Geçtiğimiz hafta sonu Sivil Toplum Geliştirme Merkezi Derneği (STGM), Sivil Sesler Festivali’ni TED Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirdi. Festival, pandemi dolayısıyla verilen üç yıllık aranın ardından sivil toplum aktörlerini bu defa Ankara’da buluşturdu. Dernek, 2009 yılından bu yana çeşitli temalardaki festivallerle sivil toplum örgütlerini bir araya getirerek tanışmalarını ve iş birliği olanaklarını görüşmelerini sağlıyor. Çalışmalarını stantlarında anlatan ve sergileyen sivil toplum örgütleri atölye, panel ve söyleşilerle kendilerini ziyaretçilere daha yakından tanıtma olanağı yakalıyor.
Ankara’nın bu yılki muhtemel son iki sıcak gününde gerçekleşmesinin de etkisiyle cıvıl cıvıl geçen festivalde Lavarla da “Bir Kent Haritasının Kolektif Tasarımı” atölyesiyle yer aldı. Renkli geçen ve birlikte üretince bulunacak iyi fikirlerin sınırı olmadığını bir kez daha gördüğümüz atölyeden katılımcılar da oldukça keyifli ayrıldı. Atölyenin yanı sıra festivale katılan seslerin hikayelerini kovaladık. Bu seslerden biri Manisa’dan zeytin kokusu getiren Akhisar Kadın Derneği. Derneğin kurucu üyelerinden Hayriye Hacet ile birlikteydik.
Akhisar Kadın Derneği, 2016 yılında on üç kadının bir araya gelmesiyle kurulmuş. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık yaratmak, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir yeryüzünün çakıl taşlarını döşemek amacıyla yola çıkan kadınlar kendi yerel derneklerini kurmaya karar vermişler: “Baştan beri bir iktisadi işletme ya da bir kooperatif kurma hedefimiz vardı. Çünkü kadınlar üretiyorlardı, ürettikleriyle onları güçlendirmek gerekiyordu ekonomik anlamda. Kadın evden çıkabilirdi, üretebilirdi, satabilirdi, ekonomik fayda sağlayıp ayakları üzerinde durabilirdi.”
İş birliği ve üretim
İş birliği ve üretimi dernek için olmazsa olmaz olarak niteliyor Hayriye Hacet. Üretkenliğin kadının doğasında olduğunu, üreterek ayakları üzerinde durabileceğini belirtiyor. Yaşamda her gün fark bile etmeden birçok alanda iş birliği yaptığımızı ekliyor. Bu kaçınılmaz bir durum ve bir arada yaşamanın doğasında var esasen. Dernek aynı zamanda Manisa Kadın Kooperatifleri’nin koordinasyonu altında çalışıyor. Bir çatı oluşumdan aldıkları destekle dayanışmayı “hayatın ta kendisi” olarak görüyorlar.
Dernek, yerelde üreten kadınlara ürünlerini pazarlamaları konusunda destek verip yeni alanlar açıyor. Bu konuda çeşitli projeleri fikir aşamasının ardından hayata geçiriyor; üreticilerle el ele verip projelerini sürdürülebilir hale getiriyorlar. Ürünler arasında erişte, zeytinli erişte, sabun, zeytinyağı ve kendi özel ürünleri olan Akhisar zeytinli kurusu da bulunuyor. Liderlik eğitimi, toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi veren dernek, Halk Eğitimle iş birliği protokolü imzalayarak kadınlara el sanatları, ağaç budama ve pilates kursları da sağlıyor.
Üyeler derneğin daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşması konusunda çabalarken bu defa şehir merkezinde “Şemsiye” adında bir butik kafe işletmeye başlıyorlar. Yirmi dört sandalyeli bu kafede kadınlar, evlerindeki özenle sağlıklı ve lezzetli yemekler sunuyorlar. Kafede aynı zamanda erişte, kuru gibi diğer ürünler de satılarak devamlılıkları sağlanıyor. Onların “iyileştirme” yöntemi de üretmek.
Sosyal Market ve Mekik
Daha neler yapabiliriz diye düşünen dernek bu defa kurdukları Sosyal Market’te, topladıkları ikinci el eşyaları ihtiyaç sahiplerinin kullanabilmesi için tasnif ediyor. Bu sayede modası geçen ürünlerin rağbetten düştüğünü anlayarak eldeki kumaşları değerlendirmeye ve yeni amaçlarla kullanılabilmeleri için dönüştürmeye karar veriyorlar. Anneannelerinin ilhamıyla çaput kilim dokuma onlara bir dönüşüm fırsatı sağlıyor: “Bir asırlık bir dokuma tezgahı bulduk, bir teyzemiz bunu bize bağışladı. Bir başka teyzemiz dokuma öğretme konusunda gönüllü oldu. Şu anda eskiyen kumaşlar, yenilenerek kullanıma kazandırılıyor.” Kendi renk skalalarına göre ipleri kilimden daha ince dokuyup çanta, cüzdan gibi eşyalara dönüştürüyorlar. Mekik adını verdikleri markaları altında çıkan ürünlere dikilen etikette ise şöyle yazıyor: “Cesur ol, enerjini fark et, yenilenmeyi ve dönüşümü kabul et, gökyüzüne bak, anın tadını çıkar.”
Son olarak belki tüm işlerinin özeti; kadınlar bir araya gelerek kazandıklarıyla şimdiye kadar 50 öğrenciye de burs verir hale gelmiş.
Dernek kuruluşunda ve çalışmalarında Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı yanında Türkan Saylan’ın kişiliğinden ilham alıyor. Her okumuş Türk kadınının cumhuriyete borcu olduğunu söyleyen Türkan Saylan ise onlar için ayrı bir yere sahip.
“Sivil Sesler Festivali’nde sesler içinde güzel bir ses olduğumuzu fark ettik.”
Çim amfiye kurulan sahnede çeşitli etkinlikler gün boyu sürerken Akhisar Kadın Derneği katılımcıları da koroda yer almış ve orada olmayı çok sevmişler. Hem kelimenin gerçek anlamıyla seslerinin güzel olduğunu fark etmişler hem de festival sayesinde seslerini duyurma ve renklerini görünür kılma imkanı bulabilmişler.
“Bize yalnız olmadığımızı, başka bir dünyanın mümkün olduğunu söyleyen çok insan olduğunu fark ettirdi Sivil Sesler Festivali.”
Son olarak festivalde deneyimledikleri üç “güzellik”i sorduğumuz Hayriye Hanım “paylaşım, sivillik ve hiyerarşisizlik” diyerek festivalde herkesin bir oluşuna dikkat çekiyor.
Kapak fotoğrafı: Anayurt Gazetesi