Getting your Trinity Audio player ready...
|
2025’te sanat dünyası sarsılıyor: galeriler kapanıyor, müzeler bütçe baskısıyla boğuşuyor, sanatçılar üretim maliyetleriyle mücadele ediyor. Yaratıcı üretim ve kültürel görünürlük ciddi risk altında. Türkiye’de ise sınırlı destek ve kaynaklar, bu krizi daha da derinleştiriyor.
Sanat ekosisteminde ekonomik baskılar
Sanat dünyası, sıkılaşan ekonomik koşullar tarafından yeniden şekilleniyor. ABD’de kültürel fonlar, National Garden of Heroes için Trump’ın ayırdığı 40 milyon dolar gibi siyasi amaçlı projelere yönlendirilirken National Endowment for the Arts ve Institute of Museum and Library Services gibi temel kurumlar kesintilerle karşı karşıya kalıyor. Hibe duraklamaları, Ukrayna’ya ayrılmış 5 milyon dolarlık yardımın ilerlemesini engelledi ve Yale Üniversitesi Sanat Galerisi, DEI (çeşitlilik, eşitlik, kapsayıcılık) karşıtı koşullar nedeniyle federal hibe başvurularını geri çekti.
Müzeler de artan bir baskı altında. Bağışlar, vakıf gelirleri ve kazanılan gelirler hala ana finansman kaynakları olmasına rağmen, operasyonel maliyetler (özellikle personel giderleri, artık bütçelerin neredeyse yüzde 70’ini oluşturuyor) artarken, gelirler yüzde 15 azaldı ve ziyaretçi sayıları pandemi öncesi seviyelerin yüzde 20 altında kaldı. San Francisco Fine Arts Museum, bütçe açığını kapatmak için 23 pozisyonu kapatmayı ve müzeyi salı günleri kapalı tutmayı planlıyor. Tate Müzesi ise Turbine Hall isim haklarını satmayı değerlendiriyor; bu durum, müzelerin kültürel miras ile finansal sürdürülebilirlik arasında hassas bir denge kurmak zorunda olduğunu ortaya koyuyor.
Bu baskılar yalnızca Amerikan sahnesine özgü değil. Birleşik Krallık’ta müzelerin yüzde 68’i bütçe kesintisi, yüzde 42’si ise kamu finansmanında azalma bildirdi; bunun sonucunda Tate, iş gücünü azaltmak zorunda kaldı. Fransa’da ulusal kültür bütçesinden 150 milyon avro kesilirken yerel belediyeler devlet sübvansiyonlarından 2,2 milyar avro kaybetti ve günün sonunda 1.500 kişilik bir iş kaybı bekleniyor. Kanada’da Vancouver Sanat Galerisi gelir düşüşü nedeniyle personelin yüzde 20’sini işten çıkardı ve Yeni Zelanda’daki bölgesel galeriler, yıllık 70.000–200.000 Yeni Zelanda Doları değerindeki devlet operasyon desteğini kaybetti. Çin’deki UCCA, TAG, Jupiter ve Ennova gibi özel sanat müzeleri de kurumsal desteklerin ve tüketici harcamalarının azalması, operasyonel maliyetlerin artması ve hükümetin Komünist Parti onaylı alan dışındaki sanata finansman sağlamaya isteksiz kalması nedeniyle kapanıyor veya küçülüyor.

Küresel piyasa dinamikleri daha fazla daralma ortaya koyuyor. Artprice’a göre açık artırma cirosu 2024’te yüzde 33,5 düşerek 9,9 milyar dolara geriledi; bu, 2009’dan bu yana en düşük seviye. Bir zamanlar galerilerin gelirinin yüzde 30’undan fazlasını sağlayan sanat fuarları, artan maliyetler ve koleksiyoncu çekingenliği nedeniyle çöküyor; nitekim 2025’teki ADAA New York fuarının iptali bu eğilimi gözler önüne seriyor.
Galeriler ciddi bir baskı altında. 25 yıldır faaliyette olan Tim Blum’un Los Angeles galerisi, yıllık 12 milyon doları aşan sürdürülemez maliyetler nedeniyle kapandı. Blum, piyasayı “artık tatmin edici değil” şeklinde tanımladı. New York’taki CLEARING galerisi de yüksek kira ve yavaşlayan pazar nedeniyle kapandı. Venus Over Manhattan ve Londra’daki TJ Boulting benzer zorluklardan söz ediyor.
