Ankara’nın bürokrasi kokan puslu sokaklarındaki sabah koşuşturmalarımızda aslında hepimiz birer hayalperestiz… Kurduğu hayallerle hem başarılı projelere hem şarkılara imza atan Heavy Sky ise Ankara’nın uzun bir aranın ardından bizlere kazandırdığı taze rock grubu…
İlk albümleri Dreamer ile sadece Ankara’da değil birçok ülkede sevilerek dinlenen ve şarkıları coverlanan grubun hikâyesini artık hepimiz biliyoruz. Solisti Batu Akdeniz ile Ankara sokaklarında uzun uzun sohbet ettik. Sohbetimizi okurken sizler de hayallere dalmak isterseniz arka fonda ilk albümleri Dreamer’ı dinleyebilirsiniz.
Uzun zamandır üzerine titreyerek çalıştığınız, dinlerken bizde bıraktığı etkiyle de kült gruplara selam çaktığınız ilk albümünüz sonunda yayınlandı. Nasıl bir duygu, neler hissediyorsun?
Garip! Torrent’e düştüğünde yüz ifademi görmeliydin 🙂 Elbette iyi hissediyorum, güzel şeyler duydukça daha da iyi hissediyorum.
Benim hemen hemen her Ankaralı grupla, müzisyenle ya da Ankara müzik piyasasından kişilerle yaptığım röportajlarda sorduğum, 90’lar 2000’ler Ankara’sının rock müzik piyasası… Sizinle birlikte tekrar canlanmaya başladı gibi? Ne düşünüyorsun?
2000’ler sonrası müzik piyasası çok tek düze hale gelmişti fakat ezbere mantıklarla yapılan işlerin tutmamaya başlamasıyla birlikte bence de insanlar içlerinden geçeni yapmakta günümüzde daha cesaretliler… Yeni gruplardan duyduğumuz en güzel iltifatlardan biri, ‘’ sizden cesaret bulduk ‘’ oldu. Son dönemde çıkan The Madcap’den Deniz mesela, iyi bir arkadaşım ve bana bunu söylediğinde oldukça mutlu olmuştum. Şu an eminim ki birileri de The Madcap’den cesaret bulup yeni bir şeyler yapıyordur… Burası zaten sürekli olarak iyi rock toplulukları çıkarmış bir şehir, 20 yıl sonra da bizi güzel yâd ederler umarım 🙂
Geçen ay kaybettiğimiz üstat Asım Can Gündüzle Nisan ayında yeni nesil Ankaralıların çok da alışık olmadığı tatta bir konser verdiniz ve sonrasında da konserin belgeselini yayımladınız. Hayalinizdeki gibi oldu mu?
Hayalimizin de ötesinde oldu… Konsere ilgi çok büyüktü. Asım abiyle o akşam güzel bir uyum yakaladığımızı düşünüyorum. Ani vefatı hepimizi çok üzdü ama birlikte başlattığımız “yeni rock dalgası” hareketini yürütmeye devam edeceğim.
Biraz da albümdeki parçalardan konuşmak istiyorum. Down on the road… Dinlerken gözümde farklı farklı sahneler canlandırabilen, beni başka yerlere alıp götüren bir soundu var. Hikâyesini bir de senden dinleyelim mi?
Kendi yaşadığım ve kendi adıma pek acılı biten bir ilişkiyi sanki bir kovboy kasabasında yaşanmış gibi anlatmak istedim. Bence eğlenceli oldu, o zaman yaşadıklarımı tam olarak ifade edebildiğimi düşünüyorum. Bir aldatma hikâyesi, ama detaylarını sorma 🙂
Peki konuyu değiştirelim hemen, bir Türk filminde İngilizce soundtracklerin olması alışılmış bir şey de değil. Nasıl başladı bu macera?
Adım Adım filmi Türkiye’de ilk olarak engelli oyuncuların başrollerinde olduğu, bunun yanı sıra Haldun Dormen, Asuman Dabak gibi oyuncuların da kadroda yer aldığı güzel bir projeydi. Yapımcılar parçalara güvendiler ve filmle ilişkili buldular. ‘’Dreamer’’ ve ‘’Walk Away’’ i filmde duyabilirsiniz.
