“Bana, insan yalnızca kendini anlayabilirmiş gibi geliyor. O da zaman zaman.”
Barış Bıçakçı, Bizim Büyük Çaresizliğimiz’den.
Eski gecekondu semtlerinin ücra köşelerinde terk edilmiş evler olur. Gece vakti önünden geçilemeyen, perili ya da hayaletli gibi çeşitli efsanelere konu olan kapısı bacası olmayan korkunç evler. Ankara’nın pavyonlarını da zihnin terk edilmiş köşelerinde bulunan evlere benzetebiliriz. Herkes bilir, çeşitli anlamlar yükler ancak kimse bilmez. Bu yazıya başlamadan önce belirtmek isterim ki artık pavyona gitmiyorum. Jübilemi Jübile Bar’da yaparak pavyon defterini kapattım. Pişmanım ve deli gibi özlüyorum ancak hayat biraz da denge meselesi. İnsan aynı anda iki hayat birden yaşayamaz. Tercihim burası oldu. Pavyon nedir ve ne değildir bir yazı dizisiyle anlatmaya çalışacağım.
Pavyon Semtleri
Ankara’da pavyonları 3 semt altında ele alabiliriz. Tabii 14 ya da 15 semt de bulabiliriz ancak hepsinin ağababaları şu aşağıda belirteceğim cümlelerden çıkmıştır.
Maltepe Pavyonları
Maltepe, Demirtepe ve Tandoğan’ı kapsayan muhitten Maltepe olarak bahsedeceğim. Çünkü taksiciye “Demirtepe’ye gidelim” derseniz önce size sonra taksimetreye bakar. Saat 12’den sonra Ankaray duraklarının en az 5 tanesi artık Maltepe olmuştur. Ankara pavyonlarını bir futbol takımı olarak düşünürsek takımın Brezilyalı forvetleri bu muhitte bulunan pavyonlardır. Ankara’nın hali hazırda en popüler mekanı da burada yaşar: Mega Show. Ancak mekanlar sürekli rekabet halinde olduğu için bu durum değişkenlik gösterebilir. Bu yazıyı 2003’te yazmış olsaydım en popüler mekan için Kristal; Ankaralı Namık rahmetli olmadan önce yazmış olsaydım 06 Pavyon diyebilirdim. Mega Show için aynı zamanda en nezih pavyon da diyebiliriz. Güvenlik, vestiyer, vale gibi konularda iyidir. Konsomatris kadınlar masayı sıkboğaz etmez. Gece 1’de Bilal sahneye çıkar. Kendisi camianın en önemli sesidir. Türk Sanat Müziği söyler. Mekana gelen müşterilere öpücük atarak selamlaması ve Havai esintisi taşıyan gömlekleri ile meşhurdur. Sahne aralarında dönemin popüler yabancı şarkıları çalınır, yurt dışından gelen dansçı ablalar sahnesinde performans sergiler. Şunu belirteyim, ilk gidişinizde ödediğiniz hesap ile sonraki hesaplarınız arasında bariz bir fark olur. Bunu da bir eşik olarak ya da hayat dersi olarak algılayabilirsiniz. Siz kapıdan girer girmez herkes sizin oraya ilk defa geldiğinizi anlar. Normalde Mega Show’da bir bardak 33 cc bira 25 lira, kuzu kavurma 35 liradır. Ama hesap geldiğinde matematik biliminden uzaklaşarak yavaşça kredi kartınızın şifresini tuşlayın. Bu ilk hesap size “Bir daha pavyona gidenin” gibi cümleler söyletmiyorsa ikinci gidişinizde hesabı sorgulayabilir, Bilal’e öpücük gönderebilirsiniz.
Maltepe’de bulunan diğer mekanlardan Manilya, Yakut, Miami, Monamour, Şehrazat gibi pavyonlar isim olarak pavyonu kullanmaz. Kendilerine Gazino ya da Night Club derler. Öyle olmadığını bilmenizi isterim. Hepsinde kırmızı led ampuller, papyonlu garsonlar, belli bir saatten sonra elektro bağlama, ortalarda gül satan personel bulunmaktadır. Diğer semtlerde olanlardan farklı olarak ülkemiz ile Rusya arasındaki en güçlü bağlantılar bu mekanlarda cereyan eder. Rus kadınlar, her gülüşünde bir tane tarla kazanacak kadar güzeldirler. Gölbaşı, Kazan, Haymana tarafında bir tapuyu elinize aldığınız zaman tarla maliki olarak Olga, Svetlana, Helena gibi isimler görmeniz muhtemeldir. Yine Maltepe’de Reyna Gazinosu’nda Çubuklu Cem sahne alır. Şarkı söylemenin yanı sıra sahnede stand up tarzı tiyatral bir gösteri yapar. Alkolün tesiri midir bilmem deli gibi gülebilirsiniz, komik adamdır. Maltepe’de pavyon çıkışı işkembe ya da kelle paça çorbası pek tercih edilmez, genelde ciğerciler, kokoreççiler prim yapar. Maltepe’nin en önemli özelliği; gece orada başlayabilir ama hiçbir zaman orada bitmez.
