Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Kültürel ve doğal mirasımız Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi’yle dünyaya açılıyor

XPzone Infinia
Okuma Modu

TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi, kültürel ve doğal değerlerimizi ulusal ve uluslararası platformlarda tanıtmak, korumak ve gelecek nesillere aktarmak adına önemli projelere imza atıyor. Başta Turkish Museums sayfası olmak üzere pek çok popüler platformun yanı sıra Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi ile bilimsel dünyada da iz bırakarak daha geniş kitlelere ulaşmayı hedefleyen şubenin başındaki isim Ayça Arslan ile oldukça kapsamlı ve bilgi dolu bir sohbette buluştuk.

Merhabalar Ayça Hanım, ilk olarak sizi tanımakla başlayalım derim.

Merhabalar, 2003 yılında Başkent Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldum. Akabinde Gazi Üniversitesi Türk Halk Bilimi Bölümü’nde yüksek lisansımı tamamladım. 2005’te Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda uzman olarak göreve başladım. 2016 yılına kadar uzman olarak yürüttüğüm memuriyet hayatıma 2016’dan sonra şube müdürü olarak devam ettim. 2020 yılında yeni kurulan Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi’nde göreve başladım. Eğitimimle alakalı olan ve başında bulunmaktan çok memnun olduğum bu şubede hem kendi hem de mesai arkadaşlarımın tecrübeleriyle çalışmaktan çok mutluyum.

Sorumlusu olduğunuz Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi’nden biraz daha konuşmak isterim. “Hangi alanlardan sorumlusunuz?”, “Nasıl bir ekibiniz var?” ve “Hedefleriniz nelerdir?” gibi.

Ülkemiz kültürel ve doğal değerler bakımından çok az ülkede görülebilecek bir zenginliğe sahip. Bu mirasın korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması görevini üstlenen Kültür ve Turizm Bakanlığı, başta müzelerimiz olmak üzere kültürel mirasımızın temsili ve tanıtılması için pek çok alanda hizmet veriyor. Bu alanlardan biri de yayın çalışmaları.

Kurulduğu 2020 yılından beri Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi olarak; Turkish Museums web sayfası ve sosyal medya hesaplarına ilişkin çalışmalar, süreli yayın çalışmaları, prestij yayın çalışmaları, broşür, afiş ve kurumsal kimlik çalışmaları yürütmekteyiz.

“Bir araya gelmek bir başlangıçtır, beraberliği sürdürmek bir ilerlemedir, beraber çalışmak ise başarıdır.” Henry Ford’un dediği gibi biz de bir araya gelerek beraber çalışmayı başarmış bir ekibiz aslında.

Ekibimiz, her biri kendi alanında uzmanlaşmış arkeolog, sanat tarihçi, tarihçi, filolog, grafiker ve kütüphaneci unvanlı toplam 11 arkadaşımızdan oluşuyor. Yayın işi, doğası gereği ihtisaslaşmış bir ekiple çalışmayı gerektirdiğinden ekibimizde ağırlıklı olarak akademik titre sahip ve akademik camiayla iç içe olan uzmanlar yer alıyor. Bu arkadaşlarımız kurumumuz tarafından bastırılacak kitap, dergi, broşür vb. çalışmaların metin yazımı, redaksiyon işlemleri ile yazım ve dil editörlüğü görevlerini üstleniyor. Bunun yanı sıra sosyal medya hesaplarının içerik ve bilgi kontrolü, grafik tasarım gibi işleri de eş zamanlı yürütüyor.

Bağlantılı bir soru olarak, müzelerin ve ören yerlerinin ya da genel olarak kültürel ve belki de doğal mirasımızın korunması ve tanıtılması sürecinde biriminizin rolü nedir?

Günümüzde kitlelere en kolay ulaşma yönteminin sosyal medya olduğu düşüncesi yaygın. Birimimiz sosyal medya platformlarını etkin şekilde kullanmak suretiyle, kültürel mirasımızın korunması ve tanıtılmasına yönelik çalışmalarımızda önemli rol oynuyor.

