Menu Kapat
Kapat
Ara
Close this search box.

Üçüncü Yaka: Yerdeki Tarih

XPzone Infinia
Okuma Modu

Bastığınız yerdeki tarih dikkatinizi çekti mi hiç?

İnsanlar ikiye ayrılır: İnsanları kategorize edenler ve bu kategorileri saçma bulanlar… Ben kendimi ikinci grupta görüyorum. Ancak bugün bir hikaye anlatmak için ben de insanları ikiye ayıracağım. İnsanlar ikiye ayrılır: Yürürken karşıya bakanlar ve yürürken yere bakanlar. Ben kendimi yine ikinci grupta görüyorum. Ve yürürken Berlin’de kimi zaman tarihe tanıklık ettiğim hissine kapılıyorum.

Berlin ve Ankara’nın -sanırım sadece benim gördüğüm– ortak özelliklerinden bir tanesi de SOĞUK! Ankara için şehri ile ünlü bir ayaz derler, Berlin de aynısının hafif nemlisi. Spree Nehri yüzünden, kış aylarında bazen yolda yürürken içime işliyor bu soğuk. Bakışlarımı yere dikiyorum, A noktasından B noktasına hızla ilerlemeye çalışıyorum. Bu durumda da gözlerimi yerden kaldıramıyorum. Yerdeki tarih işte böyle günlerde karşıma çıkıyor.

Tarihi hep kitaplarda okumaya, müzelerde görmeye alışmışız sanki… Alışılmadık bir yerde karşımıza çıkınca şaşırıyoruz. Berlin bu anlamda insanı şaşırtan bir şehir. Çünkü tarih her an her yerde ve kelimenin tam anlamı ile “yerde”, ayaklarımızın ucunda. Yerdeki tarih işte bana bunu ifade ediyor. Bakın neler görüyorum yürürken.

Yanan Kitaplar Anıtı: Bebelplatz

Tarihten ders almak, onun üzerini örtmek değil, onu görünür ve unutulmaz kılmakla mümkün. Ayakkabılarımızın ucundaki tarih de işte böyle bir yerde karşımıza çıkıyor. Berlin’in merkezinde yer alan Mitte semtinin Unter den Linden isimli geniş bulvarındaki bir anıt; görkemle göklere yükselmek yerine, utançla yerin dibine geçiyor.

Takvimler 1933’e döndüğünde, Alman Nasyonel Sosyalist Partisi, büyük bir takipçi kitlesi kazanmıştı. Nazilerin takipçisi gençlerin oluşturduğu Alman Öğrenciler Birliği, Propaganda Bakanı Goebbels’in ateşli konuşmasından etkilenip, tarihin en utanç verici protestolarından birine imza attılar. 10 Mayıs 1933 günü bu üniversite öğrencileri, ari ırk mensubu olmayan yazarların kitaplarını Bebelplatz’da yaktılar. Heinrich Heine, Karl Marx ve Albert Einstein kitapları yakılan yazarlardan sadece birkaçıydı.

yerdeki tarih, ücüncü yaka
Bebelplatz’daki bu anıtın yakınlarında, kitapları yakılan yazarlardan Heinrich Heine’nin şu alıntısı yer alıyor: “Bu sadece bir başlangıçtı, kitapları yaktıkları yerde sonunda da insanları yakacaklar.” (Foto: Wikipedia)

O gün kitapların yakıldığı bu yerde, bugün bir anıt yer alıyor. Sanatçı Micha Ullman tarafından yapılan bu anıt, Humboldt Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi önünde konumlanıyor. Yerin altındaki bu boş kütüphane, bu yerdeki tarih anıtı, insanlığın utanç verici bu dönemini hatırlatıyor.

Tavşan Tarlası: Kaninchenfeld

İkinci Dünya Savaşı sonrası… Berlin ikiye bölünmüş halde, Müttefik Kuvvetler tarafından yönetiliyor. Doğudaki Alman Demokratik Cumhuriyeti ile batıdaki Almanya Federal Cumhuriyeti arasında geçişleri önlemek adına, Berlin duvarı kenti ikiye bölüyor. Pasaportsuz, izinsiz geçmek yasak. Ancak şehirde kural tanımaz yaratıklar var: Tavşanlar!

yerdeki_tarih
(Fotoğraf yazara ait)

O zamanlar iki tarafın sınır bölgesini oluşturan Berlin Duvarı çevresi, tavşanların yaşam alanıydı. Bu tatlı hayvanlar, duvarın altından kazdıkları tünellerle; doğudan batıya ya da batıdan doğuya gönüllerinin istediği gibi seyahat edebiliyorlardı. 1989 yılında duvar yıkılıp Berlin birleşince, tavşanlar da doğal yaşam alanlarını bırakmak zorunda kaldılar. Kentin yeşil alanlarına göç ettiler.

