Bolca ıslatan, kapalı havalara doyuran bu nisan ayını, içimi ısıtan 3 tiyatro oyunuyla uğurlamanın mutluluğu içindeyim. Hadi gelin, nelermiş bu güzel oyunlar bakalım.
Akıl Defteri
Fransız yazar, senarist ve aktör Jean-Claude Carrier’in, kadın-erkek ilişkisini anlatan, tek perdelik tiyatro oyunu Akıl Defteri, Ankara Devlet Tiyatro’su tarafından, Özgür Kaymak rejisiyle sahneleniyor. Tek perde 90 dakika olan oyunda, Eda Yılmaz Yener (Suzanne) ve Eren Oray (Jean-Jacques) rol alıyor.
Aşk ve ilişki konusunu merkeze alan oyunda; kariyer sahibi Jean’in evine bir sabah hiç tanımadığı bir kadın giriverir. Bavuluyla eve yerleşen bu kadından ilk başta kurtulmaya çalışan Jean, kısa bir süre sonra ondan ayrılamaz hale gelecektir.
Akıl Defteri, tiyatronun özelliklerini içinde barındıran enerjik bir metin, birbiriyle uyumlu iki oyuncu ve komedinin birleşmesinden oluşuyor. Teknik tüm detayları güzeldi. Küçük bir ev ortamını, tüm eşyalarıyla çok iyi yansıtan dekor ve dekor değişimleri çok hoştu. Müziklerini ayrıca çok sevdim. Tiyatronun en güzel tamamlayıcılarından biri olarak gerçekten işlevsel kullanılmış. Daha farklı bir son bekliyordum ama genel olarak beğendim. Seyretmenizi öneririm.
Ankara Devlet Tiyatrosu’nun ekim ayı programına buradan ulaşabilirsiniz.
Lysistrata
MÖ 411 yılında, Aristophanes’in savaş ve yokluk içindeki Atina’dan esinlenerek yazdığı, komedi türündeki Lysistrata ilk savaş karşıtı metin olarak biliniyor. Sivas Devlet Tiyatrosu’nun turnesiyle bu ay izlediğim oyun, Barış Erdenk rejisiyle tek perde 90 dakika olarak sahneleniyor.
Lysistrata; Atina ve Sparta arasında yıllardır süren savaşı, kendilerine evde beklemekten başka görev verilmeyen kadınların, örgütlenerek durdurmasını konu alıyor. Atinalı Lysistrata, savaşı erkeklerin bitirmeyeceğini fark edince, iki tarafında kadınlarını toplayıp bu duruma el koyar. Kadınlar erkeklere karşı cinsel greve girip ülkedeki hazineyi korumak için kendilerini Akropolise kapatacak ve ülkede barış hüküm sürene kadar oradan çıkmayacaklardır.
Geçen 2400 küsur yıla yenilmeyen bir metnin, yaratıcı bir yönetmenin elinde mücevher gibi işlendiği bir oyun Lysistrata. İzlerken güldüren, güldürürken hüzünlendiren, şaşırtan, kendisine hayran bırakan, ince ince düşünülüp hesap edilmiş, tiyatronun ötesine uzanmış bir oyun. Hala para, toprak ve her şey için öldüğümüz bu dünyada, evrensel konusunu işleyişiyle etkisi altına aldı beni. Bir kere izledikten sonra bir daha, bir daha izleme isteği yaratan, içinde hayran kalınası yetenekleri barındıran, isyancı punk-rock etkisini makyajından kostümüne, dekorundan metnine usul usul yedirmiş bir oyun. Duyguları harekete geçiren müziğine, cesaret verici ve gülümseten şarkı sözlerine, harika dans koreografilerine ve afişine tek tek ba-yıl-dım!
Sahnede birbirinden yetenekli 5 kadın oyuncu bir dakika soluklanmadan, dev bir kadro yaratıyor. İçinde erkek karakterler de barındıran oyunda, bir miğfer ve bıyıkla bir anda gerçekten erkek karakterlere bürünüveriyor oyuncular. Hem mimik hem de sesleriyle. Böylesine bir akış hiç görmemiştim. Şarkı söyleyen, dans eden, rolden role bürünen hayran olunası oyuncuları; Filiz Demiralp, Begüm Atak, Filiz Uysal, Göksu Girişken ve Neyra Karaböcü ile şaha kalkmış bir oyun Lysistrata.
Damağımda öyle bir tat bıraktı ki unutmak ne mümkün. Tüm ekibin ellerine ve yüreklerine sağlık. Seneye bir daha gelin Ankara’ya, lütfen!
Madde 22
Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü, ikinci dönem mezuniyet oyunu olarak, Amerikalı yazar Joseph Heller’in kaleme aldığı Madde 22 romanını sahneye koydu. 20.yy edebiyatının en büyük eserlerinden biri olarak görülen Madde 22, Işıl Kasapoğlu rejisiyle ülkemizde ilk defa Bilkent Tiyatro tarafından sahneleniyor. Savaşın yıkımını askeri cepheden anlatan oyun 2 perde 3 saat.
II.Dünya Savaşı sırasında İtalya’da konuşlanmış bir Amerikan üssünde bombardımancı Yüzbaşı John Yossarian ve diğer askerlerin, hizmetlerini yerine getirip eve dönmeye çalışmalarının, Madde 22’ye takılarak kısır döngüye girmesini konu alıyor oyun. Savaşın, kendin gibi düşünen ve yaşayan insanları nedenini bilmeden katletme problemini komedi yoluyla ele alıyor Madde 22.
Kitlesel bir şey yapmadıkça değiştiremeyeceğimiz gerçekleri sahneye taşıyor oyun. Kronolojik olarak ilerlemediği, farklı bir sürü karakter içerdiği, moral bozucu gerçekleri gösterdiği ve roman olarak yazıldığı için sahnelemesinin zor olduğu düşünülebilinir. Fakat dekorundan, ışığına, kostümüne ve pırıl pırıl parlayan, rolden role atlayan yetenekleriyle oyun çok iyi kotarılmış. Sahnelenişi net, oyuncuları ne yaptıklarının farkında. Geneli birçok role bürünen; Alper Çankaya, Barkın Kenan, Berkay Şekerci, Efe Çetinel, Elif Kaman, Emrullah Çakay, Faysal Can Dakni, Gülçin Kültür Şahin ve Pelin Şahin çok iyiydiler. Tebrik ederim, yolları açık olsun.
Savaşların içinden çıkamadığımız bu dünyada halimizin ne olacağını görebilmek için ne güzel bir metin sahnedeki.
Keyifli seyirler, gelecek ay görüşmek üzere.