Yemek kavramını sorunsallaştıran Yemek Fragmanları sergisi nesne yemek kavramı odağında yemek teşhirciliği, yersiz yurtsuzlaşan nesne yemek kavramı ve bu kavramların kapsayıcısı olarak beden politikaları üzerinde görsel düşünme deneyimleridir. Tüketim kültürü bağlamında şekillenen yemek olgusunun aslında bir araç haline gelişi üzerinde düşünme pratikleridir.
Yemek ve sanat ilişkisine bakıldığında çok katmanlı bir ilişkinin içine düşülür. Günümüze gelene kadar farklı dönemlerden birçok sanatçının yemek odağında sanat yapıtları ürettiğini görmekteyiz. Yemek tasviri olarak nitelenebilen bu yapıtlar aracılığı ile dönemle ilişkili oldukça kapsamlı bilgilere ulaşmak mümkündür. Dönemin sosyolojik yapısını, sanatçının kişisel anlatılarını ve yemek kültürü ile ilgili önemli ipuçlarını günümüze taşıyarak yeni okumaları da olanaklı kılarlar. Geçmişin izini takip ederek keşfettiğimiz bu yapıtlar aslında bir tür bellek gibidirler. Tıpkı günümüzün yemek kodlarının deşifresi ancak; sanayileşen mutfak kültürünü, kapitalizmin azgın dişilleri arasında şekillendiğini anlamakla mümkün olacağı gibi.
Günümüzün ruhu için birkaç kod sıralarsak;
DEVASA ÖLÇEKLER
KAMERALAR
KİMYASAL KODLAR VE İÇERİKLER
YENİ NESNELER VE TEMSİLLERİ
Yemekteki gizli tatlar gibi zamanın ruhundaki saklı kavramlardan söz edeceksek önce insanın yabancılaştığı, uzaklaştığı kavramlara yeniden dokunmak gerekecektir. Buna göre; doğal olanın yitirildiği, çoklu üretim biçimlerinin tüm anlayış ve düşünceleri emdiği bir alanın aslında distopik bir mekânı-coğrafyayı tanımladığı noktasına ulaşılır. Distopik merkez olarak adlandırılabilecek yemek fabrikaları, sanayi tipi üretim alanları olarak adlandırılır. Bu yerler geleneksel anlamda yemek üretimi yerine; bant sistemi gerçeğine dayanır. Yemek fabrikalarının çıktısı artık yemek ya da besin değil; yalnızca nesnedir. Yani nesne yemektir. Fabrikalarda el değmeden hazırlanan bu nesne yemekler elle yenerek kendi çelişkilerini yaratarak insanın ilk hallerine dönüş referanslarını verir. Bir üretim çıktısı haline gelip yiyen insana ulaşana kadar olan süreçte nesne yemekler yersiz yurtsuz bir salınım gösterirler. Yemeğin yersiz yurtsuzlaşması geleneksel anlamda yeme kültüründen kopuşun ta kendisidir.
Her anın kameralarla gözetim altında tutulduğu üretim bandından çıkan nesne yemekte, gözetlenen nesnenin kendisi olmuştur. Adı artık gözetlenen nesne olan yemeğin içindeki gözetleyici unsurlar; içinde saklı olan gözetleme hislerini karşıya daima hissettirir. Gözetlenen mekândan gözleyen nesne yemek formunu yiyen, tüketen insanın kendisi bunları tükettiği için kendisi artık gözetleyen konuma geçer. Sistem kendi kurgusunu defalarca yaratacak elektriğe ulaşmış olur. Üreten de tüketen de gözetleyen ve gözetlenen haline gelmiştir.
Evlerimizin içinde yer alan mutfaklarımızda yapılan yemeklerin bir iletişim mecrası olduğu noktasından hareketle; nesne yemekler iletişimsizliğin ve yabancılaşmanın yeme yoluyla bedene alınmasını sembolize ederek beden politikalarına daha da ötesi yemeğin politik oluşuna göndermeleri içerir. Zaten laboratuvar olarak tanımlanabilecek fabrikalarda kimyasal formüllerle hazırlanan yemek bileşenleri bedene çok büyük oranda kimyasal yükleme yapar. Beden artık kimyasal bir depo halindedir. Bu kimyasal içeriklerin albenili ve çekici sunumları moda, trendler, statü arayışları gibi kodlarla birleştiğinde bu yemek formlarından kaçmak olanaksızlaşır. Beden artık hazır bir hedeftir. Tam bu noktada bedenin transformasyonu başlatılır. Yavaş işleyen süreç insan için mutluluk vericidir, hatta haz kaynağıdır. Kimyasal içeriği ile zenginleşmiş nesne yemeklerle karşılaşan ve tüketen insan kendini üst insan noktasına konumlandıracak zamanın ruhunu yaratmanın derin hazzını; elinde tuttuğu kocaman burgerden aldığı ısırıkla yapar.
