İnsanların çoğu günümüzde alışveriş merkezlerindeki sinemalara alışmış olsa da bir kısım Ankara izleyicisi cadde sinemalarına olan sadakatini sürdürüyor. Yemek kokularının cirit atmadığı ve film seslerinin birbirine geçmediği salonlarda yapılan film keyfi çok daha özel bir deneyim yaşatıyor. Bu sayede sinemaseverler ve bu bağımsız sinemalar arasında da derin bağlar kuruluyor. Yıllar içerisinde Ankaralı sinemaseverler ile Kızılırmak Sineması arasında da bu tarzda samimi bir bağ kuruldu. Kızılay’daki Kızılırmak Sokak’ta bulunan sinema 1960 yılında hizmet vermeye başladı. O zamanlar Ankara’daki Amerikan üslerinde yaşayanların kullanımı için açılmıştı. Sinemada hafta içleri çoğunlukla Amerikan milliyetçiliği temalı filmler yayınlanır, hafta sonu ise salon kilise olarak kullanılırdı. Kızılırmak Sineması 1970’li yıllarda yapılan tadilatın ardından halka açıldı. Geçen yıllar içinde sinema, kendi tarihî ögelerini mümkün olduğunca muhafaza etmeye çalıştı. Afiş çerçevelerinden yerdeki mermerlere kadar, fuaye bölümündeki birçok obje olduğu gibi korundu. Bu klasik tarzdaki sinema, Kültür ve Turizm Bakanlığından Kültür Girişim Belgesi aldı. Avrupa Sineması faaliyetlerini geliştirmek için kurulan Eurimages (Avrupa Görsel-İşitsel Eserler Destek Fonu) tarafından da destek gören sinemayı üç nesildir mülkün sahibi olan aynı aile işletiyor.
İlk yıllarda gösterilecek film bulunamıyordu. Bu sebeple ana akımdan saparak Amerikan yapımı olmayan filmlere yönelen sinema, kendine özgü alternatif sinema seyirci kitlesini yarattı. Sinemada genellikle Avrupa Sineması ve Bağımsız Sinema örnekleri ile vizyona girme şansı bulamayan filmlerin gösterimine ağırlık veriliyor. Kızılırmak Sineması birçok festivale de ev sahipliği yaparak destek oluyor. Bunlardan bazıları: Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, İnsan Hakları Sinema Günleri, İşçi Filmleri Festivali, Ankara Film Festivali ve Gezici Festival. 90’lı yılların sonlarındaki film festivallerinde filmler tüm gün gösteriliyordu. Filmlere gelen sadık festival takipçileri neredeyse eve hiç uğramıyor ve en rahat kıyafetleriyle tüm gün film izleyip evden getirdikleri yemekleri burada yiyorlardı. Günümüzde de Kızılırmak Sineması’nı sadık seyirci kitlesi ayakta tutmaya çalışıyor. Geçtiğimiz yıl kapanma noktasına gelindi ancak sonrasında tekrar açıldı. Bağımsız sinemaların, 2000’li yıllarda başlayan korsan CD ve DVD üretimi, tekelleşen film dağıtımı, AVM sinemalarının çokluğu, sinema izleme kültürünün farklılaşması ve dijital sinema platformlarının yaygınlaşması gibi zaten birçok sorunu vardı. Pandemi sonrası durumlarının pek iç açıcı olamayacağı düşünülse de, Kızılırmak Sineması’nın uzun yıllar boyunca Ankaralı sinema ve sanatseverlerin uğrak yeri olması ümit ediliyor.
Ankaralı sinemaseverlerce en çok tercih edilen sinemalardan biri de Kızılay Selanik-2 Caddesinde bulunan Metropol Sineması’ydı. Caddeden geçenler sinemanın girişindeki film afişleriyle göz göze geldiklerinde, içeri buyur eden ev sahibini çoğunlukla geri çeviremez ve akıllarında hiç yokken sinemanın büyüsüne kapılıverirlerdi. Ancak bu artık geçmişte kaldı. Çünkü; zamana yenik düşen Ankara sinemaları yazısı yayıma hazırlanırken Metropol Sineması pandemi koşullarına dayanamadı ve perdelerini kapattı. Şu an yerinde TMMOB Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezi bulunuyor. Ankara’da şimdilerde müstakil, bağımsız sinema olarak niteleyebileceğimiz sinemalardan yalnızca Kızılırmak Sineması ve Büyülü Fener Sinemaları kaldı.