Kızılay Pavyonları (Akay, Menekşe Sokak, Sakarya)
Kızılay Pavyonları, Kızılay’ın her kesime hitap etme yeteneğinden dolayı ucuzdur. Ancak bu bilgi sizin için bir önem taşımıyor. Çünkü bu pavyonlar ilk defa gelenlerden para kazanır. Akay’da ya da Sakarya’da bir pavyona oturup bira söylediğiniz zaman yanına beyaz peynir, üzüm, kavrulmuş şam fıstığı, kavun gelebilir. Siz de haklı olarak “Kardeş ben bira içiyorum beyaz peyniri ne yapayım?” diyebilirsiniz, bu durumda alacağınız cevap pavyonlarda en sık duyulan kelime olur “ikram”. Siz biranın yanında beyaz peynir yerken hesap adisyonunuza bir rakam daha eklenir. Sakarya’daki en meşhur pavyonlar Marina, Şato ve İnci’dir. Bunların birine girmiş bulunan müdavimler, geceyi ikiz kenar üçgene benzeyen bir konumda bulunan bu mekanları tavaf ederek bitirirler. Bu mekanlarda Kızılay’ın en önemli sesi olan Serap çıkar. “Mekanlar” diyorum çünkü Serap aynı gün içinde 3 mekanda da çıkar. Hacettepe Konservatuvarı birincilikle bitirdiği söylenir, her şeyin yalan olduğu bir ortamda ne kadar doğrudur bilinmez ama Serap’ın sesi harikuladedir ona kefilim.
Marina’da sanatçıların arkasında; sarhoş olduğum zamanlarda dünyanın, normal zamanlarda Ankara’nın en iyi bağlamacısı Ümit çalar. Bir eliyle bağlama çalıp bir eliyle telefonundan mesaj yazabilen bir insandır. Sürekli uykusuz görünen yüz ifadesinden dolayı ek iş olarak orada olduğunu düşünürüm ama olağanüstü yetenekli bir müzisyendir ve bu gerçek her şeyin üzerindedir. Kızılay pavyonlarında oyun havası çalınmaz. Arabesk, halk türküsü, sanat müziği gibi türler sergilenir. Burada bulunan birçok Türkü Bar da esasen pavyon olarak çalışır. Mekanlar, mimari olarak birbirine hayli benzer. Hemen hepsinde loca ve masa olarak ikiye ayrılmış oturma düzeni bulunur. Piyango çıktıysa ya da 1 hafta ömrünüzün kaldığını öğrendiyseniz locaya oturabilirsiniz. Onun dışında sahne yakını bir masaya oturmanızı tavsiye ederim. Kızılay pavyonları çelik ev kapısının arkasında olur, 20-30 arası merdivenden inilerek ulaşılır. Buradaki kritik nokta şudur; mekana girer girmez hızlı ve emin adımlarla yürüyerek bir masaya oturun. Neden böyle olması gerektiğini bir gün yolunuz düşerse anlarsınız, bu konuyla ilgili merak öğesini kullanmak istiyorum. Ankara pavyonlarında tuvaletler paralıdır. Aslında değildir, sadece girişinde bir kadın elinde peçete ve kolonya ile para vermenizi bekler. Kızılay’da bulunanlar ise beklemez, salça olurlar, belki peşinizden gelirler. Para vermek durumunda kalabilirsiniz. Akay sokakta ise pavyonlar kadın erkek ilişkisi üzerine kuruludur. Burada sanat, hizmet gibi durumlar önem taşımaz. Buralara giden dayıların amacı da müzik dinlemek değildir. Ankara’nın en başarılı konsomatrisleri burada bulunur. Aynı gün içinde 5 dayıyı kendine aşık edecek kadar yeteneklidirler. 65 yaşında Esat’ta terzilik yapan bir dayıyı dünyanın en yakışıklı erkeği olduğuna inandırabilirler. Bu dayılar da torunu yaşındaki kadın istedi diye sahneye çıkıp herkesin gözü önünde salsa yapabilir, bunu kimse yadırgamaz.
Cebeci ve Çankırı Caddesi Pavyonları
Üç sene önce her gün pavyona giden, buralarda en az iki ev parası yemiş bir dayıdan şu cümleyi duymuştum: “Oralara gidilir mi? Orası adamı yutar.” Dayının da dediği gibi Ankara pavyonlarının da bir dibi söz konusu. Bu dip, kardeş semtler Cebeci ve Çankırı caddesi pavyonlarıdır. Burada viski, votka, cin satılmaz; istenirse ücreti mukabil tekelden alınıp masaya konulur. Rakı ve oyun havası üzerine kurulu bir düzendir. Sahneye çıkıp kadınlarla oyun havası oynamak bir çeşit gösteriştir. Kristal, Parliement, Anadolu en meşhur olanlarıdır. Eğer ilk gidişiniz ise matematik bilimini unutarak sakince cüzdanınızı masaya bırakıp gidebilirsiniz, onlar kart şifrelerini bulabilirler. Pavyonlar arasında renklerin sıfat savaşı vardır. Sarı Tutku, Sarı Ece, Esmer Tutku en meşhur olanlarıdır. Masaya kadın çağıran bir müşteri onun içkisini ödemek ile mükelleftir. Bu içkiye piyasada “bayan içkisi” denir. Beyaz şarap bardağında bir adet bira içerse ortalama 40 lira, Miller marka bira içerse 110 lira hesaba eklenir. Sonsuz sayıda içebilme yeteneğine sahip olduğu gerçeğini bilmeniz gerekir. Herkesin yalan söyleme ve herkesin bu yalanlara bilerek inanma yeteneğine sahip olduğu semtlerde, gece ve birçok şey mutlaka burada biter.