Alman şehir plancısı ve mimar Hermann Jansen’in 1930’lu yıllarda öngördüğü kent mekânlarını bugünkü Ankara ile birlikte düşünme fikri, Goethe Enstitüsü’ndeki “Jansen ve Ankara – Harita, Plan ve Eskizlerle Başkentin Tasarım Öyküsü” adlı sergiyi gezerken aklıma geldi. Zira malzeme oldukça boldu: ODTÜ Mimarlık Fakültesi Harita ve Plan Belgeleme Birimi’nden derlenen Jansen’in özgün el çizimleri ile eskiz, plan ve tasarım çalışmaları ve Berlin Teknik Üniversitesi Kütüphanesi Mimarlık Arşivi’nden erişilen şehir planı örnekleri gibi hayli değerli belgeler mevcut bu sergide. Bunları kullanarak, Jansen Planı ile bugünün Ankara’sına tarihsel bir bakış atabiliriz.
Jansen Planı ve Toplum Odaklı Şehirleşme
Sonradan pek çok değişiklik yapılmış olsa da 1950’lere kadar Ankara kent mekânının gelişimine yön veren Jansen Planı’na ilişkin bu belgelerde ilk dikkatimi çeken, planın toplumsal mekânlara yaptığı güçlü vurgu oldu.
Amele Mahallesi
İşçilerin konut sorununa çözüm olarak Ankara’nın kuzeybatısında kurulması öngörülen “Amele Mahallesi”, bu vurgunun en önemli unsurlarından biri.
Ne yazık ki bu mahalle fikri gerçekleşmedi ve planda öngörülen bu mekanlar 1930’lardan başlayarak gecekondu mahallerine dönüştü.
Ankara Kinderspielplatz’ları
Jansen Planı’nda insan önceliğine yapılan bir diğer vurgunun ise çocuklara yönelik olduğunu görüyoruz. Bugünkü Ankapark kadar havalı olmasa da “çocuk oyun meydanı” ya da aynı anlama gelmek üzere Almanca “kinderspielplatz” diyerek Jansen’in eskizlerinin çeşitli yerlerine mütevazı çocuk parkları serpiştirdiğini görüyoruz.
EGO’nun Atası: Ankara Otobüs Merkez İstasyonu
Jansen, yeşil alanları şehrin olmazsa olmazı sayarak planın farklı yerlerinde bahçelere değiniyor, fakat bunun yanı sıra toplu ulaşımı da es geçmiyor. Örneğin 12.03.1935 tarihli çizimde Otobüs Merkez İstasyonu detaylandırılıyor.
Jansen Planı ve Muhakkak Muhafaza Edilecekler
Etlik Bağları
“Etlik, hastanelerinden önce bağlarıyla ünlüydü yavrum”
Bugün tek bir bağ kalmamış dahi olsa bir zamanlar Etlik’in bağlarla dolu olduğunu görüyoruz. Eğlence Bağları, Aşağı ve Yukarı Ayvalı Bağları, Kurdini Bağları….
Camiler, Tapınaklar, Çocuk Meydanları
2.12.1936 tarihini taşıyan bir diğer eskizde ise Hacı Bayram Camii ile August Tapınağı’nın (eskizde yazıldığı biçimiyle Ogüst Mabedi’nin) çizimlerine yer verilmiş. Yine aynı eskizde Tabakane Camii çevresine ilişkin çizimler de mevcut. Biraz dikkatli bakınca bu ayrıntılarda Çocuk Oyun Meydanı’na, Kum Sandığı’na ve Cumhuriyet Bahçeleri’ne yer verilmiş olması hayli dikkat çekici. Daha çarpıcı olan ise bunların, camilerle birlikte “muhakkak muhafaza edilecek binalar” olarak belirtilmesi….