ücüncü yaka yerdeki tarih
Berlin’e gelip de bu tavşanların izini sürmek isterseniz eğer, Chausseestraße’ye gidebilirsiniz! (Fotoğraf yazara ait)

1999 yılında sanatçı Karla Sachse, duvar kenarında yaşayan bu tavşanların anısını ölümsüzleştirmek istedi. Bir zamanlar özgürce gezdikleri bölgeye, onların anısına 120 adet tavşan silüeti yerleştirdi. Kaldırım üzerinde yer alan bu silüetler, zamanla inşaat ve yenileme çalışmalarının kurbanı oldular. Ancak kimileri hâlâ yerli yerinde. İşte, yerdeki tarih sıkıcı bir mahallenin sıradan bir kaldırımında bu şekilde karşınıza çıkabiliyor!

Takılıp Düşmek İçin: Stolperstein

Berlin’de kimi evlerin önünde, pirinçten minik kareler var. Önce bunların üzerinde durmadım, bulunduğum sokakta rasgele yer alan bir şey olduğunu sandım. Zamanla şehri keşfettikçe pek çok farklı mahallede karşıma çıkmaya başladılar. Bir gün bu yerdeki tarih anıtı hakkında sorup soruşturmaya başladım. Ve öğrendim ki bu minik pirinç karelerin bir adı varmış: Stolperstein.

Stolperstrein, tökezletecek bir taş anlamına geliyor. Ve yerdeki bu minik tarih anıtı için daha iyi bir isim olamazdı herhalde diye düşündürüyor. II. Dünya Savaşı döneminde Nazi terörüne kurban giden kişilerin son ikamet adreslerinin önünde yer alıyorlar. Kimi zaman bir ev, kimi zaman işyeri… Stolperstein’lar Berlin’de her yerde karşınıza çıkabiliyor. Bazı apartmanların önünde sadece bir tanesine rast gelirken, bazılarında büyük bir aileyi anmak için konmuş olanları görebiliyorsunuz.

Stolperstein’lar üzerinde o binada yaşamış ve Nazi terörüne maruz kalmış kişiler hakkında bilgiler yer alıyor. (Fotoğraf yazara ait)

Stolperstein ile soykırım kurbanlarının anılması, 1990’larda Almanya’da başlamış. Günter Demnig  isimli Alman bir sanatçı, ilk anıt taşını Köln’de Belediye Meclisi önüne yerleştirmiş. Daha sonra tüm Almanya’ya yayılan bu uygulama, günümüzde Avusturya, Hollanda, Macaristan, Çekya, Belçika, Ukrayna ve İtalya gibi pek çok ülkede gerçekleştiriliyor.

yeredeki tarih ücüncü yaka
Selanik’teki bu Stolperstain’lar katledilen okul çocuklarını anmak için konulmuş (Foto: Wikipedia)

Bizim özgürce dolaştığımız sokaklarda bir zamanlar bir trajedi yaşandığını, belki kiracı olarak yeni taşındığımız bir apartmandan bazı kişilerin zorla ölüme götürüldüğünü anlamış oluyoruz böylece. “Bir daha asla!” denen bir tarihi hatırlamanın en zarif yolu bu olsa gerek!

Kim bilir, belki bu minik yerdeki tarih anıtları, sizi de kentinizi keşfetmeye yönlendirir!


“Türkiye’den yeni gelenlerin Berlin’de kurduğu paralel evren, “New Wave” ya da üçüncü yaka, kendine bir yaşam alanı yaratıyor.” Kurulan bu alternatif hayatı anlattığımız Üçüncü Yaka yazı dizisinin ilk bölüme buradan ulaşabilirsiniz. Berlin’de ikinci el kültürünü merak ediyorsanız, bu yazıya da bir göz atmalısınız.

Paylaş:

İlginizi Çekebilir