Yaşadığımızı hissetmenin, acıyı unutup, sevgiyi hissetmemizin en güzel yollarından biri tiyatro oyunlarını seyretmekten geçer. Bu ay Ankara’ya yine çok güzel oyunlar konuk oldu. Ben de seyrettiklerime dair yorumlarımı sizlerle paylaşmak istedim.
Hedwig ve Angry Inch
Dünyada birçok kere sahnelenmiş bu Glam Rock müzikali Kazan Dairesi tarafından ilk kez tamamen Türkçeleştirilmiş olarak sahneleniyor. Tek perde oyun yaklaşık 90-95 dakika sürüyor. Tüm endamıyla Hedwig’e hayat veren Yılmaz Sütçü eseri çeviren ve şarkı sözlerini Türkçeye uyarlayan isim. Berlin Duvarı arasına sıkışmış bir rock trans şarkıcının dünya turnesini anlatan müzikalde Yılmaz Sütçü’ye sahnede küçük bir orkestra ve Ayşe Günyüz eşlik ediyor.
İçerik açısından çok sıkı fıkı olmadığımız konusu, görmek istemediğimiz hayatları anlayabilmek için iyi bir fırsat sunuyor. Oyunun fiziksel ve dramatik yönü iyi kotarılmış, içindeki doğaçlama dozunda bırakılmış. Verilen emeği hissediyorsunuz. Ayrıntılı bilgi için sitelerini ziyaret edebilirsiniz. Olumsuz olarak belirtebileceğim noktaysa salondaki müziğin aşırı yüksek olmasıydı. Kulak tırmalayıcıydı neredeyse.
Tersine Dünya
Bursa Nilüfer Belediyesi Tiyatrosu’nun, Engin Alkan rejisiyle sahneye koyduğu Orhan Kemal’in kadın ve erkeğin toplumdaki yerini irdelediği mizahi romanı. Kıpır kıpır çok yetenekli ve genç bir oyuncu kadrosuyla sahnelenen oyun 2 perde, 2 buçuk saat.
Toplumda kadın ile erkeğin yer değiştirmelerini mizahı açıdan ele alan, izlerken çok güldüren, çok düşündüren bir oyun. Oyunculuklar çok başarılı, dekor ve kostüm çok özgün, müzik çok vurucu. Tiyatronun eğitici gücünün sonuna kadar hissedildiği ve bundan da ayrı bir keyif alınan çok güzel bir oyundu. Her kesimden herkes seyretmeli mutlaka bu versiyonu.
Anlatılan Senin Hikayendir
Cengiz Toraman’ın yazıp Erzurum Devlet Tiyatrosu’nda oynadığı ve bize, bizim hikayalerimizi anlattığı oyunu bir süredir Tiyatro İstanbul ile Levent Üzümcü anlatıyor, şehirden şehre. 2 perde 2 saat süren bir müzikli oyun.
Tek kişilik oyunun yükünü, -hayır öyle bir şey yok! Oyuna dahil oluyorsunuz ve hiç kopmuyorsunuz ki. Sizi duygulardan duygulara sürükleyen, enerjisiyle, mimikleriyle kendisine hayran bırakan bir oyuncu var sahnede çünkü. İzmir’de başlayan hikaye, karşı kıyıda son bulurken boğazınız düğümleniyor. Fakat üzmek değil amacı oyunun, buram buram umut kokuyor, duyuyorsunuz. Su gibi akıp giden 2 saate, 3 hikaye sığdırıyor Levent Üzümcü; o güzel sesi, o çok yönlü kişiliğiyle. Sırtladığı performansın yanı sıra özlediğimiz samimi duyguları öne serdiği için özellikle seyredilmeli.
Güneşin Sofrasında Nazım ile Brecht
Bertolt Brecht’in ve Nazım Hikmet’in güneşe nazır sofralarına konuk olmayı kim istemez! Dostlar Tiyatosu‘ndan tek perde 80 dakikalık bir şölen.
Hayata dair umudunu, iyiliğini kaybetmemiş iki hayat; şiirlerle, şarkılarla dile geliyor sahnede. Nazım Hikmet’in dizelerinde dolanırken, Almanya’ya uzanıp Bertol Brecht’e dokunmak, gündeme dair akılcı göndermeler arasında dolaşmak ve hüznü Genco Erkal ve Tülay Günal’ın sesleriyle unutmak… Büyük şairlerin bir parça hayatlarına tanık olmak için ne güzel, ne büyülü bir fırsat.. Kaçırılmamalı! Programlarını buradan takip edebilirsiniz.
Bir Delinin Hatıra Defteri
Gogol’un, toplumun dayattığı koşullara başkaldıran bir deliyi anlattığı öyküyü, geçen ay Genco Erkal’dan seyretmiştim. Bu ay da Erdal Beşikçioğlu’ndan. Çok güzel denk geldiler.
Sahneye girmek için neredeyse 1 buçuk saat, sıkış sıkış, havasız bir alanda, dolmuş sırasındaymış gibi beklemiş olmamızı saymazsak oyun hakkında konuşabiliriz. Tatbikat Sahnesi’ni bu konuda düzenleme yapmaya çağırıyorum, yoksa bu yapılan seyirciye karşı bir nebze ayıp.
Oyun tek perde yaklaşık 85 dakika. Sahnede vincin etrafındaki sandalyelere oturmak iyi bir seçim. Tribün kısmı sahneye biraz uzak kalıyor. Vinci kendisi kontrol ediyor Erdal Beşikçioğlu ve herkesle iletişim kuruyor. Onu görememek gibi bir tehlike olmuyor böylelikle.
Daracık bir alanda, bir alçakta bir yüksekte, delirmiş bir adamın sayıklamalarını; kostümü, makyajı, ses tonu ve mimikleriyle etkileyici bir oyunculukla anlatıyor. Sahneye aktarımı biraz daha fiziksel. Genco Erkal’dan seyrettiğimde hikaye daha ön plandaydı. Aynı metin, farklı sahnelemeler farklı hisler uyandırıyorlar. Görülmeli, ikisi de. Tatbikat Sahnesi’nin turnelerini buradan öğrenebilirsiniz.
Bu ay seyrettiğim tüm oyunlar bir parçamı değiştirdiler; ama benim için ayın öne çıkanı “İnsan dediğin deniz feneri olacak karanlıkta; yolunu, yönünü kaybetmişe bir tutam ışık sunacak.” sözleriyle ve saçtığı umutla Anlatılan Senin Hikayendir oldu.
Bu güzel oyunlara ev sahipliği yapan ODTÜ KKM, Cüneyt Gökçer ve İrfan Şahinbaş sahnelerine de ayrıca teşekkürler.
Size de bol tiyatrolu günler diliyorum.
<Bu içerik lavarla.com için özgün biçimde hazırlanmıştır. Tüm hakları Lavarla’ya aittir.>