Mutlaka ve merakla size yöneltmek istediğim bir soru var. Oldukça yakından takip edilen ve dikkat çeken işlere imza atan Turkish Museums adlı sosyal medya hesaplarınız. Bu fikrin öyküsünü bize anlatabilir misiniz? Nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Biliyorsunuz ülkemizi kültür ve turizm alanında tanıtan kurumsal veya kurumsal olmayan pek çok hesap var. Bugün internete girdiğinizde müze, ören yeri ve turizm alanında bir bilgiye rahatlıkla sayısız kaynaktan ulaşabiliyorsunuz. Böylesi geniş bir kaynakçası olan bir alanda biz farklı ne yapıyoruz, diye bakmak lazım aslında. Bu açıdan baktığımızda sorunuza “Turkish Museums nedir?” diye açıklayarak başlamanın doğru bir başlangıç olacağını düşünüyorum ben.

Turkish Museums; ülkemizde yer alan müze ve ören yerlerini bölge ve şehirlere göre kategorize ederek, bu alanlara dair güncel bilgileri ve özel içerikleri kullanıcılara sunan ve kullanıcıların müze ziyareti deneyimlerine dair geri bildirimlerini toplayan bir platform. Öyle ki, bir ülkenin her bölgesindeki hemen hemen tüm müzelerini tek bir platformda toplayan ve tanıtan dünyanın ilk geniş kapsamlı web sitesi olarak akademik araştırmalara konu oldu, 2021 yılında ICOM’un International Committee for Exhibitions and Exchange Annual Conference’ta dahi sunuldu.

Turkish Museums projesi iki bağlamda değerlendirilebilir. Bunlardan ilki web sitesi çalışmaları, ikincisi ise sosyal medya çalışmalarıdır.

Web sitesinde hali hazırda 423 müze ve ören yeri yer alıyor. Bunların 363’ü bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerleri, 12’si ise diğer kurum ve kuruluşlara bağlı müzeler. Ayrıca 48 de özel müze yer alıyor.

Web sitesinde her müze ve ören yeri için ziyaretçilerin müzeyi puanlayıp öneri, istek ve şikayetlerini bildirebilecekleri “ziyaretçi memnuniyet anketi” oluşturuldu. Ziyaretçilerin, hem müze sayfalarında bulunan “puan ver” butonu ile hem de müzelere yerleştirilen QR kod uygulamasıyla ziyaretçi memnuniyet platformuna yönlendirilmeleri sağlandı. Buradan elde edilen verilerin, yönetim paneline aktarımıyla ziyaretçi yorumlarına sistem üzerinden hızlı bir şekilde cevap verilebiliyor, ziyaretçilerin müze değerlendirmelerinin analizi yapılabiliyor.

Böylece ziyaretçilerin şikayet ve önerilerinin takip edilerek bakanlığımıza bağlı müze ve ören yerlerinin kalite standardının arttırılması, gelen eleştiriler ve istekler doğrultusunda ziyaretçi memnuniyetinin üst seviyelere taşınması ve uluslararası platformlarda ülkemizin imaj yönetimi politikasına destek vererek ülkemizi ulusal ve uluslararası arenalarda bilinirliliğinin arttırılması sağlanıyor.

Biz Turkish Museums sosyal medya çalışmalarımızı, uluslararası kamuoyunun dikkatini çekmek, arkeoloji ve müzecilik çalışmalarımızı duyurmak ve yabancı turisti ülkemize çekmek hedefi ile İngilizce Instagram, Twitter, Facebook ve YouTube üzerinden yürütmekteyiz.

