Menu Kapat
Kapat

Kırılganlık artık bir kusur değil: Filistin’den Ukrayna’ya sanatla savaşmak

Filmekimi
Getting your Trinity Audio player ready...
Okuma Modu

Washington’dan Berlin’e 2025’te siyasetteki muhafazakar yükseliş, sanatçıları hem fiziksel hem ideolojik sınırlarla çalışmak zorunda bırakıyor. Trump’ın göçmen karşıtı politikaları ve kültür bütçesindeki kesintiler, sanat kurumlarını ulusalcı gündemler karşısında savunmasız hale getiriyor. Bu ortamda politik ve protest sanat, bazen anonim, bazen sürgündeki sanatçılar aracılığıyla gündeme düşüyor ve bir tartışma başlatıyor.

Washington’da, Trump ve Epstein’in yolsuzluk tartışmasına gönderme yapan bronz bir heykel Kongre binası önüne sessizce yerleştirildi. Londra’da Banksy, Gazze’ye destek yürüyüşünde polisin 900 kişiyi tutuklamasının ardından Kraliyet Adalet Mahkemesi’nin duvarına bir duvar resmi yaptı; eser, ertesi gün silinse de büyük yankı uyandırdı. Ai Weiwei ise Ukrayna’yı ziyaret ederek savaş izlenimlerini sosyal medyada paylaştı ve duruma dikkat çeken yeni eserini Kiev’de, Pavillion 13’te sergiliyor.

Her sergi ve küratoryal tercih, taşıyabileceği siyasi anlam göz önünde bulundurularak yeniden değerlendiriliyor. Sanat siyasete yorum yapmıyor; onun içinde yaşıyor ve aynı ölçüde kırılgan, tartışmalı ve kaçınılmaz biçimde canlı.

Küresel dayanışma ve savaşın ortasında sanat

7 Ekim 2023’teki Hamas saldırısı ve ardından İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırıları, küresel sanat dünyasını derinden sarstı. Gazze’deki sanatçılar, Gazze Bienali örneğinde olduğu gibi abluka ve yıkıma rağmen direnişini sürdürdü. Shababeek ve Eltiqa gibi çağdaş sanatın öncü merkezleri ile 226 tarihi yapı saldırılarda zarar gördü. Documenta 2027 seçici komitesi, Filistin yanlısı tutumlar konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle dağıldı; Indiana Üniversitesi, Samia Halaby’nin sergisini iptal etti; Ruth Patir, Venedik Bienali’ndeki İsrail pavyonunu kapattı; Tania Bruguera Berlin’de protestolarla karşılaştı. New York’ta Pace Gallery vandalize edildi, Noguchi Müzesi çalışanları kefiye giydikleri için işten çıkarıldı. Jasleen Kaur ve Michael Rakowitz, “Love is Resistance” projesiyle Gazze için dayanışma ve fon topladı. Sivillerin hedef alınması ve kültürel mirasın yok edilmesi, Gazze’ye yönelik bu saldırıları tüm dünyada tepkiyle karşılanan bir kriz haline getirdi.

Ukrayna’daki savaş, sanat dünyasında güçlü bir direniş ve dayanışma hareketi başlattı. Çinli sanatçı ve aktivist Ai Weiwei, Kharkiv cephe hattını ziyaret ederek Ukraynalı savaşçılar ve kültür figürleriyle buluştu; yanında Pussy Riot üyesi Pyotr Verzilov da vardı. Nadya Tolokonnikova, Moca’da hapishane performansı gerçekleştirerek politik baskıya karşı sesiyle direniş gösterdi. Kharkiv Yermilov Sanat Merkezi, hava saldırılarından korunmak için sanatçılara sığınak sağladı ve “HOW ARE YOU” projesi ile savaş koşullarında sanat üretiminin adaptasyonunu ortaya koydu. Ünlü sokak sanatçısı Banksy, Ukrayna’da harabe binalara eserler yaparak yıkıma rağmen kültürel direnişi görünür kıldı. Rusya Kültür Bakanlığı, Moskova 9. Bienali’ni iptal ederek çağdaş sanat üzerinde sıkı kontrol uygulamaya devam etti. Uluslararası etkinlikler, Venedik Bienali ve Cannes dahil, Rus delegasyonlarını savaş nedeniyle kabul etmedi.

