Dünyada müzik olmasaydı ne yapardım hiç bilmiyorum. Oldum olası ritimlerin ve melodilerin beni şekillendirdiğine, zaman zaman dönüştürdüğüne, bazen de bana kendimi hatırlattığına inanırım. Gördüğüm birçok şeyin, yaşadığım birçok hissin bende şarkı olarak karşılığı vardır. Günbatımı pembeyse onun ayrı bir müziği vardır, bir şey hatırlatır. Çocuklar bisikletle yanımdan geçiyorsa, onun başka bir müziği vardır. Kalabalıkta koşturuyorsam, bir parkta uzanıyorsam, birini özlüyorsam, hepsinin bir melodik karşılığı vardır bende.

Berlin’in Ritimleri
Gelelim Berlin’in ritimlerine… Bu şehrin sayılamayacak kadar ritmi olduğu bir gerçek. Gündüzüyle gecesi, doğusuyla batısı, her şeyiyle öyle dolu ve bambaşka ki… Berlin birçok Avrupa şehri gibi de değil üstelik. Sizi Champ Elysee ya da Big Ben karşılamıyor; onun yerine dünya üzerinde ne kadar farklılık varsa onlar selamlıyor. Stilettolarıyla saçlarını savuran bir kadının hemen yanından sakalları göbeğine kadar uzun, yırtık bereli bir adam geçiyor. O sırada arkadan Almanca (ve bazen Türkçe) rap duyuyorsunuz ve siz kafanızı o yöne çevirirken küçük çocuklarıyla bir göçmen aile önünüzden geçip gidiyor. Yerin üstünden altından trenler geçiyor, burnunuza önce currywurst sonra döner kokusu geliyor. Bütün bu farklılıkların nasıl bir harmoni içinde olduğunu ancak gördüğünüzde anlıyorsunuz. Sesler alçalıyor yükseliyor, akışlar değişiyor. İnsanlar kaldırımlarda, arabalar ve tramvaylar caddelerde birbirine karışıyor.

Bohemian Rhapsody
Seslerin, hislerin, kültürlerin bu kadar bambaşka ve aynı zamanda uyumlu olduğu bir şey daha var; Bohemian Rhapsody! Ben de filmi taze çıkmışken -ve beni kalbimden vurmuşken- şehri Queen’le gezeyim dedim. Son zamanlarda Queen dışında ne dinlesem tatsız tuzsuz geliyor zaten bana. Notaların, ritimlerin, Brian May’in sololarının ve Freddie Mercury’nin muazzam sesinin farklılaşıp bütünleştiği o anlar Berlin sokaklarını adımlarken müthiş bir hissiyat veriyor. Fat Bottomed Girls çalarken küçük sıçrayışlar yapmamak, I Want to Break Free çalarken yürüdüğüm yerde dans etmemek için kendimi çok zor tutuyorum. Radio Ga Ga başladığında Freddie’nin Live Aid konserindeki figürlerini taklit etmemek ise, benim için neredeyse imkansız!

Queen’in ustalıkla icra ettiği o çok sesliliğin oldukça baskın olduğu Berlin’i belki bu özelliğinden dolayı değil ama verdiği hissiyat açısından doğup büyüdüğüm Ankara’ya da çok benzetiyorum. Sokaklarındaki aşinalık sizi öyle içine çekiyor ki uzun zaman sonra oraya dönünce şehri karşınıza alıp sohbet edesiniz geliyor. Bu iki şehir size hiçbir zaman arkasını dönmüyor, bütün uyumsuz parçalarıyla sizi yeniden kucaklıyor. Tıpkı Queen’in, ilk gençlik yıllarımdan beri, her yeniden dinleyişimde beni tutup kendine çekmesi gibi.
Bohemian Rhapsody filminde, şöyle bir replik var, Freddie’nin söylediği, “Biz dört uyumsuzuz. Birbirimize ait değiliz. Diğer uyumsuzlar için çalıyoruz. Odanın arkasında duran kimsesizler, eminiz ki onlar da birbirlerine ait değiller. Biz onlardan biriyiz.” Berlin’i bilen biri bu cümlelerin bu şehir için ne kadar geçerli olduğunu iliklerine kadar hissedecektir. Bilmeyenler ise buraya ilk geldikleri an bu cümleleri hatırlayabilirler. Hiç kimsenin hiç kimseye ait olmadığı, toplumun içinde ya da dışında, herkesin kabul edildiği dev bir festival alanı!
Şehir ve Müzik
Uzun lafın kısası, şehirlerin müziklerle eşleşme şansı olsaydı, Berlin’e kesinlikle Queen düşerdi. Müzikal zenginliği insanın içine işleyen Bohemian Rhapsody’nin opera kısmında Galileo’lar ve Mama Mia’ların arasında Bismillah naraları duyulması gibi çılgınca uçlarda ve farklılıklarıyla devasa bir bütün!
Hamiş: Berlin’de yaşıyorsanız ya da buraya gezmeye gelecekseniz kendinize bir saat ayırıp kulaklıklarınızı takın ve Queen dinleyerek sokaklarda gezin. (Dans etmek isterseniz -isteyeceksiniz- utanmayın, Berlin delileri çok sever ve Freddie de dans etmenizi isterdi.)
“Üçüncü Yaka nedir?” sorusunun yanıtını öğrenmek ve yazı dizisinin ilk bölümünü okumak için bu bağlantıya tıklayabilirsiniz.
Bohemian Rhapsody ve son dönemin içinden müzik geçen filmleri ile ilgili şu yazıya göz atabilirsiniz!