Bugün nasıl ki Go Türkiye ülkemizin turizm anlamında uluslararası arenada reklam yüzü ise biz de müzecilik bağlamında ülkemizin reklam yüzü olma hedefiiyle başladık bu işe. Ana mecra olarak belirlenen Instagram hesabımızda her gün müze, ören yeri veya eserleri tanıtan, güncel konularla tarihi yer ve eserleri bağdaştıran bilgilendirici ve eğlenceli içerikler paylaşılıyor. Uluslararası Arkeoloji Günü, Müzeler Haftası, Dünya Turizm Günü gibi arkeoloji, sanat tarihi ve turizm temalı günler, büyük kitlelerin kutladığı özel günler/bayramlar, milli bayramlarımız, Dünya Mutluluk Günü gibi sosyal medya mecralarında popüler olan günler dahil olmak üzere uluslararası kullanıcının ilgisini çekecek, etkileşim potansiyeli yüksek tematik içerikler üretiliyor. Ayrıca ülkeye iadesi sağlanan eserler ile ilgili özel içeriklere yer verilerek kaçakçılığın önlenmesine dair farkındalık oluşturuluyor. Özel hazırlıklarla tematik belgesel içerikleri üretiliyor.

“Uncovering” serisi ile ülkemizin öne çıkan ören yerleri tanıtıldı ve bunların her birinde antik yemek tariflerinden biri hazırlanan özel ve otantik açık hava mutfağında pişirildi.

Sonrasında yayımlanan “Uncovering” Underwater Archaeology serisi ile ülkemizin sualtı arkeolojisindeki çalışmalarına yer verildi.

Biraz önce aktardığınız ve daha çok popüler kültüre yönelik gerçekleştirdiğiniz çalışmalara ek, oldukça kıymetli bir akademik üretiminiz de var: Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi. Bize derginizin çıkış noktasını, hedeflerini ve bu bağlamda neler yaptığınızı anlatır mısınız?

Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi’nin tarihi 1933 yılına kadar gidiyor. Yani Cumhuriyetin en eski süreli yayınlarından. Hatta arkeoloji ile ilgili tüm dünyadaki en köklü dergilerden biri olduğunu da söyleyebiliriz. İlk sayının önsözünde dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in, derginin Türkiye Cumhuriyeti’nin arkeolojik çalışmalara verdiği önemin bir işareti olduğunu belirtmesi ve bu alandaki çalışmaların kayıt alınmasına, yurt içi ve dışında tanıtılmasına katkı vereceğine yönelik sözleri yayının hayata geçirilme gayesini bir bakıma özetliyor. Bizim amacımız da bu ilk hedeften uzak değil.

Dergi, uzun yıllar boyunca alanında büyük prestije sahip olmuş. İlk sayılarına baktığımızda Remzi Oğuz Arık, Hamit Zübeyr Koşay, Arif Müfit Mansel, Nimet Özgüç, Muazzez İlmiye Çığ, Ekrem Akurgal gibi tarih ve arkeoloji alanlarında ülkemizin yetiştirdiği değerli ve öncü bilim insanlarının bu dergide makalelerini yayımladıklarını görüyoruz. Dergi bir süre Türk Arkeoloji Dergisi ve Türk Etnografya Dergisi olarak iki ayrı yayın halinde varlığını devam ettirdi. Köklerine uygun biçimde dergiyi Türk Arkeoloji ve Etnografya Dergisi olarak tekrar yayın hayatına başlatan da bakanlığımız oldu. Bu süreçte 10 yıllık bir ara yaşansa da 2021 yılında günümüz bilimsel yayıncılık anlayışına uygun biçimde hakemli dergi statüsünde tekrar bilim dünyasına kazandırdık.

Hedefimiz ulusal ve uluslararası dizinlerde yer alarak, Cumhuriyet tarihi ve bilim camiası için böylesine önemli olan bir dergiyi bir kez daha hak ettiği yere getirmek. Uzun yıllar boyunca başvuru kaynağı olmasının yanında ülkemizin kültürel zenginlikleri konusunda halkımızı bilgilendirmek ve bu değerlerimize yönelik ilgi ve bilinç düzeyini artırma gayemize hizmet etmesini de istiyoruz. Bunun yanında dergimizi İngilizce formatında çevrimiçi yayımlıyor ve tüm dünyadan ulaşılabilir olmasını sağlıyoruz. Böylece ülkemizin önemli bir gelir kalemi olan kültür turizmine de katkı sağlayacağımızı umuyoruz.