Cinema, Kamutay, Pergola
30.1.1939 tarihli Ulus Meydanı’na ait bir planda ise belli başlı ana yapılara ilaveten şu an Sosyal Bilimler Üniversitesi Kütüphanesi’ne dönüştürülen eski Sümerbank binasının içinde bir “cinema” olduğunu görüyoruz. Aynı planda Halk Fırkası olarak belirtilen bina, 23 Nisan 1920 ile 15 Ekim 1924 tarihleri arasında 1. TBMM olarak kullanılan, ardından Cumhuriyet Halk Fırkası Genel Merkezi ve daha sonra da Hukuk Mektebi ve 23 Nisan 1981’den beri de Kurtuluş Savaşı Müzesi olarak hizmet vermekte olan bina. Bu binanın hemen arkasında ise “Kamutay Bahçesi”ne yer verilmiş. Malum Kamutay, Cumhuriyet’in ilk yıllarında TBMM yerine kullanılan bir sözcük.
Jansen Planı’nda Koç Holding ve Cemiyet Hayatı
Kotch Zade’den Koç Holding’e
Yine 1939 tarihli bu planda, Sümerbank ile İş Bankası’nın tam karşısında “Kotch Zade” şeklinde yazılan bir yerin olduğunu görüyoruz. Burası 1930’larda mimar Ernst A. Egli tarafından inşa edilen ve “Koçzade Ahmet Vehbi” adı altında kurulan Koç Holding’in temelinin atıldığı yer.
“Cemiyet”in Ankara’daki Çekim Merkezi: Karpiç
100. Yıl Çarşısı’nın bulunduğu yerde “Belediye Bahçesi” olduğunu ve içinde de “Karpiç” adı verilen bir yer gözümüze çarpıyor. Kapandığı yıl olan 1953’e kadar Ankara’nın en meşhur lokantası olan Karpiç’in şehrin sosyal yaşamındaki rolü o kadar fazladır ki Jansen’in planında özellikle adının anılması pek de şaşırtıcı değil.
Jansen Planı’nda Öncesi ve Sonrası
Porselen Çaydanlık Öncesi Tandoğan
1938 tarihli bir diğer Jansen eskizinde ise “Tayyare Limanı ve Endüstri Sahası”na yer verilmiş. Geniş pisti, hangarları ve peronları ile burası, evet bir havaalanı!
Yakınlarda adı Anadolu Meydanı olarak değiştirilen, çaydanlığıyla ünlü Tandoğan Meydanı’nın bir zamanlar Ankara’nın ilk havaalanlarından biri olduğunu ve buraya uçakların kalkıp indiğini hayal etmek ne ilginç! Jansen açısından ise şehrin hemen yakınında bir havaalanının olması hem vatandaşların yolda geçireceği süreyi azaltacak hem de yakınındaki tren istasyonu sayesinde farklı ulaşım araçlarının birbiriyle bağlantılı olmasını sağlayacaktı. Nitekim Jansen bunu planında şöyle ifade eder: “Tayyare istasyonunun şehrin yakınında olması çok mühimdir. Bu yüzden fazla uzun yoldan kaybedilecek zaman uçuştan edilecek istifadenin kıymetini azaltır. Bittabi bu sebepten istasyonun yakınında olması elverişlidir. Bir nakil vasıtasından diğerine geçmek için bu suretle zaman kazanılmış olur.”
Kokoreç öncesi AOÇ: Bira Fabrikası
1934 yılında açılan, Ankara Birası‘nın üretildiği fabrika, 2007 yılında viski fabrikası iken faaliyetlerine son verilmiş.
Kedisiyle ve Golfüyle Ünlü Ankara, Altınpark’ın Öncesi
Jansen Planı’na ilişkin haritalara yakından bakıldığında görülebilecek yerlerden biri de “golf yeri” olarak belirtilen devasa alan.
Volkswagen firmasının Manisa’dan önce ilk fabrikasını Ankara’ya kurması gibi bir ihtimale yönelik bir intiba yaratsa da “golf yeri” adlı bu yer, şu an Ankara’nın en büyük rekreasyon alanlarından biri olan Altınpark. Bir dönem burasının Ankara’da golf oynanan tek yer olduğuna inanmak güç, neyse ki fotoğraflar mevcut. Aşağıdaki fotoğrafa bakan dikkatli gözler Jansen Planı’nda “golf yeri” olarak adlandırılan bu yerde golf oynayan kadınları ve arka planda da Hüseyingazi Tepesi’ni hemencecik tanıyacaklardır.
