Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Ankara Keşif Haritası Pusu’la

XPzone Infinia
Okuma Modu

Baudelaire’in on sekizinci yüzyıl Paris’i için türettiği flaneur kelimesi Türkçe’ye aylak olarak geçse de, bilinir ki en güzel fikirler aylaklardan çıkar. Kentin gerçek sahibinin de aylaklar olduğu söylenir. İlginçtir, modern kentin bir ürünü olan aylak aynı zamanda moderniteye karşıt bir pozisyondadır. Kentin üzerinden telaşla koşuşturan hızlı adımlara sahip başkaları  bir yerlere yetişmeye çalışırken, aylak için bir ritim ve belki de bir hikaye oluşturduklarının çoğunlukla farkında değillerdir. Zamandan yana bereketli olan aylak, koşuşturan ayakların kente dair dikkat etmediği ayrıntılara takılır. Ancak onda keşfettiğini gösterme arzusu yoktur. Koşuşturan ayaklardan onu farklı kılan bu umursamazlık, kente dair coşkulu bir ilgiye dönüşmekle yetinir sadece. Yani başka bir deyişle, koşuşturan ayak tüketirken kenti ıskalar; umursamaz aylak ise kente isabet ederken üretimi dışlar.

Bürokrasinin öğle aralarına sıkışan aylaklık, Ankara’da kendine çok fazla yer edinemezmiş gibi gelir. Bir açıdan, gündelik hayatın sınırlılığından az çok kurtulabilmiş bir zihni ön şart olarak kabul eden aylaklık, gündelik telaşlar ile boğulmuş bir zihinde barınamaz sanki. Bu sebeptendir ki, hafta içi gündüz vakti meydanları dolduran kalabalıklarda az sayıdadırlar. Burada, henüz Ankara’da yeni olan Julia’nın sözleri kulaklarımda çınlar: “Çalışma saatlerinde Kızılay neden bu kadar kalabalık Seren, bu kadar insan işsiz mi?” Bu kadar insan nedir bilmiyorum Julia ama hepsinin aylak olmadığını biliyorum, çünkü çoğu bastığı taşı, yanından geçtiği binayı bile görmüyor, görecek durumda değil. Kent, birçokları için sadece içerisinde değil de üzerinde yaşadığı, sokaklarının onu bir yerden bir yere ileten koridorlar olduğu, binalarının dekor işlevi gördüğü, sürprizsiz bir mekan.

Pusu’la Sizden Yarı-Zamanlı Aylaklık Bekler

Öte yandan kentin sahibi olmak için aylak olmak tek şart değil elbette, ancak en güzel şart desem çok da yanılmış olmam sanıyorum. Aylaklık ile harita sadece sağ kalan çocuğun hikayesinde birleşmiyor. Potter’ın Weasley ikizlerinden aldığı Çapulcu Haritasını kullanmanın tek yolunun “aylaklık yapmaya” söz vermek olması gibi, Pusu’la da Ankara’da yaşayanlardan aynı sözü istiyor. Çünkü bildiğimiz haritalardan bir farkı olan Pusu’la kenti başka bir gözle deneyimlemenizi bekliyor. Senelerdir İstanbul’da yaşıyor olmasına rağmen boğazı göremeyen insan gibi, senelerdir Ankara’da yaşamasına rağmen Ulus’a hiç gitmeyen insana sesleniyor. İkisinin arasındaki tek fark kentler değil zira, bir olasılık eki araya uçurumlar koyabilir: Boğazı görememek imkansızlık iken Ulus’a gitmemek ise bir tercih. Pusu’la, her şeyin mümkün olduğu bir kentte yaşayan Ankaralıya “hadi artık kalk ve kentini keşfet” diyor.

Ulus ve Çankaya olmak üzere iki taraflı hazırlanan harita deneyimlere dayalı. Başka bir deyişle, içerisinde gidilmesi gereken noktalardan fazlasını barındırıyor. Mesela, Ankara Kalesi’ne gitmeyi tavsiye etmekle yetinmiyor, burada güneşin batışını muhakkak izlemenizi öneriyor. Ya da haritada Yazanlar Sokak sadece bir merdiven olarak değil, aylaklık yapılacak bir nokta olarak öne çıkıyor. Bunlara benzer deneyimlerden yola çıkarak kentten 70 nokta tavsiye eden haritanın amacı kenti tek bir yaşayış şekli ile sunmak değil, aksine gündelik telaşlarla boğulan zihinlerde bir ufuk açmak. Deneyimleri öncelediği için sizi küçücük Ankara’da hiç bilmediğiniz yerlerle karşılaştırma ihtimali de yüksek.

Ulus ve Çankaya dışında iki tane de farklı rota öneriyor Pusu’la. Birisi Hakan Kaynar’ın Edebiyat Rotası; burada Ankara’da geçen romanlardan mekanlar var, romanda geçtiği pasajlarla beraber. Bir diğeri ise Barış Bıçakçı’nın Parkların Sürekliliği rotası. Sadece parklara uğrayarak süren bir rota, başımızı kaldırıp da bakmadığımız için hiç görmediğimiz Sarıkız heykeline ev sahipliği yapan Kurtuluş Parkı’nda sona eriyor, ismini ise Julio Cortazar’ın aynı isimli öyküsünden alıyor.