Peki bizleri Yayın Tanıtma ve Değerlendirme Şubesi’nin çalışmaları kapsamında gelecekte ne(ler) bekliyor?

Ülkemiz çok zengin bir kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. Müze ve ören yeri ziyaretçi sayılarımız da halkımızın bu zenginliklere yoğun bir ilgisi olduğunu ortaya koyuyor. Bu değerlerimizle ilgili araştırmalar yapan, kitap ve makaleler yayımlayan çok değerli bilim insanlarımız mevcut. Bizim hazırladığımız yayınların, bilimsellikten uzaklaşmadan ve akademik bir dilden ziyade herkese hitap eden bir dile ve içeriğe sahip olmasına çalışıyoruz. Böylesi bir yol izlememizin nedeni daha fazla okuyucuya ulaşmak ve insanların çok fazla detaya inmeden kültürel değerlerimiz hakkında temel bilgileri edinmelerini sağlamak.

Örneğin UNESCO Dünya Miras Listesi’nde 2023 yılı itibariyle 21 adet değerimiz var. Bir ülkenin bu listede değerlerinin yer alması o ülke için büyük bir prestij kaynağı. Ancak biz bir değerin bu listeye girmesinin ne kadar önemli olduğunu çok fazla kişinin bilmediğini fark ettik. Bu nedenle hem bu listenin önemini daha geniş kitlelere duyurabilmek hem de listede yer alan değerlerimizi tanıtabilmek amacıyla UNESCO Dünya Miras Listesi”nde Türkiye başlıklı bir yayın hazırladık. Listeye yeni değerlerimiz eklendikçe, yayınımızı güncelliyoruz.

Hazırlık çalışmaları devam eden bir diğer yayınımız İnançların Anayurdu: Türkiye. Tarihi boyunca onlarca medeniyete ev sahipliği yapan Türkiye toprakları çok farklı inançların görüldüğü bir yer olmuş. Müzelerimizdeki önemli eserlerden büyük bölümünün inançlar ve ritüellerle bağlantılı olduğu herkesin dikkatini çekmiştir. Ülkemizin inanç tarihi açısından böylesine önemli bir coğrafyada yer almasına rağmen bu konuyla ilgili herkese hitap eden bir içeriğe sahip bir yayının eksikliğini hissetmemiz böylesi bir çalışmayı hayata geçirmemiz konusunda bizi motive etti. İlk cildimiz Paleolitik Dönem’den Roma Dönemi’ne kadar olan tarihi süreci ele alıyor. Semavi dinler ile bağlantılı değerlere ise ikinci ciltte yer vereceğiz.

Yayın faaliyetleri gerçekleştirmekteki amacımız arkeolojik zenginliklerimiz başta olmak üzere tüm kültürel değerlerimizi hem yurt içi hem de yurt dışında tanıtabilmek. Bunun için de farklı konularla ilgili, didaktik bir dilden ziyade öyküsel bir anlatımı tercih ettiğimiz yayınlarımıza devam edeceğiz. Bunların arasında çocuklara yönelik kitapların da yer almasını planlıyoruz.

Son olarak, sade vatandaş olarak bizlere düşen sorumluluklardan bahsedelim derim. Tüm bu aktardıklarınızı düşündüğümüzde, bizler sizlere nasıl yardımcı olabiliriz?

Sizlerden beklentimiz, çalışmalarınızda kültür varlıklarımızın miras değil emanet birer milli servet oldukları konusunun sıklıkla gündeme getirilmesi, özellikle çocuklarımıza yönelik faaliyetlerinizde bu konunun çokça işlenmesidir. Bu şekilde bizlere oldukça yardımcı olabileceğinizi düşünüyorum.

Paylaş:

İlginizi Çekebilir