“Ankara’daki eski sinemalar” derya deniz bir konu. Ama bu konu konuşulduğunda hemen herkesin aklına gelen Kavaklıdere, Talip, Menekşe, Çankaya ve Nergiz Sinemalarının ortak bir özelliği var: Hepsi ‘Sinemalı Apartman’ ve hepsinin mimarı Nejat Tekelioğlu. Mimar Nejat Tekelioğlu ve Ankara’nın belediye başkanlarından biri olan Mimar Vedat Dalokay’ın 1958-1968 yılları arasında mesleki ortaklıkları vardı. Ortaklığın sonrasında Tekelioğlu kendi projelerine ağırlık verdi ve böylece Ankara’nın sinemalı apartmanları ortaya çıktı. Resim ve heykel yapan, edebiyatla ilgilenen ve şiirler yazdığı bilinen Tekelioğlu ve yaptığı karma kullanımlı, sinemalı apartmanları, Ankara’daki sinema yaşantısını uzun yıllar renklendirecekti.
Ankara’nın kültür ve eğlence mekânları olan sinemalar önce Ulus’tan Kızılay yönüne, diğer semtlere sonra da Kavaklıdere’ye doğru kayıyordu. Binanın sahibi olan Nergiz ailesinden dolayı ilk etapta Nergiz adıyla projelendirilen sinema daha sonra Kavaklıdere Sineması olarak adlandırıldı. Kavaklıdere, Tunalı Hilmi Caddesi’ndeki dokuz katlı Başkent Apartmanı’nın zemin katında bulunan Kavaklıdere Sineması 1969 yılında izleyicisiyle buluştu. İki katlı salonu ilerleyen yıllarda bölünerek dört salona dönüştürüldü. Kavaklıdere Sineması uzun yıllar boyunca Ankaralıların birçok anı biriktirmesini sağladı. Festivallere ev sahipliği yaptı. 1991 yılından sonra sinemanın işletmeciliğini Büyülü Fener Sinemaları’nın da sahibi olan Denk Ajans devraldı. Festivallerin vazgeçilmez durağı Kavaklıdere Sineması, “gece sineması” ve “ilk çocuk cafe” uygulamaları ile dikkatleri çekti. Sinema, nitelikli Avrupa ve Türk filmlerini gösterdiği için Avrupa Konseyi’ne bağlı Eurimages-Europa Cinemas tarafından da desteklendi. Nitelikli sinemanın izlenmesine yaptığı katkılardan ötürü 1999 yılında Ankara Film Festivali’nce verilen Kitle İletişim Ödülünü aldı. Ancak bunlar kapanmasını engelleyemedi ve 2007 yılında Kavaklıdere Sineması da perdelerini kapattı. Geçmişte Kavaklıderem Derneği tarafından yeniden açılmaya çalışılsa da şu an önünden geçenleri sadece tabelasıyla selamlayabiliyor.
Tekelioğlu’nun sinemalı apartmanlarından Talip Sineması da Tunalı Hilmi Caddesi üzerinde yer alıyordu. Apartman, 1969 yılında projelendirilmişti. Dükkânlara ve sinemaya yer kazandırmak için dokuz katlı binanın konut katlarının girişi az alan kaplayacak şekilde düzenlenmişti. Bu düzenleme, sinemalı apartmanların karakteristik özelliğini yansıtıyordu. Apartman girişi ve dükkânların arasından geçilerek bodrum kata iniliyor, oradan da sinemaya giriliyordu. Talip Sineması, üzerinde bulunduğu Tunalı Hilmi Caddesi’ne otuz yıl boyunca Kavaklıdere Sineması ile birlikte değer kattı. Talip Sineması, film gösteriminin yanı sıra tiyatro gösterileri ve birbirinden farklı konserlere de ev sahipliği yaptı. Örneğin, 1993 yılında metal müzik sevenler için İstanbul’da düzenlenen ‘Lanethli Konserler’in Ankara ayağı Talip Sineması’nda yapılmıştı. Konser esnasında gençler arasında kavga çıkmış ve ortam polis müdahalesiyle sakinleştirilmişti. Talip Sineması da zamana yenik düşen sinemalardan oldu. Şu an yerinde otopark bulunsa da yapıldığı zamanki seramik duvar kaplamaları duvarlarda hâlen durmaktadır.
