Bir insanı Ankara’dan çıkartabiliyorsun, ama Ankara’yı bir insanın içerisinden çıkartamıyorsun. Berlin’e taşındığımdan beri, Ankara’yı düşünmeden geçen bir günüm olmadı. Ankara içerikleri tüketmeye, Ankara’daki gelişmeleri takip etmeye, Ankara’ya yolum düştükçe etkinliklere gitmeye çalışıyorum, elimden geldiğince. Ankara’dan sesleri podcast dinleyicisi ile buluşturan ENTELANKARA‘yı çıktığı anda takibe aldım. Lavarla’nın editörlerinden Seren Erciyas’la, sesini Radyo ODTÜ’de duymaya alışkın olduğumuz Lavarla yazarı Öykü Göğer’i dinledikten sonra, Ankara’da ne oluyor diye kulak kabartmak için öteki bölümlere geçtim. Burçin Tarhan ile yapılmış bir röportaj kulağıma takıldı ve Ankara’da bisiklet üzerine düşünmeye başladım.
Burçin Tarhan’a Merhaba!
“Birkaç insanı daha bisikletli camiamıza katabileceğim için çok mutluyum” diyerek başladı Tarhan konuşmaya. Bisikletle alakalı çalışmalarını “O deniz kıyısına vurmuş deniz yıldızlarını tek tek denize atıyorum gibi hissediyorum bazen,” diye devam etti. Bisiklet sevgisini Ankaralılara aşılamayı “deniz kıyısına vurmuş deniz yıldızlarını denize atmaya” benzettiğini söylüyor. Önce biraz kendisinden bahsetmesini istedim.
Burçin Tarhan gerçek bir Ankaralı. 1983 yılında hayata gözlerini açtığı şehrini çok seviyor. Bisiklete sevdası ise çok küçük yaşta başlamış. Etrafındaki yaşıtlarından çok daha farklı bir ilgi ile yaklaşmış bisiklete. “Yaşıtlarımdan farklıydı benimkisi, ben biraz daha düşkündüm. Hatta ortaokul yıllığıma bile yazmışlardı ‘bisiklete çok düşkündür, nerede bir bisiklet görse binmek ister’ diye”. Bu ilgisi, üniversite yıllarında gittiği İsveç’te perçinlenmiş. Bu noktada ikimizin hikayesinde bir ortaklık başlıyor.
Ben bisiklete binmeyi çok geç öğrendim. Taşındığımız mahallede tüm çocuklar çok iyi bisiklet sürücüleriydi. “Büyük alalım, seneye de giyersin” mantığını bisiklete de uygulayan sevgili ailem bana epey büyük bir bisiklet alınca, ben de bisiklete çok iyi binemeyince cesaretim kırılmıştı. Arkadaşlarım bisiklete binerdi, ben peşlerinden dilim dışarıda koşardım. Bir ara canıma tak etmişti, kimseye rezil olmamak için gece olması kaydıyla babamdan bana bisiklete binmeyi öğretmesini istemiştim. Öylece öğrendim, ama bisikleti zihnimde bir eğlence aracından bir ulaşım aracına taşımam, Berlin’deki örnekleri görmemle oldu.
Tıpkı benim küçük yaşta bisiklete olan ilgimin Berlin’e taşındıktan sonra artması gibi, Burçin Tarhan’ın da ilgisi, ulaşımın tam ortasına bisikleti koyan İsveçlileri görünce iyice artmış. Stockholm sokaklarında bisikleti bir ulaşım aracı olarak kullanmayı çok öğretici bir süreç olarak yorumluyor.
“İsveç’te başladı bisiklet sevdam… Stockholm’de Erasmuş bağlantısı ile bulunuyordum. Orada ulaşım amaçlı kullanmaya başladım bisikleti. Sonra Ankara’ya geldiğim zaman Ankara’daki bisiklet topluluklarını keşfettim ve ‘Ben Ankara’da bisiklet sürmeliyim’ diyerek başladım.”
Ankara’ya dönünce bu alışkanlığını devam ettirmek için bisiklet topluluklarını araştırmaya başlamış ve “Perşembe Akşamı Bisikletçileri” isimli grubun buluşmalarına katılmaya karar vermiş. O unutulmaz turu şöyle anlatıyor Tarhan:
“O günü hiç unutmuyorum. İlk bisikletimi çarşamba günü aldım ve perşembe günü tura katıldım. O tura giderken Esat’tan Atatürk Bulvarı’na çıkıp Güvenpark’a gelişimi ve otobüsler yanımdan geçerken heyecandan titrediğimi unutamıyorum. Heyecandan, adrenalinden garip duygulara katıldığımı, hepsini dün gibi hatırlıyorum.”
Bisikletin öteki ulaşım araçlarından farklı bir yanı, adeta bir ruhunun olması… Tarhan’a göre bu, bisiklet ile bisikletçi arasındaki bir arkadaşlıktan ileri geliyor. “Bir araç gibi değil de; sanki bir arkadaş gibi oluyor. Uzun yol paylaştığın için sanırım. Senin bütün kahrını çektiği için…” diye özetliyor durumu. “Çizmeniz ya da pantolonunuz gibi, özel bir eşyanız haline geliyor,” diye de ekliyor. Bu özel bağ her ne kadar çok büyük bir tutkunun emaresi olsa da, Burçin Tarhan, “ya bisikletime binemezsem!” korkusunun hayatını ele geçirmesini istememiş ve daha sağlıklı bir ilişki için bisikletini paylaşmaya karar vermiş.
