Menu Kapat
Kapat

Yurtdışında yaşamak: Türkiye’de özlemediklerim

Ankara Havası
Getting your Trinity Audio player ready...
Okuma Modu

Yurtdışında yaşadığım 4 sene taze bitmişken, hayat değiştiren maceramdan notlarımı paylaşmaya devam ediyorum. Türkiye’de özlediklerim ile başladık, Türkiye’de özlemediklerimle devam ediyoruz. Özlemediğim her şeyin, benim Türkiye’de geçirdiğim yıllardaki kişisel deneyimim olduğunu hatırlatmak isterim.

Kişisel alanın ihlali

Dış görünüşümüze, kilomuza, boyumuza, saçımıza, kıyafetimize yorum yapılmadan hangi ayaküstü konuşmayı ya da akraba ziyaretini atlattık? Yoksa ben mi çok şanssızdım? Almanya’da ilk kez hastalık izni aldığımı yöneticime bildirdiğimde, neyin var diye sormamasını garipsemiştim; zamanla anladım ki bu soruyu sormaması, kişisel alana girmek istememesinden. İstanbul’da çalışırken kolonoskopi yaptırıp 3 gün rapor aldığımda, “Ama ben kolonoskopinin ertesi günü ayağa kalkmıştım, 3 gün çok uzun değil mi?” diye sorulmuştu bana. Aslında Türkiye’deki kimseye kızmıyorum, gücenmiyorum; biz böyle büyütülmüşüz, kilo vermişsin demeyi iltifat sanmışız. Ama dünya değişmiş, internet çağına gelmiş ve dünyada birileri bilinçlenmişken Türkiye’nin büyük bir kısmının hala kişisel sınırların üstünde tepinmesini hoş göremiyorum ve özlemediklerim arasında bayrak taşıyor.

Kaynak: psychologytoday.com

Trafik

Trafik gerçeğiyle 23 yaşımdan sonra İstanbul’da tanıştım. İstanbul trafiği hayatımı planlamadaki temel yapıtaşlarından biriydi. Evden çıkış ve eve dönüş saatlerim, gideceğim yerler hep trafiğe bağlıydı. Pandemiye kadar her gün ofise gittiğim hayat düzenimde yolda gidiş-dönüş en az 1,5 saat geçiriyordum. Şimdi geri dönüp baktığımda akıl almaz geliyor kaybettiğim vakit. Berlin’de bisikletle ulaşımın tadını aldığımdan beri soğuk ve yağmur çamur demeden bisikletimle gidiyorum her yere. Toplu taşıma kullanacaksam da otobüsü mümkün olduğunca ihtimal dışı bırakıp metro bağlantılarını kullanıyorum. İstanbul’da evim ve işim arasındaki 16 kilometreyi 1 saatte gittiğim günlerden, 1 saatlik yolu sade ve sadece şehrin dışına çıktığım zaman gittiğim günlere geldim ve bundan çok mutluyum.

Kaynak: hurriyetdailynews.com

Toplu taşıma bağlantıları ve saatleri

Yanlış anlaşılmasın, Berlin de trafiksiz bir şehir değil ama arabanın konforundan caydıracak alternatifler sunuyor. Bir yerden diğerine gitmek çoğu zaman Türkiye’nin aksine toplu taşıma ile, araba ile olduğundan daha hızlı. S-Bahn, U-Bahn ve otobüs bağlantıları iyi, aktarmalar sorunsuz. Gece yarısından sonra sefer sayıları azalsa da mutlaka eve taksisiz dönebileceğiniz alternatifler oluyor. Havaalanına gitmek için özel şirketlere dünya para bayılmaya gerek yok çünkü aylık toplu taşıma kartınıza dahil olan S-Bahn ve trenler var. Almanya’da şehirlerarası ulaşımda trenle yaşanan tüm gecikmelerin aksine, Berlin’in şehir içi ulaşımından memnun olduğumu söylemeliyim.

Nüfusun şehirlere orantısız dağılması

Türkiye’de nüfusun büyük şehirlerde yoğunlaştığını ve bunun İstanbul, Ankara ve İzmir’e orantısız bir yük yarattığını görüyoruz. Kimse İstanbul’a, İstanbul’un kaşının gözünün güzelliğinden taşınmıyor. İş imkanları, genel müdürlükler orada. Almanya’da kurumsal şirketlerin genel müdürlüklerini Frankfurt ve Münih’te görürken Berlin’de start-upların ofislerini görüyoruz. Öte yandan Almanya’nın sigorta devi şirketlerinden birinin genel müdürlüğü Hannover’da, bir diğer sigorta devi ise çalışanlarına hem Münih hem Hamburg’da ofis imkanı sunuyor. Nüfusu coğrafi alana homojen yaymak ancak böyle girişimlerle oluyor.

Doğaya erişim zorluğu

Türkiye’de özlemediklerim arasında hiç şüphesiz doğaya erişim zorluğu var ve aslında bunun önemini yurtdışında yaşamaya başladıktan sonra anladım. İstanbul’da Belgrad Ormanı’na, Polonezköy’e, Ankara’da Eymir’e gidiş neden toplu taşımayla, arabayla olduğundan 3 kat fazla sürüyor? Bisikletle otobüse binemezsin, son otobüsü yakalamak için koşturursun, nasıl kalabalık olur o son otobüs… Ya da şunu sorayım: Ben neden yeşillikte yürümek için bu kadar yol gidiyorum? Türkiye’de şehirlerin nefes alamamasını, yeşil alanların, parkların azlığını hiç özlemiyorum.

Eymir Gölü

Türkiye’de özlemediklerim aslında bu kadarla sınırlı değil ama birçok şeyi de geride bıraktım, artık o kadar sık aklıma bile gelmiyor.

Pusula Banner

Paylaş:

İlginizi Çekebilir

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.