Şili Meydanı’ndaki Çankaya Sineması ve Menekşe Sokak’taki Nergiz ve Menekşe Sinemaları, Mimar Nejat Tekelioğlu’nun sinemalı apartman konseptine diğer örneklerdi. Çankaya Sineması, 1967 yılında Mehmet ve Refik Erdoğan kardeşler tarafından açıldı. Açılışına ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü de katıldı. 850 kişilik koltuk kapasitesiyle film gösteriminin yanı sıra tiyatro oyunlarına da kucak açtı. Devekuşu Kabare, Kent Oyuncuları ve Haldun Dormen bu sahnede tiyatroseverlerle buluştu. Sinema; balkon katı ve geniş fuayesi ile 1500 metrekarelik alanda 1987 yılına kadar faaliyet gösterdi. Sinema, kiraya verildikten sonra yıllar içinde disko, restoran, ardından da Çakıl Gazinosu olarak kullanıldı. Geçtiğimiz yıl ise sevindirici bir gelişme oldu. Mekân, “Çankaya Sahne” adıyla kültür sanat hayatına geri dönerek 4 Ekim 2019’da Sokrates’in Son Gecesi adlı oyunla açılış yaptı. Çankaya Sahne’nin Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Atay’ın sözleri çok anlamlı: “Birçoğunuzun hafızalarında farklı anları yeniden hatırlatan bir mekân burası. Birkaç kuşak, farklı sesler, farklı görseller ve heyecanlar yaşadı burada. Bu mekânı bir sinema olarak yaratanlar ülkemizin yaşadığı krizlerin sanata da yansımasıyla hayallerinde bir süreklilik yaşayamadılar belki ama bin bir özenle inşa ettikleri mekânın duvarlarına, merdivenlerine sinmiş sözlerin, müzik eserlerinin, film karelerinin hafızalarda hep taze kalmasını istediklerinden olacak yine bir sanat merkezi olarak hayatına devam etmesine zemin hazırladılar. Yıllar sonra, Ankara’nın neredeyse adıyla birlikte anılacak bu kült mekânını, sanatsal bir enerjiyle buluşturmaktan gurur duyuyoruz. Yalnız yola çıktık ama bizi yalnız bırakmayacağınızdan eminiz.”
Nergiz Sineması, Menekşe-1 Sokak’ta 1967 yılında yapılan Nergiz Apartmanı’nda bulunuyordu. Yetmişli yıllarda Nergiz Sineması’nda genellikle aile ve macera filmleri gösteriliyordu. Doksanlı yılların başında, filmi sandalyeden izleme rahatsızlığına rağmen Rambo-3 filminin upuzun kuyruğu görülmeye değerdi. Sinema, film gösteriminin yanı sıra Devekuşu Kabare gibi tiyatro ve diğer kültür sanat etkinliklerine de sahnesini açıyordu. Ancak yıllar içinde sinemaya olan ilginin azalmasıyla birlikte fazla tutunamadı. Cep sineması ekolünden olan bu sinema son dönemlerinde sadece erotik film göstermeye başladı ve sonrasında kapandı.
