İtalo Calvino, ünlü kitabı Görünmez Kentler‘in sonunda, cehennemin ortasında cehennem olmayan ne varsa aramayı, onu bulduğumuzda tanımayı bilip, yaşatmayı ve ona fırsat vermemiz gerektiğini söyler. Zihnimden bir türlü atamadığım bu cümleye göre Ankara’ya bakarım genelde ben. Ankara’yı cehennem olarak yaftaladığımı düşünmeyin sakın, elbette cehennem değildir buralar. Fakat insanların bir türlü önünü alamadığı, yeryüzünde cehennem yaratma girişimleri alışveriş merkezleri, gökdelenler, şehrin tabiatına aykırı yapılar ve fantastik canavarlarla Ankara’da da yaşanmaktadır. Bu yazının çıkış noktası biraz da burası olmuştur. Şehrin içinde “cehennem” olmayan Ankara’nın hanlarını, Calvino’dan aldığım ilhamla araştırdım. Cehennemin ortasında cehennem olmayan yerleri aramak isterseniz belki size yardımcı olabilir umuduyla.
Geçmiş yüzyıllarda Ankara’da, ticaretin nabzı günümüzden biraz daha farklı olarak Ulus’ta atar. Ulus’ta, Hanlar bölgesi olarak bilinen, Sulu Han-Tahtakale Çarşısı’nın yer aldığı “Aşağı Yüz” ve Kale’nin hemen girişinde Koyunpazarı ve Atpazarı’nın yer aldığı “Yukarı Yüz” olarak isimlendirilen iki bölge vardır. Ankara’da hanların çoğu Yukarı Yüz ismi verilen ikinci bölgede inşa edilmiştir. Halen varlıklarını sürdüren hanlarla birlikte; Mehmet Tunçer’in Ankara Şehri Merkez Gelişimi kitabında 32 adet, Rıfat Özdemir’in 19.Yüzyılın İlk Yarısında Ankara kitabında 30 adet, Gönül Öney’in Ankara’daki Türk Devri Yapıları kitabında ise 15 adet han ismi geçer. Günümüzde eski Ankara’nın hanlarının bazıları yenilenmiş olsa da bunlardan az bir kısmı günümüze ulaşabilmiştir.
Yukarı Yüz Hanları
1. Kurşun Hanı
Anadolu Medeniyetleri Müzesi’ni hemen hemen herkes bilir. Fakat Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin aslında Kurşun Han olduğunu pek az kişi bilir. Evet bugün Ankara’nın en fazla ziyaret edilen dünyaca ünlü müzesi aslında eski bir handır. Hemen bitişiğindeki Mahmutpaşa Bedesteni ise Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nin müdüriyeti olarak kullanılmaktadır. Eski kaynaklarda Mahmutpaşa Bedesteni ile bitişik olan Kurşun Han’ın, Atpazarı bölgesinin en fazla gelir getiren hanı olduğu vurgulanmaktadır. Kurşun Han’ın tarihi ise 15. yüzyıla kadar gider.
2. Pirinç Hanı
Bugün Atpazarı bölgesinde bulunan Pirinç Han, 18. yüzyılda inşa edilmiştir. Ahi Elvan Cami’nin arkasındaki Pirinç Sokak‘ta bulunmaktadır. Han şu anda kullanıma açıktır. Pirinç Han’ı güneşli Ankara günlerinde ziyaret edip, içinde gözleme yiyebilir veyahut dükkanlarında alışveriş yapabilirsiniz.
3. Çengel Hanı
Son yıllara kadar tabakhane ve yün deposu olarak kullanılan Çengel Han, Vakıflar Genel Müdürlüğü kayıtlarına göre 1537 yılında Rüstem Paşa Vakfı tarafından yaptırılmıştır. Çengel Han, bugün Ankara Kalesi’nin hemen girişindeki Ser Meydanı’nda, Rahmi Koç Müzesi olarak hizmet vermektedir. 2005 yılında Koç Vakfı tarafından onarılan ve müze haline getirilen yapı, Ankara’nın ilk sanayi müzesidir. Çengel Han’da Vehbi Koç’un iş hayatına atıldığı dükkan da yer almaktadır.