Jenerasyon değişimi de zorlukları artırıyor. ABD müzeleri tarihsel olarak Baby Boomer kuşağına (1946–1964 doğumlular) dayalı bağışlarla desteklenirken, X Kuşağı (1965–1980), Millennials (1981–1996) ve Z Kuşağı (1997–2012) daha az bağış yapmayı ve “amaç temelli” hayırseverliği tercih ediyor; yani bağışlarını artık sadece sanat kurumlarına değil, iklim, eşitlik, eğitim veya insan hakları gibi toplumsal etki yaratacak projelere yönlendiriyorlar. Genç koleksiyoncular giderek çevrimiçi satın alımlara yöneliyor (yüzde 59, 2024) ve geleneksel galeri yapılarını atlıyor; Tate ise 16-24 yaş arasındaki AB ziyaretçileri sayısında keskin bir düşüş rapor ediyor.
Devlet bütçelerinin daralması, özel desteklerin belirsizliği, fuar ekonomilerindeki kırılganlık ve jenerasyonlar arası tercih farklılıkları, küresel sanat ortamında köklü bir yeniden yapılanmanın işaretlerini ortaya koyuyor. Kurumlar, varlıklarını sürdürmek için finansal istikrarı sanatsal vizyonla uyumlu hale getirmek zorunda.
Türkiye’de sanat dünyası nasıl etkileniyor?
Türkiye’nin çağdaş sanat ortamı uzun yıllar galeriler etrafında şekillendi; devlet desteği sınırlı, özel girişimler ve koleksiyonerler ise piyasayı canlı tutan ana aktörler oldu. Bugün hala uluslararası standartlarda kamusal bir çağdaş sanat kurumu yok, belediyelerin katkısı sınırlı, bu da Türkiye’yi uluslararası zincire bağlı kılacak yapısal bir boşluk yaratıyor.
Günümüzde piyasa oldukça yoğunlaşmış durumda. Yüksek değerli işlemlerin çoğunu sınırlı sayıda koleksiyoncu domine ederken orta seviye sanatçılar ve yeni mezunlar finansal olarak zorlanıyor; çoğu ya mesleği bırakıyor ya da yurtdışına yöneliyor. Pandemi, 6 Şubat 2023 depremi ve ekonomik dalgalanmalar bu kırılganlığı daha da görünür hale getirdi.
Sanatçılar üzerindeki ekonomik baskılar yoğun ve çok boyutlu. Döviz ve ithalat bağımlılığı malzeme fiyatlarını artırırken mekan ve üretim maliyetleri de yükseliyor. Sanatçılar artık üretim ölçeğini, malzeme seçimlerini ve sergi planlarını finansal kısıtlar doğrultusunda yeniden kurgulamak zorunda. Türkiye’de devlet destekli fonlar çok sınırlı; bağımsız oluşumlar ve kolektifler (SAHA, Omuz vb.) sanatçıların üretim ve görünürlük ihtiyaçlarını kısmen karşılıyor. Sanatçılar, dijital satış platformlarını şeffaf ve ulaşılabilir bir alan olarak görüyor; çevrimiçi satışlar koleksiyonerlere görünürlük sağlarken, galeriler için tek başına sürdürülebilir bir gelir modeli olamıyor.
Galeriler ve küratörler de ciddi ekonomik baskı altında. Kira ve operasyonel maliyetler hızlı bir şekilde artarken malzeme ve lojistik giderleri programları daraltıyor; katalog ve açılış etkinlikleri kısıtlanıyor. Küratörler, tematik seçimlerini sponsor ve finansal beklentilerle dengelemek zorunda kalıyor. Yurtdışındaki örneklerde galeriler gelirlerinin yarısını çevrimiçi satışlardan ve fuarlardan sağlıyor; Türkiye’de ise uluslararası fuarlara erişim sınırlı.
Bu ortamda Mixer’in kapanışı dikkat çekici. 2023’te galeri, “Mixer’in etkisini ilk günkü gibi daha net hissedebileceğimiz ve fark yaratabilecek bir düzlemde yeniden hayal etmek adına galeri mekanımızı kapatıyor ve bir süreliğine ara veriyoruz,” diyerek kapanacağını açıkladı. New York’taki Venus Over Manhattan, David Blum ve CLEARING örneklerinde de görüldüğü gibi galeriler, hem ekonomik baskılar hem de misyonlarını tamamlama sürecinin doğal sonucu olarak kapanıyor. Türkiye’deki çağdaş sanat sahnesi için bir erken uyarı niteliğindeki bu gelişme, gelecekteki stratejik dönüşümlerin habercisi olarak değerlendirilebilir.
Müzeler ve festivaller de ekonomik krizin etkisi altında. İstanbul Caz Festivali bütçesinin yalnızca yüzde 6-7’si kamu desteğinden sağlanıyor; geri kalanını sponsor ve bilet gelirleri oluşturuyor. Büyük ölçekli müzeler ise artan maliyetler, döviz dalgalanmaları ve ziyaretçi gelirlerine bağımlılık nedeniyle programlarını küçültmek zorunda kalıyor.