Ankara’da Bisiklet Konusunda Öneriler
Ankara’da bisikletle ilgili en büyük engeli sorduğumda, “ayaz” cevabını aldım. Bir akşam verdiği dersin çıkışında, bisiklet süremeyecek kadar soğuk havada hiçbir ulaşım aracı hem onu hem bisikletini almayınca, katlanır bisiklete geçmeye karar vermiş. Bu şekilde “hayatımın bir tarafına bunu adapte etme fırsatım oldu,” diyor.
Ankara’da bisiklet denince akla gelen ilk rota, elbette ki Eymir Gölü ve çevresi oluyor. Ankara’daki pek çok bisiklet sevdalısının yolu muhakkak buradan geçmiştir. Burçin Tarhan sadece Eymir etrafında bisiklete binmeyi değil, aynı zamanda Eymir’e kadar da bisikletle gitmeyi öneriyor. İncesu, Türközü, İmrahor, Mühye rotasını bisiklete binmeyi seven herkese de tavsiye ediyor. Bir başka favori rotası ise Gölbaşı’nın köyleri. 30 Ağustos Parkı, Uğur Mumcu Parkı, Seymenler gibi parklara da bisikletle gitmeyi seviyor ve keyifli bir tur sonrası kahvesini yudumlamak isteyenlere tavsiye ediyor.
Pedallamak Beraber Güzel
Ankara’da bisikleti hayatının merkezine almak, gündelik ulaşımda kullanmak isteyenler için tavsiyeler istedim Burçin Tarhan’dan. En büyük önerisi, bisiklet gruplarına dahil olmak oldu. Bu gruplardan bir tanesi, Pedallayan Kadınlar. Burçin Tarhan ve arkadaşları önderliğinde Ankara’da bisiklet üzerine kurulmuş Pedallayan Kadınlar, trafikte nasıl bisiklet kullanacağını öğrenmek isteyenler için oldukça değerli.
2015 yılından beri, Süslü Kadınlar Bisiklet Turu’nun Ankara ayağını bu grup organize ediyor. 30 kişi ile başlayan bu grup 2021’de 400’e yakın katılımcıya ulaşmış. Etkinliğin yarattığı ilgi, gönüllü eğitimlerin yıl boyunca devam etmesine de öncülük etmiş. “Yan koltuktan in, bisiklete bin!” sloganı ile ilerleyen Pedallayan Kadınlar, Ankaralı tüm kadınları hem bisikletlerinin hem de kendi hayatlarının gidonunu ellerine almaya çağırıyor. Bugüne kadar yaklaşık 500 kadına eğitim vermişler.
Bunun dışında bir başka öneri de elbette güvenlik… Işıkların tam olması, kask takmak, jel eldiven giymek, tekerlerde ve kıyafetlerde reflektör kullanmak Tarhan’ın önerileri arasında.
Ankara’da Bisiklet Ne Kadar Gerçekçi?
Ankara Büyükşehir Belediyesi, kentte bisiklet yollarını arttırmak için hummalı bir çalışma içerisinde. Kenti sakinlerine 9 etaptan oluşan, 56 km’lik bir bisiklet yolu sözü verildi. Ayrıca 400 adet elektrikli bisikletin de şehre dahil edileceği söyleniyor. Burçin Tarhan bunu çok iyi bir başlangıç olarak görüyor.
Mareşal Fevzi Çakmak Caddesi’nden başlayıp Milli Kütüphane’ye kadar uzanan yeni bisiklet yolunu severek kullandığını söyleyen Tarhan, acemilere bu 5 km’lik yolu tavsiye ediyor. Yeni başlayanlar için bir başka tavsiyesi ise Harikalar Diyarı’ndaki 7 km’lik yol.
“Bisikletle trafikte kendimi nasıl var edebilirim?” sorusuna cevabı ise, hem Ankara’da bisiklet sevenlerin hem de sivil toplum örgütlerinin birlikte çalışarak ve bisiklet eğitimlerini, yetişkinler ve çocuklar için artırarak verilebileceğini söylüyor.
Eğer siz de bisikletinizle Ankara sokaklarında yer almak isterseniz, Pedallayan Kadınlar’ın 8 Mart Kadınlar Günü için düzenlediği, başkent sokaklarını kırmızıya boyayacak tura katılabilirsiniz. Tur, 6 Mart’ta gerçekleşecek. Detaylara linkten erişebilirsiniz.
Burçin Tarhan’ı takip etmek için ise sosyal medya adreslerine göz atabilirsiniz. Bisikleti sevdirmeyi kendisine ilke edinmiş Tarhan, her zaman bilgi ve deneyim paylaşmaya açık!
Ankara’da bisikletli ulaşım imkanlarına dair bilgilendirici bir yazı için: Ulaşım Bir Şehrin Ruhudur: Ankara İçin Öneriler yazısına göz atabilirsiniz.