Batu Akdeniz’in müziği ile Heavy Sky’ın müziği arasında fark var mı?
Bunun farkını tam yapacak kadar kendim için beste yaptım diyemem ama kendi müziğimi her zaman daha az gitar, daha çok yaylının olduğu, Robbie Williams – Lenny Kravitz arası bir ayarda hayal ediyorum. Daha vokal odaklı bir müzik…
Seninle ilk röportajımızda dedenin sana aldığı oyuncak klavyeden ve sonrasında başladığın rock müzik yolculuğundan bahsetmiştin. Küçükken de bu müziği yapacağını düşünüyor muydun?
Aklıma hiç gelmezdi. Aslında üniversitedeki ilk yıllarıma kadar hiç gelmedi. En fazla çok iyi bir performans/bar müzisyeni olmayı hayal edebilirdim. Kendi parçalarımı yazıp insanlara hitap etmek çok uç bir hayal olurdu. 2012’de ilk 2-3 bestemi yaptığımda ki bunlardan biri ‘’Unbreakable’’ idi, bu işin ucunun açık olduğunu farkettim ve daha çok yapmak için motive oldum.
Bu süreç içerisinde hangi vokalistlerden etkilendin? Seni hem hikâyesiyle hem de müziğiyle etkileyen biri var mı?
Çok fazla var. Paul Rodgers, Steve Perry, Klaus Meine, Robbie Williams, Ian Astbury … Böyle gider bu, sabaha kadar sayarım. Sanırım aralarında en çok Steve Perry’nin özel bir yeri var. Zor zamanlar geçirdiğim bir dönemde sesiyle ve Journey ile tanışmıştım. Daha ufacık bir çocuktum 16, 17 yaşlarında… Çok etkilenmiştim, kötü hissettiğimde sürekli Journey dinleyip iyileşiyor gibi hissediyordum; büyüleyiciydi.
Neden ağlak rock artık dinlenmiyor?
Bence insanlar bundan artık ciddi şekilde sıkıldılar ve yeni arayışlara girdiler. Bunu çok normal buluyorum. Her müziğin kalitelisine saygım sonsuz ve isteyen istediğini dinleyebilir ama insanların duygularını sömürerek basmakalıp şekilde yapılan tüm müziklere karşı da sonsuz antipatim var. Bir, iki, beş albüm boyunca aynı sound, aynı parçalar ve sözlerde aynı isyanlar… Yahu sizin derdiniz hiç bitmez mi? Ne bitmek bilmeyen melankoliniz varmış? Samimiyet sıfır… Aynı adam o parçayı besteleyip akşam o şarkılarda anlattığının tam tersi bir yaşamı benimsiyor bana güvenebilirsiniz 🙂 Bundan rahatsızlık duymamın bir sebebi daha var, bu tarz gruplar sayesinde bizim yaptığımız müzik bu ülkede sert ya da metal olarak değerlendirilebiliyor. İşte bu, gerçekten tahammül edemediğim bir durum. Biz kesinlikle bir metal grubu değiliz, lafı uzatmanın anlamı yok, biz apaçık bir şekilde bir rock topluluğuyuz. Türe hâkim olanlar bunu hemen anlayacaktır ama o müzik türlerinin ülkede ‘’rock’’ ismiyle pazarlanması bizi bir anda “ooov çok sert ‘’ durumlarına sokabiliyor.
Ankara, bürokrasi kokan sokakları ve de puslu havasına rağmen birçok ünlü rock grubunu yarattı ve de yaratmaya devam ediyor; internet ise son zamanlarda birçok yeni indie folk ve rock grubunu kazandırdı. Bu yeni gruplardan kimlerle sahne almak istersin?
Çok var, burada yeni çıkan toplulukların hemen hepsini çok sevdim ve daha da büyümelerini istiyorum.
Plak ne zaman çıkıyor?
Görünüşe göre bu sonbaharda her yerde olacak 🙂
Sormak için çok erken ama ikinci albüm ne zaman? Biz şimdiden beklemeye başladık bile!
2018’den önce çok zor, elimde birçok materyal var ama inan bir tatile de ihtiyacım var!