Ankara Devlet Opera ve Balesi, sezonun ikinci bale prömiyerini, modern dans esintili eseri Bach Alaturka&Danzon ile geçtiğimiz haftalarda yaptı. İlk kez, Samsun Devlet Opera ve Balesi’nin sahneye koyduğu Bach Alaturka ile İzmir ve İstanbul Devlet Opera ve Bale’lerinin sahnelediği Danzon’un bir araya geldiği eser kadın ve erkek ilişkilerini anlatıyor. Bach Alaturka&Danzon, 2 perde ve 1 saat 20 dakika.
Bach Alaturka
Eserin ilk bölümü olan Bach Alaturka; kadın-erkek ilişkilerinin farklı evrelerini, geleneksel ve evrensel tınılarla dolu müziğiyle anlatıyor. Alman besteci Johann Sebestian Bach’ın müziğini, piyano ve oryantal perküsyanla yeniden yorumlayan ve içine Türk ezgileri katan, Özbek asıllı Türk müzisyen Anjelika Akbar’ın “Bach A L’Orientale” albümünden yola çıkan dans yaklaşık 30-35 dakika sürüyor.
Koreografisini Mehmet Balkan’ın yaptığı eseri sahneye koyan isim Lale Balkan. Dansın; kostüm tasarımı Aydan Çınar’a, dekor tasarımı Tayfun Çebi’ye, Işık tasarımı Fuat Gök’e, video tasarımı Ahmet Şeren’e ait.
Alaturka tınılarının, çağdaş adımlarla buluşmasının gücünü ortaya seriyor Bach Alaturka. Senkronizasyonun ve ritmik uyumun yüksek seviyede olduğu, doğadan ilham alan, canlı ve duygusal açıdan da yoğun bir dans.
Çift dansları, solo performans ve grup dansları içeren Bach Alaturka’nın üç çifti de uzun zamandır partner olan isimlerdi. Her üç dansta da, birbirlerine çok güvendiklerini gösteren bir güçle dansçılar, kendilerinden emin, sahnedeki her adımlarından yayılan kararlı ve estetik duruşlarıyla eseri dinamikleştirip derinleştiriyorlar. Seyirci olarak bu güçten etkilenmemek mümkün değil.
Özge Başaran ve Burak Kayıhan dansın ilk çiftiydi. Yumuşacık bir müzikte, artistik bir dolu hareketle, yer çekimine meydan okuyan ikili her zaman olduğu gibi yine çok iyiydi.
İkinci dans, 2015 yılında İtalya’daki Uluslararası bale yarışmasından ülkemize altın madalya ile dönen Özge Onat ve İlhan Durgut çiftinindi. Güzel elektrikleriyle çok uyumlu ve çok hoştular.
Yumuşak geçişlerin, romantik hareketlerle buluştuğu üçüncü dansta, solist çift Mine İzgi ve Eren Keleş’ti. Birbirlerini tamamlayan estetik duruşları ve danslarıyla çok güzeldiler.
Birçok yarışmadan ödülle dönen genç dansçı Kadir Okurer solo dansıyla, ona eşlik eden dansçılar da sempatiklikleriyle büyülediler. Müziğin hızlandığı, sahnenin kalabalıklaştığı bölümler en çok beğendiğim kısımlar oldu. Oryantal dans performansları da dikkat çekiciydi.
Sahnedeki dekor, video ve ışık tasarımı sahne geçişlerine göre farklı ambiyansları yaratmakta çok başarılıydı. Elbiseler ve ağır kostümlerle görmeye alıştığımız dansçıların, bu hafif kostümleri çok hoşuma gitti.
Danzon
“Kadın, erkek, kırmızı ve siyah zıtlıkların bütünlüğü. Zaten böyle değil midir yaşam?” sorusunu soruyor Danzon. Meksikalı müzisyen Arturo Márquez’in bir kez dinledikten sonra sürekli dinleme isteği yaratan Danzon bestesi bale sahnesinde, dans adımlarıyla aşkı ve tutkuyu arıyor.
Koreografisini Armağan Davran ve Volkan Ersoy’un yaptığı eserin dekorları Tayfun Çebi’ye, kostümü Gülay Korkut’a, ışığı Fuat Gök’e, video prodüksiyonu Ali Karaköse’ye ait. Danzon, ilk perdeye göre oldukça kısa. Yaklaşık 10-15 dakika süren dans seyirciye yetmiyor. Bir daha, bir daha izleyesi geliyor insanın.
Balerinlerin aşkı ve tutkuyu anlatan kıpkırmızı elbiselere büründüğü, baletlerin siyahın aseletiyle sahnede ışıldadığı, estetiğin doruk noktasına ulaştığı bir eser izliyor seyirci Danzon ile. Sahnede 5 çift aynı hareketleri, tüm güzellikleriyle ve tutkularıyla sahneye taşıyor. Teknik her detay, dansçılarla birlikte büyüye dönüşüyor.
Dansın solist çifti her eserde kendisine hayran kaldığım Mine İzgi ve başarlı genç dansçı İlhan Durgut’tu. Uyumun ışık gibi yayıldığı performansları tüm salonu ısıtıverdi.
Sıcak salonu daha da ısıtan isimlerse şöyleydi: Özge Onat–Berkay Saraçoğlu, Ezgi Odabaşı–Emre Güler ve Gizem Tuncel–Uluç Aytan, Güleycan Kocabey–Volkan Altunel. Hüzünle başlayan müziğin doruk noktasına ulaştığı yerde dansçıların adımları da hızlanıyor. İşte orada saatler dursun, müzik devam etsin. Biz izleyelim!
Aceleye gelmiş gibi duran afişi haricinde çok sevdiğim bir eser oldu Bach Alaturka&Danzon. Su damlası gibiydi tüm eser, berrak ve parlak. Konulu baleleri ne kadar sevsem de dansçıların, müziğin içinde böylesine eriyip gittikleri eserler bir başka oluyor.
Bach Alaturka&Danzon bu sezon için sadece 12 ve 22 Ekim’de sahne alacak gibi duruyor. Kaçırmamanızı dilerim. Biletleri buradan alabilirsiniz.
Keyifli seyirler.
Yazıda kullanılan görseller Tarkan Serengül’e aittir.