Eight-foot-tall 'Dictator Approved' sculpture appears on National Mall - The Washington Post

Donald Trump, yeniden başkanlığa gelmesinin ardından ABD kültür sahnesini milliyetçi bir çerçevede yeniden şekillendirmeye girişti. The Kennedy Center ve Smithsonian’daki liderlik değişikliklerine, “bölücü” sergi metinlerinin kaldırılması talepleri de eklenince, sanat kurumlarını ideolojik kontrol altına alma isteği açıkça ortaya konmuş oldu. National Endowment for the Arts (NEA) ve National Endowment for the Humanities (NEH) gibi kurumlarda yapılan bütçe kesintileri, fonların “patriotic” temalı projelere yönlendirilmesine yol açtı. Elon Musk’ın yönettiği Department of Government Efficiency (DOGE) aracılığıyla NEA, NEH ve Institute of Museum and Library Services (IMLS) çalışanlarının işten çıkarılması, federal sanat kurumları üzerindeki siyasi baskıyı artırdı. Smithsonian’da Trump’ın iki kez azledilmesine dair bilgilerin sergilerden kaldırılması ve müze yöneticilerinin görevden alınması sansür endişelerini büyüttü. Tüm bu politik müdahaleler, sanatın çoğulcu sesini milliyetçi bir retorikle bastırmaya çalışan yeni bir dönemin habercisi oldu. Bu atmosferde, “Dictator Approved” adlı sekiz metrelik heykel ile Trump’ın altın renkli bir televizyon ekranında sergilenen mekanik dans görüntülerini içeren yerleştirme, lider kültünü sorgulayan anonim bir protesto eylemi olarak öne çıktı.

Sınırların ötesinde sanat

Trump dönemi göçmenlik politikaları, 2017’deki Müslüman seyahat yasağı ve Meksika sınır duvarının genişletilmesi, ABD’nin kültürel yaşamını kökten değiştirdi. Sanatçılar, toplumsal ve politik sorunları sanat yoluyla görünür kıldı: Ai Weiwei’nin Human Flow (2017) eseri küresel mülteci krizini haritalarken Meksikalı ve Chicanx sanatçılar Refugees Welcome gibi performanslarla sınırdaki askerileşmeyi eleştirdi. Kamusal alanlar, duvar resimleri ve karşı-anıtlarla öfkenin hafızaya dönüştüğü direniş arenasına dönüştü.

Şimdiyse bu direniş, somut engellerle karşılaşıyor. Art Omi ve Roswell gibi sanatçı rezidansları, Haiti, Nijerya ve Pakistan’dan gelen sanatçılara Amerika vize vermediği için ev sahipliği yapamıyor; bazıları ise korku nedeniyle davetleri reddediyor. Los Angeles ve Pittsburg’daki festivaller de benzer kaygılarla iptal edildi.

Bugün sanatçıların hareketini kısıtlayan koşullar, göç ve sürgünün yaratıcı üretimde tarih boyunca oynadığı dönüştürücü rolü yeniden hatırlatıyor. Göç, sanatçılar için hem yara hem de benliği ve düşünceyi yeniden şekillendirme alanıdır. Bu gerilimi Frida Kahlo, 1932’de iki farklı kültürel bağlam arasında kimlik ve aidiyet sorunlarını ele aldığı bir otoportresinde ortaya koymuştu. İronik biçimde, Amerika bir zamanlar Ernst, Dalí, Chagall ve Duchamp sürgünlerini kabul ederek New York’u çağdaş sanatın merkezi yapmıştı. Bugün ise kültürel gücünün, duvarlardan değil, bir zamanlar dünyayı kucaklamasından doğduğunu unutma tehlikesiyle karşı karşıya.

Oto-sansürün çağı: Sanat kimliği ve kontrol

The Censorship Horizon (PEN America, AAMD, 2025) raporuna göre, ABD’deki müze yöneticilerinin neredeyse yüzde 75’i sansürün giderek büyüyen bir sorun olduğunu vurguluyor ve çoğu, özellikle İsrail/Filistin veya cinsiyet konularında politik tartışmalardan kaçınmak için sergilerini değiştirdiklerini belirtiyor. Bu ortamda, Ai Weiwei’nin Londra’daki Lisson Gallery’deki sergisi, Gazze savaşıyla ilgili sosyal medya paylaşımının ardından iptal edildi; sanatçı bunu, “ifade özgürlüğünün koşullu olduğunun kanıtı” olarak nitelendirdi. Benzer şekilde, Amy Sherald, National Portrait Gallery’nin iddialara göre non-binary bir portreyi kaldırma talebinin ardından American Sublime sergisini geri çekti.

