Başucumda O Perada’ki Hayalet… Sağ omzumda Oğuz… Meşhur phantom of the opera değil; kırmızı tramvayın Taksim’den sonra tüm galaksileri gezebildiği, Beyoğlu’nun Pera, yüksek tavanlı evlerdeki kadife perdelerin parlak, kedilerin mutlu ve Narmanlı Han’daki salkımların hala mor olduğu zamanlardan gelen bir hayalet. Oğuz Alplaçin…
Aslında şu sıralar sadece Oğuz değil, herkes hayalet. Garip bir haziran. Gökyüzünde yıldızların çoğaldığı, toprağın kabardığı, sarı sıcak…
Ben kitabın son sayfalarını okurken sol omzuma da “still got the blues” söyleyerek kondu Asım Can Gündüz … Namı diğer muhteşem soloların kralı, gitar koleksiyoneri, üstad Awesome John…
Daha geçen Nisan Ankara’daydın… O gün, Heavysky ile birlikte, Ankara’da ardı ardına patlayan bombalara inat; gülüşün, enerjin, kendin gibi renkli gitarın ve sana sarılırken bir yandan da sarıldığımız göbeğin ile birlikte hepimizdeki öfke ve korkuyu bir anda alıp götürmüştün.
Batıdaki rock müziğinin birleştirici ruhunu damarlarında hisseden ve Türkiye’de de paylaşmaya çalışan güzel adam… Broadway’de sergilenen “Jimi and Janis Together Again” isimli Jimi Hendrix’in hayatını anlatan müzikal için binlerce kişi arasından Jimi’yi canlandırmak için başrol oyuncusu olarak seçilmiştin. Özeldin… Reklam kokan albümlere ve prodüktörlere inat sadece müzik dedin…
Yavuz Çetin’e selam söyle olur mu? Öyle bir haykırın ki “yaşamak istemem artık aranızda” diye hep birlikte gökyüzüne bakalım… Jimi ile birlikte “Lord knows I’m a voodoo child baby” (Tanrı bilir, ben büyülü bir çocuğum) derken, biz de size “ And if I don’t meet you no more in this World, Then I’ll, I’ll meet you in the next one” (Ve seninle bu dünyada hiç buluşamazsam, O zaman, diğerinde buluşurum) diyelim…
Müzik içinde uyu…