“Yarın 365 sayfalık kitabın ilk boş sayfası. İyi bir şey yazın!”
Brad Paisley
Yeni yıla takvimle merhaba!
Her sayfasında sanat, imzayı atansa tanıdık bir üstat. Bu yazıda bir masa takviminin öyküsü saklı aslında. Hep iyi şeyler yazmanız dileklerimle. 365 sayfalık kitabın ilk sayfasına da sonraki tüm sayfalarına da…
Sirkler
Kökleri antik Roma’ya uzanan, bugünkü halini 18’inci yüzyılda almaya başlayan sirkler.
Sirklerde palyaçolar, akrobatlar, eğitimli hayvanlar, onları eğitenler, trapezler, biniciler, müzisyenler, dansçılar, çember veya ip cambazları, hokkabazlar, sihirbazlar, vantriloklar ve tek tekerlekli bisikletçiler…
Hepsi birden bir çadır içinde!
Renkli ve heyecanlı, 7’den 70’e, aile boyu eğlence!
Sirklerin modern hali, ustaların fırçalarında tuvallere yansımış.
Miss La La at the Cirque Fernando (Sirk Fernando’da Bayan La La) ile Edgar Degas…
At the Circus Fernando, the Rider (Binici Fernando’nun Sirkinde) (1888) ile Henri de Toulouse-Lautrec
Parade de cirque (Sirk Geçit Töreni) (1888) ile Georges Seurat…
Family of Saltimbanques (1905) ile Pablo Picasso…
Bilet kesiyor
Ressam Abdurrahman Kaplan, yaratıcı… Keyifli bir zekâyla üretiyor.
Üretici… Görseniz! Tam bir kuluçka dönemi yaşıyor, araştırarak, okuyarak, düşünerek. Sonucu tesadüflere bırakmıyor, seriye geçtiğinde mükemmelliği kaçınılmaz olarak yakalıyor.
Kaplan!
Zengin dünyaları keşfetmede, eserlerine yansıtmada uzman.
Zeki, çalışkan, yaratıcı ve üretken bir üstat.
Şimdilerde gösteri dünyasına bilet kesiyor, pandemi yasaklarına inat!
Zengin dünyalar
Tanıyanlar bilir, resimlerini seri üretir. Bir konuyu seçene dek araştırır, kafa yorar. O “Buldum!” anını bekler. Buldu mu, çalışmaya başlar.
Bence gözünü karartarak!
Çünkü 43 veya 53 gibi sayılara ulaşmadan seriyi bitiremez.
İlk aklıma gelenler…
Kapadokya, Padişahların Zaferi, Süvariler, Denizli Horozları veya Karagöz-Hacivat…
Saydığım serilerin her biri, adına müze açsan dolduracak türden. Sadece birini örneklendireceğim:
Padişahların Zaferi Serisi…
Tüm padişahlar var. Bildiğim kadarıyla tümünü yapan ressam yok.
Her padişahın yaptığı veya anıldığı, çerçeveye dönüşmüş.
Çelikten tuğra gibi nice detayla.
Karışık ve pek rastlanmayan teknikle, ahşap ve tuval üzerinde dev tablolarla.
Üstelik her salona sığmayacak boyutlardaki “soy ağacıyla”…
Sonra Cennet Kuşları…
Gauguin, derin ve gizemli tanımladığı renkler için “rüyaların dili” demiş.
Kaplan’ın, rengârenk dünyalar sığdırdı tuvallerini görmeliydi.
Bir de Burçlar…
Geçen seneki takvimin temasıydı…
Yeni yıl için takvim
Serilerinden seçmeler, 16 yıldır takvim de olurlar her sene. 17’nci takvimin konusu “Sirk Eğlenceleri”.
Her aya bir sirk eğlencesi tablosu.
Her biri diğerinden renkli, göz alıcı.
Sirk Eğlenceleri
Şimdilerde Sirk Eğlenceleri yapıyor. Her resminde, yeryüzünün en renkli gösterilerine ayaküstü bilet kesiyor.
