Ankara Okuyor!
Türkiye’de en çok kitap Ankara’da okunuyor. İdefix’in 2017 yılı sonunda yayınladığı “Kitap Okuma Haritası” gösteriyor ki, kitap okumada birinciliği güzel şehrimiz almış. Ankara’yı pek tabii İstanbul takip ediyor, hemen arkasında da İzmir, Eskişehir, Muğla ve Tunceli var. Araştırmaya göre Ankara’da en çok roman ve öykü okunuyor.
Sizin en sevdiğiniz yazar kim? Ankara’da en sevilen yazarlar Stefan Zweig, Zülfü Livaneli ve Yuval Noah Harari olarak çıkmış. En sevilen türler dünya ve Türkiye yazarlarından romanlar ve çocuk öyküleri. En sevilen yayınevleri ise İş Bankası Kültür Yayınları, Yapı Kredi Yayınları ve Can Yayınları.
Hani şu klasik tartışma var ya: Bir tarafta “Ankara’da deniz yok” diyenler, öte tarafta “Balık mıyız biz?” diyenler… İki argümanda da ortak bir şey var aslında. Ankara’da insan ilişkileri, epey ön planda. Bu yüzden hikayelerin fonuna da çok yakışıyor! Ankaralı okurlar için, içinde Ankara geçen (bazı) kitaplar, daha önce okurla buradan buluşmuştu… Ankaralı okurlar için yeni bir kitaplar listesi ise işte karşınızda.
Özakman’ın Kaleminden Savaşın Başkenti
Ankara konulu romanlar, şüphesiz Kurtuluş Savaşı ile başlıyor. Bu dönemi anlatan bütün kitaplarda, Ankara’ya dair bir şeyler bulmak mümkün. Bu liste için hangi kitabı seçsem karar veremedim doğrusu. O yüzden bir yazar adı bırakmaya karar verdim: Turgut Özakman. Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet: Türk Mucizesi kitaplarında, Ankara’nın savaş dönemini okumak mümkün.
“Yoktan Varedilmiş” Şehrin Romanları
Ankara’nın ilk yılları, çelişkilerle dolu… Bu dönemde, hem İstanbul’dan hem de Anadolu’nun farklı şehirlerinden göçlerle bir şekillenme görüyoruz Ankara’da. Aynı zamanda bu yeni ülkenin yurttaşları nasıl olmalı sorusunun cevabı aranıyor elbette. Bu döneme dair seçtiğim kitaplarsa şu şekilde;
Yakup Kadri Karaosmanoğlu – Ankara: Cumhuriyet’in ilk yıllarına hem bir göz atış, hem de dönemin değişimlerine dair eleştiriler var bu kitapta. Kale’nin, Ulus’un şekillenişini görebilirsiniz.
Refik Halid Karay – Ankara: Yazarın savaş yıllarından sonrasına uzanan döneme dair anıları, gözlemleri bu kitapta… Özellikle 1916 yılında yaşanan ve Yahudi Mahallesi de dahil pek çok yeri yok eden Büyük Ankara Yangını’na dair detaylar bu eserde mevcut.
Memduh Şevket Esendal – Ayaşlı ile Kiracıları: Ayaşlı bir ev sahibi aracılığı ile, birbirinden farklı hikayeleri olan kiracılar, Ankara’da bir çatı altında buluşurlar. Döneme mizahi bir yaklaşım.
Ayşe Kulin – Füreya: Türkiye’nin ilk seramik sanatçısı Füreya Koral’ın hayatını anlatan bu kitapta, Ankara’nın izlerini bulmak mümkün. Direkt olarak şehre dair olmasa da, dönemin ruhunu yakalayan güzel bir anlatı.
Kemal Tahir – Sağırdere: 1955 yılında, usta yazarın ilk romanı… Çankırı’da cezaevinde kaldığı yıllarda, Nazım Hikmet‘in fikirlerini alarak ilerlediği roman, Batı etkisinde kalmamış ilk Anadolu romanı olarak anılıyor.
