Şairin o soruya verdiği meşhur cevap hatırlardadır, Yahya Kemal, yazdıkları ve yaşamıyla İstanbul insanıdır, burası muhakkak. Ancak sorunun nesnesinin değiştiği koşulda, bir şekilde İstanbul’a gidip gelmekte olan ve halihazırda Ankara’da yaşayanların belli bir kısmı için, İstanbul’un en güzel yanı Ankara’ya dönüşüdür.
1 – İstanbul herkesindir, Ankara yalnızca Ankara’da yaşayanların.
Bu toprakların değişmez kuralıdır: Gözünü nerede açarsa açsın, kim olursa olsun, herkesin ilk hedefi ilk hayali, tası tarağı toplayıp, yeditepeli şehre gitmek, orada okumak, orada çalışmak, aşık olmak, bir hayat kurmaktır. Nihayetinde, “Seni yendim İstanbul,” diyebilmektir.
İstanbul’un kalabalık nüfusunun yanında, ona hiç ulaşamayan aşıkları çoktur ya da akraba ziyaretleri yahut günübirlik gezilerle gidip gelen, iç geçiren sevdalıları. Herkesin diyecek bir sözü, çok beğendiği bir mekan vardır. Ankara öyle değildir. Kıymeti pek azlarınca bilinir, bir iki yıl yaşamadan burayı sevmek neredeyse imkansızdır. Sadece önyargıların kırılması bile epey zaman alır. Yavaş yavaş alışır, sever, benimsersin. Öyle ki fark etmeksizin olur her şey, uzak kaldığında anlarsın. Başka hiçbir kent yerini tutmaz, benzeri bir yer bulamazsın.
2 – Nem yok, nem!
Yaz aylarında değerinin farkına varılan bir durumdur. Denizsiz kentin, yaz geceleri esintili olur, gündüzleri sırılsıklam ter içinde kalmazsınız, balkon kapısını açar, mis gibi de uyursunuz. Hatta dikkat etmezseniz, üşütür, hasta bile olabilirsiniz. İstanbul’da annelerin bu mevsimde en çok şikayet ettiğidir: Çamaşırlar bir türlü kurumaz.
3 – Bütün Yollar Kızılay’a Çıkar.
Ankara’da en kötü ihtimalle iki vasıtayla, en uzak noktadan bile Kızılay’a ulaşırsınız. Başkent, ilk olarak Ulus’un eteklerinden büyüyüp genişlemiş, sonrasında Kızılay merkezli olarak şekillenmiştir. İstanbul’un dağınık ve kalabalık ulaşım hatlarında, trafikte perişan olmak, saatlerini toplu taşıma araçlarında geçirmek istisnai değil, olağandır. Kısa bir örnek: İstanbul’da bir yerden bir yere gidilirken söz konusu mesafe bir buçuk saatse normaldir, göze alınır, aynı bir buçuk saat Ankara’da çok uzak bir yeri işaret ediyordur, gitmek sürekli ertelenir.
4- Dostoyevski, Barış Bıçakçı, Arkadaş Zekai, Ahmet Erhan
Dostoyevski’nin pansiyon odalarında hayatını devam ettiren, aşık olan, aşık olduğu kadar çaresiz, çaresiz olduğu kadar umutsuz, sürekli kendiyle yüzleşme halinde olan ve kendi içine doğru konuşan karakterlerine, en güzel Ankara’da aşinalık kurulur. Sanıyorum, Zeki Demirkubuz’un Yeraltı’sı bu argümanı desteklemeye yeterli olacaktır.
Nasıl ki Tanpınar’ın Huzur’una boğazda bir vapurda başlamaktan daha hoş bir şey yoktur, Barış Bıçakçı satırlarınının altını çizmek, Ahmet Erhan, Arkadaş Zekai dizelerini anımsamak için de Ankara’dan daha uygun hiçbir kent yoktur. Başka şehirlerde cümlelerin anlamı eksilecek, vurguların sesi kısılacaktır.
5 – Yalnız başına kalmak mümkündür, akraba-i taallukat’tan uzaktır.
İstanbul’da bir tanıdığı, ahbabı, akrabası olmayan kimse yoktur. Uzak yakın illa ki birileri olacak, gidip görmediğinizde sitem edecek, bayramlarda el öpmeye bekleyecek, olmadık yerlerde karşınıza çıkıp, yadırgayıcı bakışlar ve lüzumsuz sorularla keyfinizi kaçıracaklardır. Ankara’da doğup büyüyenler için de bu durum geçerli olabilir elbette, ama Ankara’ya okumak için gelenler arasında burada yakın akrabası olanlar, küçük bir azınlıktan fazlası değildir. Şehri bir başına adım adım gezmek, Cebeci’den Kızılay’a o meşhur yürüyüşü gerçekleştirmek, istediğinde günlerce kafa dinlemek istediğinde arkadaşlarla dilediğince vakit geçirmek için bulunmaz hint kumaşıdır.
6- Pilli Bebek, Vega ve Nicesi
Başta Pilli Bebek’in şarkıları, Vega’nın Ankara’sı olmak üzere, bir kez bu şehirde, duygusunun sımsıkı sardığı şekilde dinledikten sonra, tıpkı yukarıda bahsettiğim kitaplarda olduğu gibi başka bir şehirde aynı sesi soluğu bulamayacak şarkılar vardır. Böylesi parçalar için, çalma listeleri.
7- İstanbul’un her yerini herkes bilir, herkesin bilmediği bir Ankara her zaman vardır.
Üsküdarseviciler, AğbiiKadıköyYaağcılar, Balatsakinleri gibi pek çok meskenin kalabalık müdavimleri vardır İstanbul’da, bir yer ya meşhurdur ya da artık meşhur değildir, ortası yoktur. Ankara’yı sevenlerin, kendilerine has mekanları, oralarda edindikleri kendilerine has alışkanlıkları vardır. Ayrıca Lavarla ekibi olarak göstermeye gayret ettiğimiz gibi, sanıldığının aksine gerek sanatsal gerekse diğer türlü etkinliklerden azade değildir Ankara, yeter ki takip etmesi bilinsin.
Son olarak, liste uzayıp kısalabilir. Ankara’ya dönüşü sevenlerin yanında, sevmeyenler de çoktur mutlaka. Ne kadar söz söylersek söyleyelim, ne kadar karşılaştırma yaparsak yapalım, herkes bilir ki, kentleri vazgeçilmez kılan yine insanlar, şehre yüklediğimiz öznel anlamlar, köşebaşlarında biriktirdiğimiz anılardır.
Görseller:
Kapak Görseli, Behzat Ç.
Korku Dolu Akraba Ziyaretleri
Yeraltı
Kadıköy Kaldırımları
İstanbul Karikatürü
Hava Durumu Karikatürü
Pilli Bebek