Günlerden bir gün Beypazarı’nın her yanından farklı bir lezzet fışkıran sokaklarında yürürken burnuma muhteşem bir koku çarptı. Kokuyu takip ettiğimde kendimi bir fırının önünde bulmuştum. Ama koku taze ekmek ya da pideden gelmiyordu. Baklava şeklinde, dumanı üstünde tüten “kurabiyeler” kocaman bir kovadan tezgaha boşaltılıyordu. Fırın çalışanı ablanın “Tadına bakmaz mısınız” diyerek sunduğu ikramla Beypazarı kurusu ile tanışmış oldum.
Tezgahın başında bir yandan sıcacık ve mis gibi kokan kuruların tadına bakarken, bir yandan da “Beypazarı kurusunun gizli bir tarifi olmalı…” düşüncelerine kapıldım. Arama motoruna sorunca o kadar da gizli olmadığını gördüm tabii. Beypazarı kurusu un, tereyağı, süt, maya, tarçın ve tuz ile yapılıyormuş. Zaten bence o lezzetin tereyağından başka açıklaması olamazdı…
Beypazarı kurusunun bu denli sert olmasının sebebi 2 kez fırınlanmasıymış. Yumuşatmak için çaya bandıra bandıra yemeyi sevenler çoğunlukta. Süt ile güzel giden diyenler de var. Fıstık ezmesi ile yiyenler gördüm ancak işin o kısmına girmeyeceğim… Bana kalırsa leblebi niyetine bir başına yenir ama illa çaya banacağım diyorsanız çayınıza geçecek tereyağı tadından ötürü çaydan feragat etmek zorunda kalabilirsiniz…
Beypazarı Kurusu, çok önceleri evlerde asma yapraklarının üzerine konularak odun fırınlarında pişirilirmiş. Şimdilerde ise ilçede tam tarifinde ve lezzetinde kuruyu üreten fırınlar mevcut. Nemsiz ortamda saklanırsa tazeliğini aylar boyunca koruyabildiği söyleniyor ama hepimiz o paketlerin alındıktan sonra en fazla birkaç hafta içinde tüketileceğini biliyoruz…
Beypazarı kurusunun Anadolu topraklarına Oğuz Türkleriyle geldiği söyleniyor. Kurunun oldukça doyurucu, hafif ( kalori açısından değil tabii..) ve uzun süre tazeliğini koruduğunu göz önünde bulundurursak göçebe kültürler için vazgeçilmez bir besin maddesi olduğu şüphesiz.
Beypazarı Belediyesi’nin, Beypazarı kurusunun patentini aldığını söylemeden geçmeyelim.
Beypazarı kurusunu marketlerde paketli halde ya da marketlerin fırınlarında üretilmiş şekilde bulabilirsiniz. Ancak bana kalırsa Ankara’dan sadece 1.5 saat uzaklıkta olan Beypazarı’na gidip, fırından yeni çıkmış sıcacık haliyle yemeniz. Belki yanında bir de havuç suyu içersiniz! Dönerken yanınıza paket paket kuru alacağınıza şüphem yok. Olur da Beypazarı kurusunu fazla kaçırırsanız soda için de adresi biliyorsunuz! 🙂
Afiyet olsun.
<Bu içerik lavarla.com için hazırlanmıştır ve tüm hakları Lavara’ya aittir.>