Müzikal denince yediden yetmişe herkesin dilinde aynı şarkı:
Lüküs hayat, lüküs hayat
Bak keyfine yan gel de yat.
Ne güzel şey,
Oh ne rahat!
Yoktur eşin lüküs hayat.
Ankaralı tiyatroseverler olarak Ekrem Reşit Rey’in yazdığı, Cemal Reşit Rey’in ise müziklerini yaptığı, Türk tiyatrosunun kilometre taşlarından biri olarak kabul edilen Lüküs Hayat adlı oyunu devlet tiyatroları sahnesinde ilk kez izlemenin heyecanını yaşıyoruz. Müzikale hasret geçen birkaç sezondan sonra böylesi bir oyunla izleyicilerin gönlünde taht kuran Devlet Tiyatroları, aynı zamanda bilet savaşlarını da beraberinde getirdi zira gişede en fazla dört bilet sınırlaması getirilen oyun için saatler öncesinden sıraya giriliyor.
Yaklaşık üç saat süren ve 1933’te kaleme alınmış oyun, cumhuriyetin ilanıyla hız kazanan batılılaşma hareketini benimsemiş görünen ancak bu benimseyişi bir taklitten öteye götürememiş küçük bir zümrenin başından geçen yanlış anlaşılmalarla bezeli olayları anlatmakta. Köşkün hizmetçisi Şadiye ve bahçıvanı Memiş ile açılıyor perde. Evin iki çalışanı, iki sevgili, gelişen olaylara hem doğrudan hem de dolaylı olarak yön veren kişilerdir aynı zamanda. Köşkün sahipleri Ruhi ve Belkıs’ın ise gösteriş ve şaşaa dolu hayatı aslında göründüğü gibi değildir ve verdikleri balolar için dahi borçlanma yoluna giderler. Batılı tarzda yaşamak kolay değildir, giderler çoktur. Giderler arttıkça borçlar da artmaktadır. Bir çıkış yolu için Belkıs’ın Mısır’dan gelen akrabası zengin dul Atıfet ve onun maiyetini beklemektedirler. Şadiye’nin ağabeyi Rıza, maskeli baloyu fırsat bilip yanına Fıstık’ı da katarak Atıfet’in mücevherlerini çalmak için köşke gelir ve kendisini bir anda Zonguldaklı Rıza Bey olarak bulur. Kaçanların kovalandığı, kovalayanların kimliklerini değiştirdiği, şarkılarının her birinde başka bir gönderme bulunan oyun, hafızalardan uzun süre silineceğe benzemiyor.
Hemen her yerde karşımıza çıkan, gösteriş için elinde olmayan kaynakları kullanarak daha modern bir görünüm içerisine giren günümüz insanını, 85 yılı geride bırakmış bir oyunda bir kez de tiyatro sahnesinde izliyoruz. Hâlâ batılılaşmayı yanlış anlayan bu zümrenin aramızda olması oyunun güncelliğini yitirmediğinin de bir göstergesi oluyor aynı zamanda.
Murat Atak rejisörlüğünde sahneye konan oyunda Rengin Samurçay, Levent Çelmen, Şahap Sayılgan gibi usta oyuncuların eşsiz performansına 20 kişilik orkestra eşlik ediyor. Sertel Çetiner’in tasarladığı işlevsel dekor, sahne geçişlerini oldukça kolay bir hale getirmiş. Alaturka bir güruhun alafranga tarz kıyafetlerini ince ayrıntılarıyla bizlerle buluşturan ise geçen sezon Siyahlı Kadın, Kış Masalı, Tahtsız Kraliçe gibi oyunlarında kostüm tasarımcılığını yapmış olan İnci Kangal Özgür. Işık tasarımı ise Devlet Tiyatrolarının usta ismi Zeynel Işık’a ait.
Bilet bulmak için alarmların kurulduğu, sezonun en başarılı oyunlarından Lüküs Hayat kesinlikle izlenmeye değer.
Tiyatrodan bahis açılmışken: Ankara DT Kapalı Gişe Oyunları I: 12 Öfkeli