzlerce insana ulaştı. Emeği geçen herkese tek tek teşekkürlerimi sunuyorum. Sayelerinde uzun soluklu, çok yönlü, ses getiren ve kalıcı etki yaratan bir projemiz oldu.
Gerçekleşen etkinlikler
Frankfurt
Projenin ilk fiziksel etkinliği 2 Aralık 2023’te Frankfurt’ta Saalbau Zentrum am Bügel’de gerçekleştirildi. Etkinliğin eğitim statüsü, Hessen Mimarlar ve Şehir Plancıları Odası tarafından tanındı. Katılımcıların söz konusu eserlerin güncel ve tarihi fotoğraflarını da görme şansı bulduğu sergimiz, açılışından sonra Türkiye Cumhuriyeti Frankfurt Başkonsolosluğu Türk Kültür Merkezi’nde devam etti.
Ankara
Bruno Taut, Hermann Jansen, Paul Bonatz gibi bugünün Ankara’sında izleri bulunan Alman mimarlar, öncelikle 17 Aralık 2023 tarihinde Bruno Taut’un eseri olan Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Farabi Salonunda gerçekleştirilen projenin ikinci fiziksel etkinliğiyle, daha sonra ise 17 Ocak 2024 tarihinde KORDER’de yapılan sergi açılışyla anıldı. İlk kez 10 Eylül 2023 tarihinde gerçekleştirilen ve biletleri satışa çıktıktan 1,5 saat sonra tükenen “Almanya’dan Sevgilerle” adlı kent yürüyüşünün ikincisiyle başlayan etkinlik için Almanya Büyükelçiliği ve Ankara Üniversitesi DTCF dekanlığından özel izinler alındı. Sergimiz 2023 yılı sonuna kadar üniversite kampüsünde ilgilileriyle buluştu. Etkinliklerin soru cevap kısmında bizler de projemizin katılımcılarda bulduğu karşılığı görme şansını yakaladık.
Bugün Frankfurt’tan Ankara’ya uzanan bu köprü kurulduğu ve temelini Cumhuriyetin kuruluş dönemi değerlerinden alarak yükseldiği için çok mutluyum. Cumhuriyetin temel değerlerini hep beraber andık ve bu kültürel miras öğelerine dair koruma bilincini hep birlikte yeşerttik. Beyin göçünün aslında beyin gücü olarak değerlendirilebileceğini bir kez daha göstermiş olduk.
Neler oldu?
Bu zamana kadar yapılan etkinliklerde, sergi gezen, sunum dinleyen, yürüyüşlere katılan, sosyal medyayı takip eden kişilere ulaştık. Şimdi sırada tam da bu kültürel mirası gelecek nesillere aktarma hedefimize uygun olarak, Cebeci Ortaokulu, Ankara Atatürk Lisesi gibi Alman mimarların eserlerinde öğrenim gören öğrencilere, sergi ve sunumlar aracılığıyla, ulaşmak var.
“Almanya’dan Sevgiler” kent yürüyüşü, Urbanwalks Ankara’nın rota kartları arasında çoktan kalıcı yerini aldı. (Planlanan yürüyüş tarihleri için internet sitelerine göz atabilirsiniz.) Projeye dair bir internet sitesi açmak, sergi kataloğu basımı, kalıcı sergi ve yazı dizisi çıkartmak ise bu yolculukta bizi bekleyen diğer duraklar.
Bundan sonrası
Sadece Alman mimarların eserlerine odaklanan ve bu kültürel mirası 2023 gibi anlamlı bir yılda halkın her kesimine ulaştırmayı amaçlayan projemiz, bu yönleriyle, geçmişte yapılan benzer çalışmalardan ayrıldı. Aynı mimarların bu sefer Almanya’daki eserlerine odaklanmak, Geç Osmanlı dönemi İstanbul’unda Alman mimarların eserlerini incelemek veya Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk‘ta da “Ulusumuzun geleceği için sadece bilim ve fen alanında yabancılardan yararlanılabilir” sözleriyle belirttiği gibi erken Cumhuriyet döneminde yurtdışına yerli uzman yetiştirmek amacıyla mimarlık eğitimi için gönderilmiş Türk gençlerini araştırmak ise projeyi devam ettirebileceğimiz diğer olası eksenler.
Son söz
İletişime geçilen onca insandan, yapılan onlarca toplantıdan, verilen bunca emekten geriye bizlere Cumhuriyetin 100. yılında böyle bir projeye imza atmış olmanın haklı gururu ve mutluluğu kaldı. Ankara’nın gri olmadığına inanan biri olarak, sergi paftalarındaki renk seçimini gördüğümde, “Ankara’nın griliği her katmanındaki renkten mi geliyor?” diye düşünmüştüm. Bugünün Ankara’sının katmanlarını zamanda geriye giderek tek tek soysak, çağlar boyunca ev sahipliği yaptığı her medeniyetin rengini görürdük sanki. Benim ilham aldığım bir süreç oldu. Umarım size de ilham veren bir yazı olmuştur.