Herkesin kendini ifade etme şekli farklıdır. Picasso, savaşa karşı isyanını Guernica’yı resmederek dile getirirken, Amy Winehouse mutfak zeminine oturup ağladığını, şarkı besteleyerek anlatmıştı bize. Ben kendimi en iyi yazarak ifade edenlerdenim. Kimi zaman elime geçen ilk kağıda kimi zaman not defterlerine ama illaki bir yerlere yazarım, sonrasında kendimi kendime anlatabilmek için. Sonra beni başkaları da anlasın diye dergilere, internet sitelerine gönderirim. Benim gibiler çoğunlukta olmalı ki, insanların gün geçtikçe okumaktan uzaklaştığı günümüzde dahi hâlâ sesini duyurmanın en etkili yöntemlerinden biri yazmak. Kaleminden ve klavyesinden destek alanlar bir yana, spreyini eline alıp sokaklardaki duvarlara içinden geçenleri dökenlerin sayısı da bir hayli fazla. Şehrin sokaklarını arşınlarken veya bir aracın camından dışarıyı izlerken aniden rastlıyorum onlara. Bu duvar yazıları bazen güldürüyor, bazen hüzünlendiriyor ama en çok, altında yatan mesajlarıyla düşündürüyor.
Süslü kelimeler ve uzun cümleler olmadan içinden geçenleri anlatabilenlerin oyun alanı duvar yazıları. Az zamanda ve yerde, büyük işler başarıyorlar. Duvarlarda en çok aşk, özlem ve hayata isyan yazıları görüyorum. Siyasal gerginliklerin tavan yaptığı zamanlarda ya da seçim süreçlerinde, fikirler sandıktan duvara taşıyor yine. Ben ise tıpkı bir Vespa’ya ya da murala rastladığım zamanlarda yaptığım gibi, fotoğraflıyorum duvar yazılarını.
Dünyada da duvar yazıları ile meşhur yerler var. Bugün Prag’a giden hemen hemen herkesin yolu aynı duvara düşüyor. John Lennon’ın ölümünden sonra 1980 yılında Prag’da bir duvara John Lennon’ın grafitisi ve Beatles’ın bazı şarkı sözlerinin yazılması ile bir tablo özelliği göstermeye başlayan John Lennon Duvarı, yıllardır tek renge boyanmadı. Grafitilerin ve yazıların üstüne durmadan bir yenisinin eklendiği duvarı gördükten bir ay sonra tekrar görmeye gitseniz, bambaşka bir duvarla karşılaşmanız muhtemel. Hem sanata ve sanatçıya duyulan saygının, hem de bir başkaldırının göstergesi olan duvar, şehrin en önemli simgelerinden.
Sahiplerinin yaratıcılıklarını ve espri anlayışlarını yansıtan duvar yazılarının yanı sıra, ünlü isimlerden alıntılar, tanıdık şiirler veya şiirlerden dizeler de sık sık karşıma çıkıyor. Bir dönem #şiirsokakta etiketiyle sosyal medyada kendine fazlasıyla yer buluyordu bu duvar yazıları. Benim favorim ise üniversitede okuduğum bölümün duvarına yazılmış şu dizeydi:
Tabii ansızın karşımıza çıkan yazılar her zaman duvarda olmuyor. Benim gibi ayaklarına bakarak yürüyenler bilir ki, yerde çirkin asfaltı ve izmaritleri görmenin dışında küçük sürprizlerle de karşılaşabiliyoruz. Yağmurlu bir Zürih sonbaharında, yine başım eğik yürürken karşıma çıkan bu cümle, zamanlamasına çok güvendiğim evrenin bana bir mesajıydı kesinlikle:
Murallar kadar fotojenik olmayıp grafitiler kadar ilgi çekmeseler bile duvar yazıları da şehirde aniden karşımıza çıktıklarında ilgi ve tebessüm uyandırmaya yetiyor. Zaten şehirleri yaşanılabilir kılan da bu küçük sürprizler değil mi?
Şehirde Aniden Karşımıza Çıkanlar serisinin diğer yazıları: Murallar ve Vespa’lar.
Öne çıkan görsel: Berfc