Pusu’la ile Kente ve Kendine Dair Yeni Keşifler

Yaşadığımız kenti “hiç balık yememiş gibi” gezebilir miyiz? Barış Bıçakçı, Sinek Isırıklarının Müellifi’nde hiç balık yememiş olma durumundan bahseder. Balık yediysen bir daha balık yememiş olma haline geri dönemezsin. Balık yememiş olsan tadı nasıl olurdu diye düşünemezsin, düşünmeye çalıştığın her seferde sadece balığın tadını yeniden ve yeniden hatırlamakla kalırsın. Bu, kentler için de oldukça geçerlidir. Kentin herhangi bir noktasının hikayesini öğrendiğin ya da burada kendi hikayeni yaşadığın anda bir daha eskisi gibi değildir hiçbir şey, buna kent de dahil. Pusu’la, bildiğiniz bir yerin bilmediğiniz bir hikayesini de anlatabilir; bilmediğiniz bir yerde size kendi hikayenizi de yazdırabilir. Başınıza gelen hangisi olur bilemem ama harita elinize geçtiğinde ilk olarak Çankaya’nın bir numaralı tavsiyesine bir göz atın derim.

Ankara’nın İlk Keşif Haritası: Hayret, Daha Önce Bunu Siz Nasıl Düşünemediniz!

İşin ilginç gelen tarafı, aynı anda hem minyatür ile çizilen, hem deneyimlere dayalı, hem de tematik rotalar içeren böylesi bir Ankara haritasının yapılmamış olması. Avrupa kentleri için “act like a local” sloganıyla yapılan Use-it haritaları ilk ilham kaynağımızdı. Bu haritalar turistlere, ziyaret ettikleri kenti yerel gibi deneyimlemeyi vaat ederken, Pusu’la Ankara’da yaşayanların şehri farklı açılardan deneyimlemesini sağlayarak en baştan amacı bakımından farklılaşıyor. Ankara haritası Pusu’la ile atılan ilk adımın devamını getirmeyi, bir yerden sonra ise koşuyor olmayı umut ediyoruz. Her sene güncelleyerek çıkaracağımız Pusu’la’nın, on sene sonra çıkacak onuncu versiyonunu ilkiyle karşılaştırmayı, kentte nelerin değiştiğini görmeyi ve göstermeyi amaçlıyoruz. Ersan Ocak’ın da ifade ettiği gibi, Lavarla’nın websitesi ile başlayan “şimdiki zaman tarihçiliği” görevinin bir ayağını da Pusu’la oluştursun istiyoruz.

Haritanın satışından elde edilen gelir haritanın güncellenmiş ve yenilenmiş ikinci baskısının hazırlanması için kullanılacak. İkinci baskıdan önce ilkinin İngilizcesini de bitirmiş olmak istiyoruz.

Harita projesi bir yıl kadar sürdü. Bu süreçte çok fazla Ankarasever haritaya katkıda bulunma inceliğini gösterdi. Öncelikle projenin her sürecine katkı sağlayan, karşılıksız çalışan, kendi zamanından çalarak Pusu’la’ya veren başta harita ekibinden DorukSerkan, Seda, Ahmet, Gaye, Nureddin ve Zeynep olmak üzere tüm Lavarla ekibini teşekkür ederiz. Gönüllü çalışan Lavarla ekibine destek olmak adına haritanın basımını üstlenen ve sonrasında tanıtım etkinliğine ev sahipliği yapan Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Merkezi’ne (VEKAM), bu süreçte desteğini esirgemeyen hocamız Hakan Kaynar’a, kendi yürüyüş rotasını hediye ederek değerini arttıran Barış Bıçakçı’ya, bize her alanda destek sağlayan ve kuluçka programında yer aldığımız TED Üniversitesi Sosyal İnovasyon Merkezi İstasyon‘a ve ekibine, burada tecrübelerinden yararlandığımız Ersan Ocak’a, bunu bir gönül işi olarak kabul eden ve çizgileriyle haritaya ruhunu katan minyatür sanatçısı Öykü Terzioğlu Özere, tasarımını ücretsiz yapmaya gönüllü olan Garaj Tasarım‘a ve Derya’ya, tasarımın son sürecine katkısını sunan ve basıma hazırlayan Barek‘e çok teşekkürler.

Gündelik telaşlarla boğulan zihinleri rutininden koparmak, kenti deneyimleme biçimini tekdüzelikten çıkarmak için Ankara’yı elinde Pusu’la ile gezen yarı-zamanlı aylaklar ile dolduralım mı? Öyleyse bu ilk versiyonda tekdüzeliğinden çıkanlar, kendi keşiflerini ikinci versiyona eklemek üzere bizlere yazsın.

Satış noktaları için www.rotapusula.co adresini ziyaret edebilirsiniz.

Görüş ve önerileriniz için [email protected] adresine maillerinizi bekliyoruz. Satış noktası olmak için yine aynı adrese mail atabilirsiniz.

Pusu’la Instagram hesabına @rotapusula isminden ulaşabilirsiniz / #rotapusula #kentinikeşfet


Kaynakça

Flâneur-a person who walks the city in order to experience it, lightgraphite.wordpress.com
Baudelaire, Benjamin and the Birth of the Flâneur, Bobby Seal, psychogeographicreview.com
Sinek Isırıklarının Müellifi, Barış Bıçakçı


Görseller telif hakkına tabidir.

Paylaş:

İlginizi Çekebilir