Teknolojideki hızlı ilerleyiş ve akıllı telefonlardaki yenilikler, hepimiz için fotoğraf çekmeyi kolaylaştırdı. Özellikle sosyal medyanın anında paylaşım olanağı sunmasının etkisiyle pek çoğumuz içimizdeki fotoğraf sevgisini fark ettik. Böylece hem gezdiğimiz yerleri hem de yaşadığımız anları ölümsüzleştirmek vazgeçilmezimiz haline geldi. Peki, günlük bir rutinin parçası olmanın dışında daha da önemli ve değerliyse fotoğraflarımız, sadece kendimiz için ânı ölümsüzleştirmenin de ötesinde, kültürümüzü ve değerlerimizi yansıtan fotoğraflar çektiysek, ne olacak?
Elimizde hızla artan fotoğraflarımızın varlığı; fotoğrafları saklamak, sergilemek, korumak konularında zorluklar yaşamamıza neden oluyor. Dijital ortamlara emanet ettiğimiz fotoğraflar hakkında belirsizlik sürerken; fotoğrafların kayıt altına alınması, yaşamalarının sağlanması, izleyicilere/müzelere ve küratörlere ulaşması için kalıcı ve ciddi yayınlara önemli bir sorumluluk düşüyor.
Ankara merkezli bir dernek olan Aktiffelsefe; bilim, tarih ve kültürel belleğimize önemli katkılar sağlamak için pek çok projeyi hayata geçiriyor. Çevremize, topluma yardım edebilmek ve yardımlaşma bilincini geliştirmek için kendimizi tanımamızdan yola çıkarak, seminerler veren ve gönüllülük esasına dayanan bir dernek olan Aktiffelsefe; “Daha iyi bir insan, daha iyi bir dünya, daha iyi bir yaşam için felsefe” sloganıyla ve profesyonel gönüllülük bilinciyle gerçekleştirdiği farklı alanlardaki etkinlikleri hayata aktarıyor.
Düzenledikleri pek çok organizasyon ve etkinlikten biri de gelenekselleşmiş olan fotoğraf yarışması. Bu yıl 26.’sını düzenledikleri Geleneksel Türkiye Fotoğraf Yarışması’nın teması “Göç” ve katılım süreci başladı. Pandemiyle birlikte evlerimizde fazlasıyla vakit geçirdiğimiz bu günlerde aidiyet, ev, yuva konularını da sorguluyor ve bir sebeple evinden, ülkesinden, ait hissettiği yerden ayrılmak zorunda kalan insanları daha çok anlamaya çalışıyoruz.
Aktiffelsefe Fotoğraf Yarışması Danışmanı Mehmet Arslan Güven “… savaşlar, hastalıklar, ekonomik çıkmazlar, siyasi gerilimler ve toplum yaşamının bozulması nedenleriyle; bireylerin, ailelerin ya da toplumların bulundukları bölgeyi, vatanı terk ederek yeni bir bölgeye taşınmalarını …” göç olarak tanımlıyor ve yarışmanın jürisi M. Muhtar Kutlu ise; “Günümüzün en güncel konularından olan göç, fotoğraf açısından geniş ve zengin imkânlar sunuyor. Göçün türlü hallerini görünür kılan fotoğrafların anlattıklarıyla bu hikâyenin peşindeki ‘avcı’ları bekliyoruz.” diyerek konuya ilgi duyanları yarışmaya davet ediyor.
Aktiffelsefe; yarışma albümlerini kütüphanelere, üniversitelere ve ilgili kurum/kuruluşlara göndererek ve yarışma sergilerini defalarca tekrarlayarak didaktik bilgilenme, tanıtma, arşivleme için çok önemli ve zor bir hizmet veriyor. Anadolu toprakları üzerinde mevcut olan ama kaybolmaya yüz tutan değerleri, kültürel mirası korumak ve belgesel fotoğrafçılığına katkı sağlamak amacıyla yapılan bu yarışmayla 1991 yılından bu yana Türkiye’de önemli bir envantere sahip çıkılmaktadır. Bugüne kadar toplam 1716 fotoğraf sanatçısı, 9021 fotoğrafıyla yarışmaya renk kattı.
“Göç” konulu yarışmaya son katılım 29 Ekim 2021. Bu konudaki fotoğraflarınızın değerlendirilmesini ve önemli bir envanter içinde yer almasını istiyorsanız, renkli ve siyah/beyaz kategorilerinde yarışmaya katılabilirsiniz. Böylece Türkiye’nin en kapsamlı ve zengin koleksiyonuna girmiş, en büyük belgesel fotoğraf arşivlerinden birinin oluşturulmasına katkıda bulunmuş olursunuz.
Unutmayın! “Yayımlanmayan, kullanılmayan fotoğraf yok değerindedir.”
Geleneksel Türkiye Fotoğraf Yarışması ile ilgili tüm bilgilere buradan ulaşabilirsiniz. Aktiffelsefe Derneği web sitesini ziyaret edebilirsiniz.
