Her şey 28 Ağustos günü haberlerde yer alan “Ankara’da Şarbon Uyarısı” başlığı ile başladı. Aslında her sene çeşitli nedenlerle bir grup yiyeceği belli bir süre yememeye alıştık. Kuş gribi nedeniyle tavuk yemeyi bıraktık, sular temiz değil, bakteri var diye dışarıda çığ sebze yemeyi bıraktık. Bu sene de Şarbon uyarısı ile etten gözümüz korktu. Yaklaşık 2 haftadır çeşitli haberler ortalarda dolanıyor ama aslında hiçbirimiz tam olarak neyle karşı karşıya kaldığımızı pek bilmiyoruz.
Öncelikle nereden geldi bu şarbon? Şubat 2018’in başında Brezilya’nın Santos Limanı’ndan 25 bin sığırla yola çıkan Nada isimli gemi 25 Şubat 2018 tarihinde Mersin limanına gelmişti. Daha yola çıkarken birçok hayvan hakları savunucusunun boykotu ile karşılaşan gemi Mersin Limanında da aynı tepkiyle karşılaştı. Canlı hayvan taşımacılığının hem hayvan haklarına hem de sağlığına zararlı olduğu üzerine demeçler verildi. Bu hayvanlar belli bir süre karantinada kalarak sağlık taramasından geçirildikten sonra dağıtımı yapılacaktı. Ağustos ayına kadar da aslında bu hayvanları unuttuk.
![](https://lavarla.com/wp-content/uploads/2018/09/nada.jpg)
Ankara’da görülen şarbon vakalarının Nada gemisinden Ankara’ya getirilen hayvanlarda ortaya çıktığı bilgisi verildi. Ankara’nın Gölbaşı ilçesinde bulunan özel bir çiftliğe Et ve Süt Kurumu için kurbanlık olarak getirilen 4 bin büyükbaş hayvandan 50’sinin öldüğü açıklandı. O günden itibaren Türkiye’nin çeşitli yerlerinden şarbon uyarıları geldi. Şu anda ise tam olarak ne yapacağını bilemeyen ama et yememek iyidir diyerek kendini tavuk ve hamur işine veren bir Ankaralı grubu var.
Peki nedir bu şarbon, nasıl bulaşır, nasıl bulaşmaz?
Şarbon ot yiyen sığır, keçi, koyun gibi hayvanlardan insanlara temas yoluyla geçen bakteriyel bir enfeksiyondur. Aslında daha çok büyük baş hayvan yetiştiriciliği ile uğraşanları, dericilik yapanları veya veterinerleri etkileyen bu hastalık ülkemizde az görülmekteydi. Hala tam olarak nasıl oluştuğu bilinmese de en büyük risk, hayvanlarla birebir temas eden kişilerde olduğu bilinmektedir. Çok dayanıklı bir bakteri olmasının ana sebebi ise bakterinin oluşturduğu sporların havada veya bulunduğu ortamda çok uzun süre asılı kalabilmesi. Hatta çok dayanıklı ve insan vücudu üremesi için en elverişli yer olduğu için ilk kimyasal silah denemeleri bu bakteri kullanılarak yapıldı. Bakterinin en büyük zaafı ise 120 derece sıcaklıkta yok olması.
Şarbon hastalığının 3 çeşidi bulunmakta ve hepsinde mutlaka hayvanla ya da hayvanın etiyle birebir temas etmiş olmanız gerekmekte. Ülkemizde şu anda yoğun olarak görülen şarbon vakaları genellikle deri şarbonu. Bu türde, hayvanla temas ettiğiniz sürede sizde bulunan yara veya kesikten sporların girmesi sonucu derinizde uzun süre geçmeyen siyah lekeler oluşuyor. Şarbonun en tehlikeli türü olarak bilinen akciğer şarbonu ise sporların bulunduğu havanın solunması yoluyla insana bulaşıyor. Hastalıklı hayvanın etinin yenmesiyle insana geçen şarbon türüne ise bağırsak şarbonu deniliyor. Özellikle iyi pişmemiş etlerden çok kolayca bulaşabiliyor. Şarbon hastalığı insandan insana geçmiyor. Hastalıkla ilgili uyarılar ve dikkat edilmesi gerekenler genellikle hayvanların aşılanması, hasta hayvanların bulunduğu ortamın karantinaya alınması ve hasta hayvanların etinin kesilmemesi yönünde.
Kulaktan kulağa aktarılan bilgiler içinde hayvansal ürünlerin hepsinin tehlikeli olduğu ve bu dönemde yememek gerektiği yönünde. Özellikle süt, yoğurt ve dondurma. Konunun uzmanları ise bu kadar şüpheci olunmaması gerektiğini hastalıklı hayvanın zaten süt veremeden öldüğünü belirtiyor. Ayrıca bütün pastörize ürünler kaynatılarak yapıldığı için bu bakterinin yaşama şansının olmadığının da altını çizerek söylüyorlar.
Yukarıdaki bilgilerden ve Sağlık Bakanlığı’nın Halk Sağlığı Birimi’nin web sayfasından ulaşılan veri ve bilgilere göre şu anda en büyük risk hayvan çiftliklerinde, bu çiftliklerin çevresinde bulunan insanlarda ve iyi pişmemiş hasta hayvanın etini yiyenlerde. Şu anda kaç hayvan hastalıklı ve bu hayvanlar nerede tam olarak bilinmiyor. Özellikle Kurban Bayramı nedeniyle büyükbaş hayvanların alım satımı artmış ve çeşitli illere dağılmış diye düşünülebilir.
En iyisi siz bir müddet daha temkini elden bırakmayın.