Polonya’nın tarihi dendiğinde hep derin acılar, yıkımlar ve toplu ölümler akla geliyor. Schindler’in Listesi, Piyano gibi filmleri seyretmiş olanlar II. Dünya Savaşı’nda Polonya’nın nasıl bir dönem geçirdiğini hafızalarına kazımışlardır. Varşova, Avrupa’nın en büyük Yahudi topluluğunu bulunduran şehir olduğu için II. Dünya Savaşı’nda Nazi zulmünün en ağır yaşandığı yerlerden biriydi. Savaş sonrası şehrin neredeyse tamamı yerle bir olmuştu ve sadece nüfusun yüzde altısı yaşıyordu. Ama bu yıkım ve acılardan güçlü bir şekilde çıktılar ve Varşova günümüzde önemli turistik şehirlerden birisi haline geldi. Bu tarihle birlikte Polonya’nın neresine giderseniz gidin turistler için gezilecek yerlerin başında savaş müzeleri, Yahudi soykırım müzeleri ve Nazi kampları gelmektedir. Eğer küçük bir çocuğunuz varsa ve planlarınızı ona göre yapıyorsanız, bu mekânlar gitmek isteyeceğiniz son yerlerdir.
Varşova Kopernik Bilim Müzesi
Varşova’da tarihin kanlı ve insanlıktan uzaklaşılmış bölümünü görmeden çocuğunuzla eğlenceli bir tatil geçirmeniz aslında oldukça kolay. Eğer çocuğunuz bilime meraklı ve astronot olma heveslisiyse Copernicus Science Museum [Kopernik Bilim Müzesi] tam size göre. Burası sizin, çocuğunuzdan daha çok eğleneceğiniz ve zamanın nasıl geçtiğini anlamayıp, dört saat olmuş geleli dedirtecek bir bilim müzesi. Da Vinci’nin insan vücudu oranlarından Foucault’nun sarkacına, kinetik enerji deneylerinden algı deneylerine kadar birçok eğlenceli deney yapabilir ve bunları yaparken birçok teorem ve kuram öğrenebilirsiniz. Planetaryumda belli saatlerde uzay, Mars, evren gibi konularla ilgili 4D gösteriler bulunuyor.
Burada vaktin nasıl geçtiğini anlamayıp ayaklarınızın ağrısını hissettiğinizde ya Vistula Nehri kenarında bulunan birkaç kafeden birinde oturabilir ya da müzeye beş dakikalık yürüme mesafesinde bulunan Cafe Kafka’da güzel yemekler yiyerek kafenin önünde bulunan yeşil alanda vakit geçirebilirsiniz. Hatta kafenin içinde bulunan kutu oyunlarıyla oynayabilirsiniz. Bunları yaparken bir kafenin nasıl bu kadar sessiz ve huzurlu olabileceğine inanamayacaksınız.
Nowy Swiat Caddesi
Hâlâ gezme isteğiniz varsa otelinizde biraz dinlendikten sonra Nowy Swiat Caddesi’ni [Lehçe, “yeni dünya”] turlayabilirsiniz. Bu cadde yirmi dört saat canlı. Nişantaşı gibi düşünebilirsiniz. Alışverişten ziyade insanların buluşma noktası. Birçok restoran, kafe ve bar bulunuyor, cadde trafiğe kapalı olduğu için dolaşması oldukça keyifli. Hatta üşenmezseniz çocuğunuzun scooter’ını yanınızda getirin çünkü Varşova’da arabadan çok scooter, paten, kaykay tercih ediliyor. Bisikletli insan sayısı bir Avrupa kentine göre oldukça az. Şehrin her noktasında scooter kiralayabiliyorsunuz ve iki kişi rahatlıkla binebileceğiniz büyüklükte.
Lazienki Parkı
Eğer gününüzün tamamını açık havada geçirmeyi planlıyorsanız bunun için en iyi rota, tarihi şehirden başlayıp Varşova’nın en büyük parkı olan Lazienki Parkı’na kadar gitmektir. Bu rota yürüyerek yaklaşık kırk dakika kadar sürüyor ama günün tamamına yayabilirsiniz. Gezinerek veya scooter ile bu yolu giderseniz yorucu olmayacaktır. Varşova’nın tarihi şehir ismiyle anılan kısmı II. Dünya Savaşı’nda sonra kademeli olarak aslına uygun şekilde yeniden inşa edilmiş ve 1980’den beri de UNESCO Dünya Mirasları arasındadır. Tarihi dokunun korunduğu bu bölgede Ortaçağ mimarisine sahip evler, surlar ve katedraller bulunmakta. Bu yapıların arasında gezerken çocuğunuzun asla hayır diyemeyeceği gofry-lody büfelerinden [Lehçe, waffle-dondurma] çikolatası her yerinize bulaşacak olan waffle’lardan veya asla erimeden bitiremeyeceğiniz dondurmalardan alıp çimenlerin üzerine yayılabilirsiniz. Bu bölgede birkaç meydan ve kraliyet yolu olarak adlandırılan bir yol bulunuyor. Tarihi bölgenin bitiminde Varşova Üniversitesi’nin kütüphane binasına ulaşıyorsunuz. Bu yapı sizi hayrete düşürecek çünkü binanın üstü kocaman bir park olarak tasarlanmış. Parkın içinde gezerken cam kubbelerden kütüphanenin içine bakabiliyorsunuz. Küçük bir su akıntısının yanındaki merdivenlerden çıkarken aslında kütüphanenin çatısındaki seyir alanına çıktığınızı fark etmiyorsunuz bile.
Lazienki Parkı’na kadar daha yolunuz var ama yol üzerinde güzel restoranlarda pierogi yiyerek dinlenebilirsiniz. Lazienki Parkı’nı kraliyet sarayı ve bahçesi olarak düşünebilirsiniz. İçerisinde küçük havuzlar, göller, saraylar, heykel ve resim müzeleri, konser alanları bulunuyor. Chopin’in Polonyalı olması nedeniyle birçok yerde küçük Chopin konserleri düzenleniyor. Size de muhteşem bir bahçenin ve saray manzarasının içinde müziği dinlemek kalıyor.
Artık nehrin karşısında bir güne hazırsınız. Tarihi şehrin karşısına denk gelen yerde Varşova Hayvanat Bahçesi bulunuyor. Hayvanat bahçesinden sonra çevrede bulunan sahillerden birinde vakit geçirebilirsiniz.
Bu kadar yeri yürüyerek gezmek hem de çocukla oldukça yorucu derseniz her yere Uber ile gidebilirsiniz. En uzak mesafe 40 TL. Bir de küçük bir ipucu: Polonyalılar çocuklara karşı yetişkinlere olduklarından kesinlikle daha sempatik ve güler yüzlü. Bir şey mi soracaksınız, önden şirin çocuğunuzu yollayın.
Bu gezi planıyla aslında birçok insanın hiç fark etmediği bir Varşova’yı tatmış olacaksınız.
Varşova’ya farklı bir bakış: Varşova Ayaklanma Müzesi