Mimari Projesi 1966 yılında Nejat Tekelioğlu ve Özdemir Çakıner tarafından hazırlanan Menekşe Sineması, Nergiz Sineması’nın biraz aşağısında, Modern Çarşı’ya yakın bir yerde, Orkide Apartmanı içinde bulunuyordu. Menekşe Sineması 90’lı yılların sonlarına kadar önemli bir sinemaydı. Burada da duygular ve sinema bir arada yaşardı. Vurdulu kırdılı bir filmin son sahnesinde başkahraman biraz dayak yiyip ardından büyük bir geri dönüşle kalkarak rakibine ilk tekmesini attığında, tüm salon Meksika dalgasını andıran bir coşkuyla ”İşte bu” diyerek coşuyordu. Yönetmenliğini John Carpenter’in yaptığı Big Trouble İn Little China (Küçük Çin’de Büyük Bela) filmine girip o fantastik filmin büyüsüne kapılan, film bitiminde büyüklerinin elinden tutup Sümer Sokak’taki Konya Mutlu Kebap’ta karnını doyuran çocuklar şu an kırklı yaşlarındalar. Menekşe Sineması, kapandıktan sonra ilerleyen yıllarda özel tiyatrolarca kullanılan bir sanat merkezine dönüştü.
Dr.Öğr.Üyesi Umut Şumnu’nun makalesinde yer verdiği üzere; ”Ankara’da Mimar Nejat Tekelioğlu tarafından projelendirilen sinemalı apartmanlar önemli sivil mimarlık örneklerindendir. Hepsi kent belleğimizin önemli unsurlarıdır. Bu apartmanlar gerek alt katlarında bulunan mağaza ve sinema mekânları, gerek apartman bloğundaki daireleri, gerek bu dairelerin yapıldığı yılların konut politikası hakkında bilgi vermeleri, gerekse bütün bu mekânlardaki özgün tasarım yaklaşımları ve mimari detayları bakımından sahip çıkılması ve korunması gereken birer mimari mirastır.”
Ankara’nın sineması olan apartmanlarından bir başkası; Karınca Apartmanı ve Karınca Sineması Esat Caddesi 70 numarada bulunuyordu. Karınca Apartmanı, Mimar Fehmi Doğan ve Mimar Mehmet Ünal tarafından tasarlandı. Mimari proje 1967’de onaylandı ve yapı 1969 yılında tamamlandı. 1977 yılındaki bir tadilatla sinema kullanımı ihtiyaca göre değiştirildi. Sinema girişi Esat Caddesi’nden, yapının orta kesiminden alınır ve giriş holü ile fuayeye bağlanırdı. Sinema salonunun balkon kısmına giriş fuayedendi. Fuayeden salona bir merdivenle ulaşılırdı. Salonun bulunduğu bodrum katta oluşturulan yeni bir fuayede iki uçta yer alan merdivenler yapının iki ucunda yer alan sinema çıkışlarına yönlenirdi. Bu tek salonlu, yüksek tavanlı, kırmızı kadife perdeli sinema da kapandı. Karınca Pasajı ise hayatına devam ediyor. Esat Caddesi’nde Dilek Sineması ve Ferah Açıkhava Sineması’nın da bulunduğu biliniyor fakat onlar da günümüze ulaşamadılar.
Eskiden sinemalarda filmlerin bazı yükseliş sahneleri ya da memnun ediciyse sonu da tüm salonca alkışlanırdı. Film ekibinin bundan haberi olmasa da izlenilenden duyulan memnuniyet alkışla belli edilirdi. Teknik problem olunca ‘Hoop Makiniiiissst’ bağırışları duyulurdu. Orada dışarıdan bağımsız, izlenilenin büyülü dünyasına yakın bir hal olurdu. Artık çoğunlukla zaman geçirmek için girilen sinema salonlarının aksine daha bir özenle, tam saatinde gidilip, kimseyi rahatsız etmeden saygılı ve sessizce film izleme kültürü yaygındı.
Yazının önceki bölümü: Zamana Yenik Düşen Ankara Sinemaları III: Bahçelievler ve Yenimahalle
Zamana Yenik Düşen Ankara Sinemaları yazı dizisi kapak illüstrasyonunu hazırlayan: Rüya İğit
*Kaynakçaya serinin son yazısından erişebilirsiniz.