Çay Değil, Deniz: Çubuk Denizi
Ankara’da deniz olmadığından yakınılır sıklıkla. Oysa Jansen haritalarından anlıyoruz ki aslında var: Çubuk Denizi.
Çubuk Çayı üzerine kurulan barajın, Ankaralılara deniz havası yaşattığı çok açık.
Plansızlıklar ve Jansen’in Tandoğan’a Sitemi
Sadece harita, plan ve eskizlerden değil, Herman Jansen’in kendisine tevdi edilen Ankara şehir planının hazırlanma sürecinde işlerin ilerleyişine ilişkin olarak resmi makamlarla yaptığı yazışmalardan da o dönem Ankara’daki mimari yapının hızlı ve kontrolsüz ilerleyişine ilişkin ipuçları buluyoruz. Örneğin, Jansen’in Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’a yazdığı mektupta kendisinden habersiz ilerleyen inşaatlardan sitemle söz eder:
“Atatürk Bulvarı’nda Tayyare Cemiyeti ile İsmet Paşa Enstitisü arasında ve müzenin alt tarafında söylendiğine göre irsal binası/stüdyo ki bunun kuruluşundan bana hiçbir şey bildirilmemiştir.”
Jansen’in bahsettiği bu bina, şu an Türk Hava Kurumu ile Olgunlaşma Enstitüsü arasında yer alan ve inşası 1938’de tamamlanan Ankara Radyosu binası.
Jurassic Değil Jugendpark: Jansen Planı’nda Gençlik Parkı
Diğer ilginç bir husus ise plan ve haritalarda kullanılan dil. Jansen’in Almanca yazıp konuştuğunu ve doğal olarak çizimlerinin orijinalinin Almanca olduğunu düşünürsek aslında bu gayet normal. Ama yine de Gençlik Parkı’nı Jugendpark olarak görmek karışık duygular uyandırmıyor değil!
Ağzından Su Akan Heykel
Jansen’in, Ankara’nın en eski ve en ünlü hamamı olan Şengül Hamamı’na ilişkin eskizlerinde dikkat çeken bir ayrıntı var. Şengül Hamamı’nı, şimdilerde Çocuk Esirgeme Kurumu Müdürlüğü olan Himaye-i Etfal binasını, dükkanları falan belirttikten sonra önünde ağaç bulunan bir kahvehaneyi ve altında da “ağzından su akan heykel”i çizer. Bu heykel halen mevcut mu, mevcutsa nerededir ne yazık ki herhangi bir fikrim yok.
1928’de hazırlanan ve 1932’de kabul edilen Jansen Planı’ndan günümüze kadar geçen sürede Ankara’nın gerek nüfus açısından gerekse mekânsal açıdan büyük değişimlerden geçtiği açık. Jansen’in kendi planında 1978 yılına kadar Ankara’nın nüfusunu 300.000 olarak öngörmüşken, daha 1950’lilerde kentin nüfusu çoktan bu rakama erişmiştir. Bugün Ankara’nın nüfusu altı milyona doğru giderken Jansen Planı’nın izini sürmeye çalışmak hem plana hem de Ankara’ya haksızlık olarak düşünülebilir. Fakat şaşırtıcı olan şu ki Jansen’in öngördüğü kent mekânlarının ve planın temel vurguları halen belirgin bir şekilde bugünkü Ankara üzerinden takip edilebilmekte. Ankara’yı ve tabii Jansen Planı’nı da özel kılan unsur bu olsa gerek.
Not: Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, TED Üniversitesi Mimarlık Fakültesi ve Çankaya Belediyesi işbirliği ile düzenlenen Jansen ve Ankara – Harita, Plan ve Eskizlerle Başkentin Tasarım Öyküsü” adlı sergi, 1 Kasım 2019 tarihine kadar Goethe Enstitüsü’nde ziyaret edilebilir.