4. Safran Hanı
Atpazarı, Salman Sokak’ta yer alan Safran Han, 16. yüzyıla tarihlenmektedir. Safran Han ayrıca, “Zafran Han”, “Zaferan Hanı” ve “Zağferan Hanı” gibi isimlerle de bilinmektedir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında diğer bazı hanlarla beraber cezaevi olarak kullanılan han Koç ailesi tarafından restore edilmiştir. Han şu anda Çengel Han, Rahmi Koç Müzesi’nin ek binası olarak kullanılmaktadır.
5. Çukur Hanı
Atpazarı, Ser Meydanı’nda bulunan Çukur Han, Çengel Han’ın hemen kuzeybatısında yer alır. Çukur Han 16. yüzyıla tarihlenir. Milli mücadele döneminde askeri karargah olarak kullanılan Han, Cumhuriyet Dönemi başlarında ise hapishane olarak hizmet vermiştir. 2010 yılında biten restorasyonla butik otel olarak hizmete açılmıştır. Günümüzde Divan Otel olarak hizmet vermektedir.
6. Pilavoğlu Hanı
16. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasına tarihlenen Pilavoğlu Han, Atpazarı, Hanlar Sokak’ta yer almaktadır. Çengel Han’ın hemen karşısındadır. Pilavoğlu Han’ı diğer hanlardan ayıran özelliği ise bir dehlizi andıran Batı ve Doğu kapılarıdır. Bugün Han içinde çeşitli atölyeler ve benim adını çok sevdiğim Borges Cafe yer almaktadır.
7. Bala Hanı
Günümüzde alt kısmı bölgenin ruhuna uygun bir şekilde esnafa kiralanan ve bir kısmı da Hazer Oteli olarak işlev gören Bala Han, 19. yüzyıl sonu Ankara yapılarındandır. Bala Hanı, Atpazarı’nda, Pirinç Sokağı’nın Atpazarı yokuşu ile kesiştiği köşede bulunmaktadır.
Aşağı Yüz Hanları
-
Hasan Paşa Hanı (Sulu Han)
Halk arasında Sulu Han olarak bilinen yapının adı aslında Hasan Paşa Hanı’dır. Hasan Paşa’nın, 2. Bayezid Devri emirlerinden olduğu bilinmektedir. Han, bu bilgiler ışığında 1511’e tarihlenebilir. Hasan Paşa Hanı’nın kitabesi bulunmadığı için tarihlemeler kesin bir nitelik taşımamaktadır. Günümüzde Sulu Han; zücaciye, nalburiye, billuriye, baharatçı gibi dükkanların bulunduğu bir ticaret alanına dönüşmüştür. 1980’lerde Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen restorasyonla günümüzdeki şeklini alan Sulu Han, Posta Caddesi’nde (caddenin şimdiki adı Şehit Teğmen Kalmaz’dır) bulunmaktadır.
-
Taşhan
Taşhan, Ankara Hanları arasında günümüze ulaşamamış en önemli yapılardan birisi belki de. Bugünkü Sümer Bank‘ın yerinde yani Ulus Meydanı’nın göbeğinde yer alan yapı 1936 yılında yıkılmış. Öyle ki; bugün Ulus Meydanı diye bildiğimiz yerin adı eskiden Taşhan Meydanı olarak geçiyormuş. Ayrıca Cumhuriyet’in ilk modern lokantalarından olan Karpiç Lokantası, Hanın arka bahçesinde yer almaktadır. Taşhan 1933 yılına kadar konaklama tesisi olarak kullanılmıştır.
Not: Merak edenler için Taşhan ile beraber günümüzde olmayan Ankara’nın hanları: Muslu Han, Tuz Han, Bakır Han, Pembe Han, Kapan Han, Kırmızıoğlu Han ve Yeni Han.