Bedenlerin genetik kod bozumu için tasarlanan hazır nesne yemeklerin içeriği incelendiğinde; harf, kod ve doğala özdeş olanlardan söz edilebilir. Doğal değildir ancak özdeştir. Böyle bir bileşim bedene gıdaymış gibi alındığında ortaya anti beslenme formu çıkar. Aynı zamanda keyif verici ve statü sağlayandır. Kendinizi yeniden yaratacak güce eriştirecek süper gücün kendisidir. Her yerdedir ve ulaşılabilirdir. Kimseye ait değildir. Tüm temsil kodlarını içine alıp pozitife çevirir.
Bu sergi, yemeğin bir iletişim ve göstergeler toplamı olduğu bilgisinden hareketle oluşturulmuştur. Nesne yemek olgusu için burgerler kadın ve erkek temsili için peruklar, organik olanın temsili için kurtçuk ve sinekler seçilmiştir. Küflenmesi reklam olabilecek kadar enteresan olan nesne yemek olarak düşünülen burgerler devasa boyutları ile sergide yerini almıştır. Kendisinin yaklaşık 50 katı kadar büyütülen tüm imajlar yan yana geldiğinde insansız, insana ait olmayan distopik bir evrenin varlığını işaret eder. Sentetikleşen hormonla büyütülmüş bu dünyanın kadın ve erkek temsili için kullanılan peruklar gerçekmiş hissi ile korku ve trajedi yaratmaya dönüktürler. İğrenç olduğu düşünülen, her görülen yerde yok edilen tırtıl, sinek ve böcekler devasa imajlarla yan yana, üst üste fragmanlar şeklinde insana doğal olanı düşündürtmek içindir. Organik olanın temsilinin bile kabul edilemezliği nesne yemeklerin çekiciliğini daima artıracak gibi görünmeye devam edecektir gibi görünüyor.
Alt yapılarda kullanılan kente ait çizimler organik olanın temsili için elle çizilmiştir ve de devasa ölçeklere dönüştürülmüştür. Çizimlerin çıkış noktası kentin hazır yemek mekânlarının işaretlenip bir harita oluşturması düşüncesine dayanır. Kent belleğini oluşturduğu düşünülen bedensel çağrışımlar yapan bu haritalar sanatçının kişisel coğrafyasıdır. Yersiz yurtsuzlaşan yemeğin kentte yeniden deneyimlenmesidir. Laboratuvara dönüşmüş yemek fabrikalarında her bir üretim bandı eylemi fragman olarak düşünülmüş; bu fragmanlar haritalar üzerinde yan yana üst üsteliği ile katmanlar meydana çıkartılmıştır. Fragman adı verilen imaj kümeleri fabrikasyon üretimidir. Birbirinin tıpkısıdır. Nasıl fabrika durmaksızın aynı şeyi kusursuz ve tek tip üretiyorsa fragmanlar da sonsuz aynılıkta imge tekrarı ile boğuntu hissi yaratır. Haritalar üzerine eklemlenen fragmanlar da fabrikadaki yemekler gibi kusursuz ve tek tiptir. Sürekli aynı biçimin tekrarlanması hem fabrikasyon üretim biçimine denk düşer hem de bedene alınan kimyasal kod katmanlarını oluştururlar.
Yarı geçirgen ve sentetik yüzeyler üzerinde standart imajların basılması ve çoğaltılması fabrikasyon üretim mantığını işaret etmesi için düşünülmüştür. İnsan eli sıcaklığı kent belleğinin bedenleştiği haritalarda çizilip devasa büyütülmesi ile sağlanmaya çalışılmıştır. Çoklu imaj fragmanları sıra düzen ve sistem oluşturacak şekilde yarı saydam sentetik yüzeylere basılarak devasa tek tip burger, peruk, kamera ve tırtıllarla birleştirilmiştir. Zaman ve mekân ayrımı gözetmeksizin her yerde karşılaşılan buluntu imajlar yemek kavramının yersiz yurtsuzluğuna işaret etmesi içindir.
Yazar: Ayşegül Türk
Sanatçı Ayşegül Türk’e ait Yemek Fragmanları isimli kişisel sergi 14 Ocak-24 Şubat 2021 tarihleri arasında Ankara Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi Osman Hamdi Bey Sergi salonunda izlenebilir.