Yakın Tarihte Ankara
Biraz daha gününümüze yakın hikâyelere geçelim şimdi… İlk aklıma gelen isim Vedat Türkali ve ilk aklıma gelen kitap da Yalancı Tanıklar Kahvesi oldu. 1970’lerin ikinci yarısından 1980’lere kadar olan süreçte, DTCF öğrencisi bir gencin hayatını izliyoruz. Ankara’nın yoksul mahallelerine yönelik çok şey bulunabilecek bir kitap.
Kaleminde Ankara izleri bulmaya alışkın olduğumuz yazarlardan birisi de Adalet Ağaoğlu… Kısıtlı bir zaman kesiti içinde, uzun bir tarihi anlatan, bu tekniği ile de modern Türkiye edebiyatının en güzel eserlerine imza atan Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak ve Üç Beş Kişi romanlarında, darbe dönemlerinin karmaşasındaki Ankara’yı kişisel ilişkilerin fonunda izlemek mümkün.
Dönemin tanıklarından biri, Sevgi Soysal’ın Yenişehir’de Bir Öğle Vakti romanı, yine benzer ruhu taşıyan kitaplardan. Üniversiteyi Ankara’da okuyan, daha sonra da TRT Ankara Radyosu’nda çalışan Soysal’ın anı kitapları ve gazete yazıları derlemelerinde de Ankara’nın hapishanelerinden alışveriş caddelerine uzanan geniş bir alanı keşfedebilirsiniz.
Bu kategorideki bir başka önerimse, son dönemin güçlü kalemlerinden Ece Temelkuran’dan. Türkali ve Soysal gibi dönemin tanıklarından olmasa da, gazeteci gözü ile yaşamış gibi anlatıyor o günleri Temelkuran. İki çocuğun gözünden 1980’lerin Ankara’sını Devir romanında okuyabilirsiniz. Ben bir solukta okumuştum, önerdiğim herkes de beğendi. Umuyorum bunu okuyanlar da beğenir.
Ankara’nın Üçüncü Yenileri
Bir(kaç) Ankara Polisiyesi
Behzat C Serisi: “Her Temas İz Bırakır” ve “Son Hafriyat”. Artık bunu bilmeyen kalmadı, ancak dizisinden önce kitabı vardı. Büyük hayranları “Amirim” hakkında her şeyi biliyor tabii ya, atlayan olmuştur diye eklemek istedim listeye. Hikayeleri diziden bilsek bile, okuyarak kafada canlandırması keyifli bir ikili.
Ankara Cinayeti – İhsan Tombuş: Bu kez cinayet mahali, eski Ankara sokakları… İşler bir demokrasiye geçiş sancıları yaşayan Genç Cumhuriyetin göbeğinde yaşanan bir cinayet, başarılı bir hukuk eleştirisi… Ankara fonunda polisiye okumayı sevenler için birebir!
Barış Bıçakçı Evreni
Son yıllarda “Ankara” ve “kitap” kelimeleri yan yana gelince karşınıza Barış Bıçakçı çıkıyor. Okumadığım bir kitabı önermeyi riskli buluyorum. O yüzden okuduklarımdan önereceğim: Filminden daha güzel kitap Bizim Büyük Çaresizliğimiz, adı kadar güzel Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra ve Bıçakçı’nın yarattığı evrene giriş (veya oradan çıkış) niteliğindeki, post-modern Ankara güncesi Herkes Herkesle Dostmuş Gibi. Elinize aldığınız gibi okuyacak, bitsin istemeyeceksiniz, söz!
Ankara ile ilglili benim aklıma gelen kitaplar bu şekildeydi. Eğer sizin bildiğiniz başka eserler varsa, bu yazının altına isimlerini bırakın!
Kapak Fotoğrafı, Büşra Aymergen, instagram.com/busraymergen