Menu Kapat
Kapat

Gözbağcı’nın Kübra’sı Deniz Ekinci: ‘Tutkunun tüm korkuları yenebileceğini öğrendim’

Eskişehir Caz Festivali
Getting your Trinity Audio player ready...
Okuma Modu

Geçtiğimiz sezonun birçok adaylık ve ödülle dikkat çeken oyunlarından Gözbağcı, yeni sezonda da izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Deniz Ekinci, ilk tek kişilik oyunu Gözbağcı ile hem sihirli bir dünyanın kapılarını aralıyor hem de aidiyet, kimlik ve görünürlük meselelerini derinlikli bir şekilde ele alıyor. 25 Eylül’de Ankara Sanat Tiyatrosu’nda sahnelenecek oyun öncesi, Deniz Ekinci ile hem yeni sezon heyecanını hem de Kübra karakterinin büyülü dünyasını konuştuk.

Yeni sezon şimdiden hayırlı olsun. Adaylıklarla dolu başarılı bir sezon geride bırakmıştın, şimdi yeni sezona başlıyorsun. Nasıl hissediyorsun?

Geçen sene Gözbağcı ilk gösteriminden sonra seyirciler arasında konuşulmaya ve “fısıltı gazetesi” yaratmaya başlamıştı. Her gelen annesini, babasını, eşini, çocuğunu, iş arkadaşlarını da alıp tekrar geliyordu. Bu nedenle öncelikle bizi yalnız bırakmayan seyircilerimize çok teşekkür ederiz. Ödül kurumlarındaki adaylıklarımız ise görünürlüğümüzü daha da arttırdı. Bu da bağımsız bir tiyatro için gerçekten çok değerli. O nedenle ayırt etmeden her oyunu izlemeye vakit ayıran tüm jürilere teşekkür etmek istiyorum, yaptıkları gerçekten çok değerli. Şimdiyse Gözbağcı’nın yeni sezonu başlıyor. Özlem dolu hissediyorum. Hem Gözbağcı’yı, Kübra’yı, Kübra’nın sihir dolu hikayesini anlatmayı hem de seyircilerle bu büyülü anları paylaşmayı çok özledim!

Henüz oyunu bilmeyenler için Gözbağcı ne anlatıyor?

Gözbağcı, Ankara’da bir çocuk yuvasında büyüyüp sonradan bir aileye evlatlık verilen, sihir yapma tutkusuyla dolu bir kadının hikayesi. Çocuk yuvasında sihirbaz Mete abisi ve sihirbazlıkla tanışıyor ve her anı sihirbazlık yapmak için kollamaya başlıyor. Kur’an okuma günlerindeki kadınları, sevgililerini, kaçmak istediklerini, kocasını sihirle tanıştırmaya çalışsa da hepsi elinin tersiyle itiyor Kübra’yı. Çevresi ona ne derse desin kendini, ısrarla kendi hikayesini var etmeye çalışan bir sihirbazın gösterisi Gözbağcı.

Kübra karakteriyle ilk karşılaştığınızda seni en çok ne etkiledi? Kübra’nın hikayesi çok katmanlı; aidiyet, kimlik ve görünürlük meselelerini işliyor. Bu karakteri sahneye taşırken seni en çok zorlayan ne oldu?

Kübra’yla karşılaştığımda en çok beni etkileyen onun umut dolu mücadelesiydi. Kübra, kendindeki o çocuksu saf enerjiyi hiç bırakmıyor. Çevresi ona başka bir kalıp yakıştırsa da o içindeki bağlantıyı asla koparmıyor, koparamıyor da. Bu, bir insanın biricik olmasını sağlayan en önemli ve en değerli unsur ve biricik olan karakterler her zaman çok etkileyicidir. Bu karakterde beni en çok zorlayan şey; ne dini inancı ne evlatlık olması ne aile baskısı ne de unutamadığı koskoca üzüntüleri oldu. Çünkü aslında hepimiz acının, baskının ve ait hissetmemenin ne demek olduğunu yaşadığımız başka türden anılar dolayısıyla biliyoruz. Kübra da hepimiz gibi, tüm zorluklara rağmen sadece kendisi olarak yaşamak isteyen biri. O nedenle onun karakterini, içselliğini anlamak zor olmadı. Beni en çok zorlayan şey sihirbazlık numaralarını el alışkanlığı haline getirmek oldu. O da zamanla oturuyor tabii.

Metnin içine girdikçe Kübra’yla hayatın arasında paralellik kurabileceğin noktalar çıktı mı?