Seriye başladığı günlerdi. “Görmen gerek!” diye çağırmıştı.
Farklı, cazip ve yine müthiş bir seri olacağı baştan belli olmuştu.
Serinin daha ilk eserinde renkler ve desenler bir çerçeveye sığmamış, üçleme çıkmıştı. Üç parçanın mükemmel uyumunda, estetik, akıllı planlama ve öze odaklanma, göz alıcı bir üretkenliğe ulaşmıştı.
Örneği sık görülmeyen, triptik olarak da adlandırılan üçlü çalışmalarına ikililer de ekliyor. Birkaç satır yukarı satırlarda yazmış, o Çapa’nın sınavına giren genç Abdurrahman’ı ve “yaratıcı ve özgür ruh” değerlendirmesi yapmıştım.
Olgun devrini yaşıyor, aynı ruhla!
Velhasıl renkli mi renkli bir dünya.
Ayrı assan küsecek üç parça!
Sirk Eğlenceleri serisindeki bazı unsurlar
Çadır
Çubuklu formunda, içeri davet eden kapısı açık, sirkler mademki onun içinde, resimlerinde birden fazla yer alabiliyor. İrili ufaklı ama hep pek süslü.
Fil
Yontma Taş Devri’nde mağara duvarlarındaki, Leonardo da Vinci’nin bir desenindeki, tartışmalara rağmen sirklerin vazgeçilmezi… Kaplan’ın da eserinde, sırtında Hint işi örtüsü, top üzerinde.
Yıldız
Fondaki renkli ve yumuşak geometrik şekilleri başlatan, sizi gösteri dünyasına salan, bir ucu trapezcileri içine alan, ip üzerindeki ip cambazlarına karışan. Aslan terbiyecisi de var, başında melon şapkası, elinde kamçısı elbette.
Palyaço
Olmazsa olmaz! Birinde örneğin. En büyüğü tablonun orta yerinde, sayın bakalım kaç tane?
Picasso
Picasso, resmin devi, Kaplan’ın da pek sevdiği, “Bazı ressamlar güneşi sarı bir noktaya çevirir, diğerleri de sarı noktayı güneşe” demiş ya hani!
Kaplan, bir, iki veya üç tuvali sirke çeviriyor.
Sergi
Sirk Eğlenceleri Serisi bence bitmedi!
Her seferinde ip üzerinde oynayan maharetli cambazlar gibi renklerle oynayacak, serinin her tuvalinde bulanan palyaçoyu kıskandıracak!
Son çalışmalarını, önceki dönemlerine ait Horozlar, Müzisyen Palyaçolar gibi bilinen serilerinden, az bilinen eserlerini de katarak, Sirk Eğlenceleri ağırlıklı bir sergiyle taçlandırdı. Bir köşe, bir ressamın olmazsa olmazına, desenlere ayrılmıştı. Sergiyi gezerken sanata dair bazı sorular da yanıt buluyordu adeta.
İşte, 2 soru ve yanıtı:
– İyi bir ressam nasıl bir altyapıya sahip olmalı?
– İşte böyle!”
– Yaratıcılık da sınır var mıdır?
– Olması mümkün mü?
Degas, Toulouse-Lautrec, Seurat ve Picasso, “sirk resimleri” dendiğinde akla ilk gelenlerdi. Andığım eserleri dünyanın önde gelen müzelerini süslüyor Kaplan’ın eserlerinin de kıymetinin bilinmesini diliyorum.
Abdurrahman Kaplan
Deneyimi, gençlik iksiri olarak kullanıyor; henüz 70’li yaşlarının başlarında. Yatağı üst katta ama bazen yatmıyor, üretiyor; araştırmacılık, yaratıcılık, titizlik ve sabırla… Kelimeler yetersiz anlatmaya, iyisi mi ben adresini vereyim!
Resim Evi; Çankaya, Mürsel Uluç Mahallesi, 975. Sokak’ta.