Pusu'laMekan

Necmi Usta’nın Yeri ve İki Beyefendiyle Rakı İçmek Üzerine

Tam Ankara havasıydı. Karasal iklimin nasıl bir şey olduğunu her bir metrekarede tir tir titretirken hatırlatmıştı gene bu kış. Ve eğer seviyorsan bu şehri ayazına bile eyvallah diyebiliyordun. Kafamı kaldırmaya gücüm yetmiyordu ve yerdeki tüm çıplak kadın kartlarındaki telefon numaraları ile göz göze geliyordum istemeden. Necmi Usta’nın yeri için yoldayım.

Göz alıcı pavyon ışıklarının arasından geçerken içimdeki heyecanın sıcaklığına güvenip emin adımlarla pasajın içine girdim. Pasaj, yılların pasajıydı gerçekten. Bende ise milli piyango biletinin 5 rakamı tutmuş da son hanesini bekleyenin heyecanı ve enerjisi… Camdan içeriye şöyle bir göz gezdirdim. İçerisi tam kıvama gelmişti: Kızlı-erkekli rakı severler.

Sonra bizi bir masaya aldı hızlıca mekanın en ünlüsü. Bay S.’de inceleyici bakışlar, bende tedirgin anlar derken kendimizi masada bulduk. Sonrası şairin de dediği gibi iyilik güzellik.

Bir saat sona Bay N. de aramıza katılırken bende anasonun kanımla cilveleşmesi üzerine hafif bir rahatlama… Gözlerde uzağı görme bozukluğu durumları. Ansızın Bay N.’nin telefonuna bir mesaj geldiğini ve hepimizin konuştuğumuz konuyu 180 derece değiştirdiğini hatırlıyorum. Bir de Bay S.’nin yeniye heyecanı ve son gelen gülücük mesajını… Benim telefonu elime almaya bile halimin olmadığını da…

Hep kadındır ya aşık olduğunda elinden telefonu düşürmeyen. Karşımda belki iki aşık adam yoktu ama aşkı seven iki adam vardı. Sıcacık gülüşleri ile kalpleri ısıtan. Eğer her şeye rağmen içinizde hayata dair bir umut, bir heyecan besleyebiliyorsanız bu karşınızda gördüğünüz insanların gözlerindeki köprülerdendi sanırım. Bay S. ve Bay N. güzel köprüleri olan insanlardandı. Köprüleri sayesinde hiç yarı yolda bırakılmayacak cinsten…

Hayat o kadar güzeldi ki o an. Elimizdeki 0.5 uçlu kalemi bile konu edip kalem üzerine cümleler kurabiliyorduk. Masamızda 0.5 uçlu kalemin bile değeri vardı. Pazı dolması ve ciğer ise baş tacıydı. Hani insanoğlu sevdiği için çiğ tavuk yemesi üzerine bir deyim yaratmış ya o gece pazı dolması da benim için öyleydi. Ağzıma ilk kez dokundurduğum pazı dolması sevgiyle indi mideme. Seninle de böyle tanışmış olduk pazı dolması.

Derken Bay N. ansızın günlüğü çıkarınca ben biraz stres oldum. Yazacaklarımı buğulu zihinde toparlayamamanın stresi. Telaşıma Bay S. yetişti. Eline aldığı defteri evirip çevirip notlara buladı. Ben yazdıklarını merak etmiyordum ama önem veriyordum. Sona uzattı defteri sesli okumam için. Ben de ilkokula yeni başlayıp elmasını yeni kızartan küçük çocuğun güvensiz, utangaç tavırları ve buğulu gözlerimle okumaya çabaladım. Büyük rezillikti kanımca. Birinci paragraf güzeldi ikinci paragrafta bırakılan notsa yüzümde bir gülücük oluşturdu. Hatırlıyorum. Hayatımda ilk kez bir anne olarak anlatılmıştım.

“fikir annesi”

Bazen sen ne yaparsan yap güzel anların ayağına gelmesine engel olamıyorsun. Sanırım dün gece de öyle bir andı. Beklentilerin, imkanların sınırlı olduğu bir anda sonsuzlaşabilen sevgilerdendi hissettiklerimiz. İnsani boyutları ile insan olduğumuzu yeniden hatırladığımız, sevgilerimizi kalplerimizi hissettiğimiz, gülüşlerimizle içimizi ısıttığımız, anılar biriktirdiğimiz, 0.5 uçlu kalemin hayatımızdaki değerini anladığımız, pazı dolmasına merhaba dediğimiz, çiğ tavuk neymiş bildiğimiz, eskiyi yeniyi yad ettiğimiz, aşkı andığımız bir geceydi.

Aklımızda anılar, Necmi Usta’nın yeri, çantamda ise rastgele aldığım rakı bardağımla dün gece Ankara’da hava sıfırın altındaydı. Kalplerimiz ise güneşli ve parlak.

Bir Cevap Yazın