Sınırlar ötesinde durum daha da ciddi. Almanya’da sanatçı Fareed Armaly, Filistinli ve Yahudi muhalif seslerin susturulmasının ardından oluşan sessizlik kültürüne karşı protesto olarak Käthe Kollwitz Ödülü’nü reddetti. Rusya’da Alisa Gorshenina’nın “LGBT propagandası” ve “orduya itibar suikasti” gerekçesiyle tutuklanması, kültürün korku üzerinden kontrol edildiği Sovyet modelini hatırlatıyor.

Oto-sansürü reddetmek, günümüz sanatçıları için artık ciddi riskler taşıyor: Mesleki dışlanma, gözetim ve hukuki yaptırımlar her an kapıda. Foucault’nun “gözetim toplumu” kavramı, bireyleri sürekli izlendiğini hissederek kendi davranışlarını denetlemeye yönlendirir. Günümüz sanatçısı da eserlerini ve performanslarını kurumların, sponsorların ve izleyicilerin bakışına göre biçimlendirmek zorunda kalıyor. Bu içselleştirilmiş sansür, hayatta kalmanın bir yöntemi haline gelirken direnenler marjinalleşiyor. Görünürlük artık yalnızca sergilenme değil, sürekli hesap verme anlamına geliyor.

Sanatın kurumsal cepheleri

Müzelerden üniversitelere, bienallerden diğer kültürel girişimlere kadar kurumlar, işçi hakları çatışmaları, finansal sıkıntılar ve siyasi baskılarla dolu kırılgan bir ortamda çalışıyor. Whitney Müzesi, sansür suçlamaları nedeniyle Bağımsız Çalışma Programı’nı askıya alırken, Brooklyn’deki Gaza Bienali fon toplamakta zorlandı. Kuzey Carolina Üniversitesi’nde bir Filistin yanlısı duvar resmi tepki üzerine geçici olarak kapatıldı. Kurumlar, politika değişiklikleri, kamu açıklamaları ve ALIPH Vakfı gibi miras koruma girişimleriyle yanıt veriyor. Art in Protest ve Art X Freedom gibi sanatçı kolektifleri ise sansür ve program istikrarsızlığıyla karşılaşan sanatçılara kaynak, görünürlük ve dayanışma sağlıyor. Kriz anlarında kurumlar, değerleri temsil eden, çatışmaları yöneten ve sanatsal-politik etkinliği şekillendiren aktif aktörler olarak öne çıkıyor.

Gaza Biennale, featuring works by artists from the war-torn strip, will come to New York City - The Art Newspaper - International art news and events

Politik sanatın kalıcı etkisi

Politik sanat, kırılganlığın aslında gücün ta kendisi olduğunu gösteriyor. Sansürlenen duvar resimleri, iptal edilen sergiler veya sürgün edilen sanatçılar zayıflık değil; otoritenin en çok titrediği yerleri işaret ediyor. Pussy Riot’un müze sahnelerini basmasından, iklim aktivistlerinin salonları işgal etmesine kadar protestolar, sanatı eyleme, riske ve çatışmaya dönüştürüyor; insan bedeli ise bu etkiyle ayrılmaz bir bütün. Tarih bize Fluxus’u hatırlatıyor: Öngörülemezlik, katılım, yaşamla sanat arasındaki sınırları bulanıklaştırmak radikal bir yöntemdi; felsefesi bugün hala yankılanıyor ama hiç kimseyi zorlamıyor. Banksy’nin Filistin’deki Walled Off Hotel’i ise farklı bir boyut sunuyor—çoğu eseri silinirken, bu otel ayakta kaldı, korundu ve kolektif hafızada yer edindi. Politik sanat, yalnızca sergilendiği mekanlarda değil, zihinlerde ve ağlarda yaşıyor; tartışmayı tetikliyor ve baskıyı aşan izler bırakıyor. Kırılganlık artık bir kusur değil; görünür, unutulmaz ve kalıcı bir direniş.


Kaynaklar

Coctail Festival

Paylaş:

İlginizi Çekebilir

Gizliliğe genel bakış

Bu web sitesi, size mümkün olan en iyi kullanıcı deneyimini sunabilmek için çerezleri kullanır. Çerez bilgileri tarayıcınızda saklanır ve web sitemize döndüğünüzde sizi tanımak ve ekibimizin web sitesinin hangi bölümlerini en ilginç ve yararlı bulduğunuzu anlamasına yardımcı olmak gibi işlevleri yerine getirir.