Dijital ve bağımsız girişimler bu boşluğu kısmen dolduruyor. Pandemi sonrası çevrimiçi satışlar ve hibrit sergiler, koleksiyonerlere erişimi artırıyor ve özellikle genç sanatçılar için daha demokratik bir görünürlük sağlıyor. Ancak galeriler hala fiziksel sergileme ve ilişkisel ağlar olmadan sürdürülebilirliklerini garanti edemiyor. Bağımsız kolektifler, SAHA ve Omuz gibi platformlar üretim ve görünürlük desteği sağlarken fuarlarda bağımsız sanatçılara ayrılmış bölümlerin oluşturulması sanatçılar tarafından önemli bir çözüm olarak görülüyor.
Contemporary Istanbul ve yeni açılan USGD (Uluslararası Sanat Galerileri Derneği) gibi oluşumlar bu yönde kritik bir rol üstleniyor; piyasayı hem uluslararası zincire bağlıyor hem de galeriler arasında dayanışmayı artırıyor.
Sonuç olarak, Türkiye’de çağdaş sanat ekosistemi hala kırılgan: Devlet fonları sınırlı, galeriler ekonomik baskı altında, genç ve orta seviye sanatçılar destek eksikliğiyle mücadele ediyor. Dijital satış ve bağımsız oluşumlar umut veriyor ancak uzun vadeli sürdürülebilirlik için hem daha fazla kamu desteği hem de ulusal ve uluslararası görünürlük mekanizmalarının güçlendirilmesi gerekiyor.
Dönüşüm ve sürdürülebilir modeller
Dünya genelinde galeriler birer birer kapanırken, müzeler de daralan bütçelerle ayakta kalmaya çalışıyor. Peki, bu mekanların üstlendiği sosyal, kültürel ve ilişkisel rollerin yerini ne alabilir? Bu alanlar yalnızca sanat eserlerinin satıldığı ya da sergilendiği yerler değiller. Sanatçıların üretimini ve görünürlüğünü belirleyen, mentorlukların kurulduğu, tartışmaların yürütüldüğü ve toplulukların oluştuğu canlı merkezler. Müzayedeler ve fuarlar, eserleri dolaşıma sokabilir. Ancak insani ve entelektüel altyapıyı –deneyleri, eleştirel diyaloğu, kültürel sürekliliği– tek başlarına ayakta tutamazlar.

Devletin sanata desteğinin daha önemli bir gündem olduğu yurtdışında bile büyük müzeler bütçe kısıtları, kamusal fon azalması ve ziyaretçi kaybıyla mücadele ediyor. Bu durum, galerilerin kapanışıyla birleştiğinde sanatın görünürlüğü ve üretim süreçlerinde ciddi aksamalar ortaya çıkarıyor. Türkiye’de tablo daha çarpıcı. Galeriler yalnızca piyasa aktörü değil, çağdaş sanatın taşıyıcı kolonları da oldular. Kültürel hafızayı korudular ve bilgi ile üretim merkezleri olarak işlev gördüler. Ülkede müzayede evlerinin sınırlı olması, kamu desteğinin yetersizliği ve büyük ölçekli fuarların kısıtlılığı, bu rolün başka yapılar tarafından doldurulmasını zorlaştırıyor. Koleksiyonerlerin ticari açıdan risksiz işlere yönelmesi ise yenilikçi ve deneysel çalışmaları geri plana itiyor.
Çözüm hibrit bir model olabilir. Sanatçı inisiyatifleri ve bağımsız kolektifler üretim ve mentorluk sağlayabilir. Küratoryal denetimli dijital platformlar görünürlük ve seçiciliği koruyabilir. Geçici veya paylaşımlı sergi alanları topluluk bağını canlı tutabilir. Yeterli fon, sponsorluk ve seçici uluslararası fuar desteğiyle bu oluşumlar hem Türkiye’de hem de global ölçekte sanatın çeşitliliğini, direncini ve kültürel sürekliliğini güvence altına alabilir.
Kaynaklar
ArtNews, “Opening Scene: A Moment of Contraction”
DesignScene, “Arts Museums Struggling Finances”
Hyperallergic, “Trump’s Funding Freeze Leaves Ukrainian Cultural Heritage in Limbo”
The Guardian, “French Culture Sector Faces Violent Cuts”
The Guardian, “NSW Regional Art Galleries Face Funding Crisis”
The Art Newspaper, “Global Auction Market Report 2024”
ArtNews, “Institutions in the US Are Facing a Funding Crisis”
Online Art Sales Statistics 2024
Art Fund, Museum Directors Research 2024
ArtDog Istanbul, “Turkey Contemporary Art Institutions Overview”
Large-Scale Museums in Turkey, Operational Impact
Independent Collectives & Artist Initiatives
Contemporary Istanbul & USGD Market Integration
Kapak: medium.com