Metni ilk okuduğumda bile Kübra’yla derin bir bağ hissettim. Tabii ki çok farklı arka planlardan geliyoruz ama arzuları, bunun için verdiği mücadele bence insanın kim olduğunu tanımlıyor. Mücadele etmekten hiç vazgeçmemek, yaşanan üzücü olaylardan ders çıkarmak ama asla ayak bağı etmemek hatta onları gülerek hatırlamak ve kabul etmek, çevresindekileri değiştirmeye çalışmaktansa kendisini daha da güçlendirmek. Tüm bunlar hayatında zorluk yaşayan herkese yani her insanın Kübra’yla paralellik kurabileceği noktalar.

İlk tek kişilik oyunun aynı zamanda. Nasıl bir deneyim oldu senin için, neler kattı sana?

Cesaret. Gözbağcı’dan önce asla tek kişilik bir oyunda oynamam diye düşünüyordum. Sahnede tek olmak ve tüm hakimiyetin sende olması bana korkutucu geliyordu. Hatta prömiyer gününe kadar olabildiğince o günü düşünmemeye çalıştım çünkü çok geriliyordum. Ama metne, Kübra’ya o kadar aşık oldum ki hiç düşünmeden bunu oynamak istedim.

Prömiyerden önce güvendiğimiz insanları seyirci olarak davet edip genel prova aldık ve o noktada biraz daha rahatlamaya başladım. Prömiyer gününde ise kalbimi kulağımda duymama rağmen o zamana kadarki çalışmalarımıza, ekibime, oyunuma ve kendime güvenerek çalıştığım her şeyi yapmaktı hedefim. Prömiyer günü harika geçti ve sonraki günlerde de seyircilerimizin tepkileri muazzamdı. Bu da beni daha da cesaretlendirdi. Şimdi sahneye çıkmadan önce tabii ki heyecanlanıyorum fakat daha cesur ve eğlenceli bir yerden. Tutkunun tüm korkuları yenebileceğini öğrendim.

Oyunun bir diğer cazibesi de illüzyonlar. Açıkçası ben oyunun bu kadar bir parçası olacağını beklemiyordum. Metin çalışmak dışında illüzyon çalışmak nasıl bir deneyim oldu?

Başta zordu. Hem numaraları ustalıkla yapmam hem karakterde kalmam hem de ezberini akıtmam gerekiyordu. Ben de hepsini aynı anda ve hemen yapmak istiyordum. Bu nedenle provada başarısız hissettiğim ve gerildiğim anlarım olmuştur ama o anlarda da yönetmenlerim başta olmak üzere tüm ekip beni motive eden ve bunun zor olmasının normal olduğunu söyleyen iyileştirici bir ekipti. Tüm sihirbazlık numaraları her şey gibi tekrar ettikçe oturttu. Şu an yeni eklediğimiz illüzyonlar oluyor ve daha rahatlıkla yapıyorum.

Kurucularından olduğun Animus Tiyatro bağımsız bir topluluk. Bağımsız bir ekip olarak turneye çıkmak, tiyatro yapmak nasıl? Sadece oyunu değil aynı zamanda vergileri düşünmek, nakliyeyi düşünmek, salon kiralarını düşünmek yorucu olmalı.

Biz bu konuda şanslıyız. Turne konusunda bir organizasyon şirketiyle çalışıyoruz, o nedenle tüm bunları onlar düşünüyorlar. Ama sonuç olarak kazanılan gelirin yeterli olması çok zor. Gözbağcı’nın ismi bir şekilde duyulduğu için seyirciler bizi yalnız bırakmıyor fakat kendini daha duyuramamış ve harika oyunlar için tüm bu söylediğiniz sebeplerden dolayı turne yapmak imkansız bir durum. Maalesef ki turne yapabilen büyük prodüksiyonlu birçok oyundan çok daha kaliteli bağımsız tiyatro oyunları mevcut.

25 Eylül’de Ankara Sanat Tiyatrosu’ndasın. Ankara izleyicisi neden Gözbağcı’ya gelsin?

Gözbağcı’nın memleketi Ankara. Keçiören’deki Atatürk Çocuk Yuvası’nda büyüyen Kübra’nın sihir dolu hikayesini dinlemek, gülmek, ağlamak, düşünmek isteyen herkesi Gözbağcı oyununa bekliyoruz. Her türlü nişan, kına, sünnet, düğün, asker uğurlaması, doğum günlerinizde yanınıza olabilecek bir sihirbazla tanışmak istiyorsanız Gözbağcı ayağınıza kadar geliyor! 


Fotoğraflar: Meltem Satıloğlu

Ankara Havası

Paylaş:

İlginizi Çekebilir

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.